Metro, otobüs ya da metrobüse binerken makine “Yetersiz bakiye” diye bağırıyor ya, deli oluyorum. O ses duyuldu mu kafalar mutlak kart sahibine doğru dönüyor, kart sahibi kimi zaman utanıyor kimi zaman umursamıyor. Birkaç ay önce okul üniforması giyen bir çocuğun makinenin bağırmasından duyduğu utanca tanıklığımı yazmış, makine “yetersiz bakiye” diye bağıracağına sesli bir başka uyarı verse olmaz mı diye sormuştum.
O zaman, yeni yeni bir yazılımla sistem değişecek bilgisi gelmişti. Bekliyorum hala ve ne zaman bir toplu taşıma aracı binsen, “yetersiz bakiye” sesinin geldiği yöne bakmamaya özen gösteriyorum.
***
Kurumlarım iş takvimleri vardır, ona göre çalışır, kafalarına göre iş yapmazlar.
Avrupa Yakası’nda yaklaşık 7-8 bin trafo var ve her gün bir yerlerde trafo bakımı yapılıyor, o bakım yapılırken de trafodan beslenen yerlerin enerjisi kesiliyor. Kar yağdığı ya da havanın çok soğuk ya da çok sıcak olduğu günlerde trafo bakımı yapılmamasını yazıp duruyorum ne zamandır. Sonuçta hastası olan, çocuğu-bebeği olan, bebek bekleyen var, elektrik gitti mi al başına belayı.
İş takvimleri elbette çok önemlidir ama tüm takvimler tüm saatler insana göre ayarlanmalı fikrine inanırım.
***
Halk Ekmek’i hala sadece dar gelirliler için üretim yapan bir işletme sananlar var.Oysa takviye formu eczanelerde oldukça pahalıya satılan peynir altı suyu tozunu ekmeğin içine katan tek kurum Halk Ekmek.
Marketlerde dikkat edin, üstü başı fazla markalı olanlar Halk Ekmek değil mutlaka özel firmaların ürünlerini seçerler. Bana ne bu onların problemi diyemiyorum zira cep telefonundan arabaya bir sürü insan üst gelir grubunun markalarını tüketmeyi tercih ediyor.
***
İstanbul’da trafik tıkandı mı herkes alarma geçer, bazı gazetelerin internet sitelerinde hemen “İstanbul durdu” başlıklı haberler yayınlanır. Son bir haftadır Maslak’ta, askeriyenin önünde kaldırım çalışması var, kaldırım genişlediği için yol bir şerit daraldı. Ne tek bir yerde ne bu haberi gördüm ne de zırt pırt her yere yapılmaya başlanan hız kesici yükseltilerin özellikle geceleri yarattığı tehlikeye dair bir haber okudum.
***
İnsana dair yazmak demek sadece pazar günleri, devrik cümlelerle aşk yazıları döktürmek demek değil ki...
İnsanların evlerine daha rahat güvenli gitmeleri, iş takvimlerinin insanların konforuna göre ayarlanması, utanmadan yolculuk yapma imkanı ya da daha sağlıklı beslenmeleri, Demet Akalın bakıcının istediği paraya isyan etti, Selami Şahin’in oğlu askere gitti... “ haberlerinden daha önemli değil mi?