Herhalde uzun yıllar geçmiş olmalı aradan; Sümerbank’ın 1948 yılında basılmış, fakat savaş yıllarına ait bazı genelgelerini içeren bir kitabı sahafta bulup alalı… O sıralarda Türkiye’ye gelen yabancıların uyması gereken kuralların ayrıntılarını da burada buluyoruz işte…
İkinci Dünya Savaşı’nda 1941 yılının kışı Türkiye için özellikle zorlu bir dönemeç olmuştu. Almanya, İtalya’ya destek olmak amacıyla girdiği Balkan fethini tamamlamak üzereydi. Alman tankları, Türkiye’nin Bulgaristan ve Yunanistan sınırında görünüvermişti birden bire. Bu fiilî durum, Almanya’nın Türkiye’nin yeni ‘komşu’su olduğunu gösteriyordu. Alman ordusu, 6 Nisan sabahında Yugoslavya ile Yunanistan’a girmeye başlamıştı bile. 1941’in ikinci yarısı hayli zorlu geçecekti Ankara için…
Türkiye önlem alıyor
Ankara, bunun üzerine, daha önce Çakmak hattı olarak adlandırılan ve Trakya sınırında kurduğu savunma hattını geriye almaya karar verdi. Alman ordusunun güçlü ve süratli tank saldırılarının Çakmak hattının tank engelleri karşısında erimeyeceği açıktı. Trakya’nın düz sahasında Alman tümenleri karşısında savunma savaşı yapmak güçtü; muhtemelen imkânsızdı. Türk ordu birlikleri, esas olarak boğazın gerisine çekilmeye başladı. Asıl savunma mevzii olarak boğaz düşünülmüştü. Diğer yandan; Türkiye’yi Avrupa’ya bağlayan Meriç nehri üzerindeki tüm köprüler havaya uçurulmuştu. Bu arada, İstanbul sıkıyönetim komutanlığı, İstanbul’un boşaltılmasına karar vermişti. İstanbul’daki, Çanakkale’deki ve Trakya’daki vatandaşlar arzu ederlerse Anadolu’ya tanışabileceklerdi. Sıkıyönetimin açıklaması şöyleydi:
“İstanbul’da oturan ve başka hiçbir işi ve gücü olmayıp da, aldığı tekaüt [emekli] maaşı ile geçinen”lerle savaş sırasında hizmet göremeyecek durumda olanlar, Ankara, İzmir, Erzurum dışında, istedikleri Anadolu şehirlerine, üstelik istedikleri yerin iskele ya da istasyonuna kadar devlete ait tren ve gemilerle ücretsiz olarak taşınabilecekler”di. İsteyen öğrenciler de yine Anadolu’da bir başka okula nakledilebileceklerdi. Amaç, İstanbul’un olası bir savaşta sivil halkın birikiminden kurtarılmasıydı. Fakat bu sevkiyat projesi, güçlüklerle karşılaşacak ve başarılı da olamayacaktır. Bunun nedeni, nakil imkânının kısıtlı ve organizasyonun da yetersiz olmasıydı. Fakat söylentilerin de payı yok değildi: “Bazı safdiller arasında gidenlerin güya üç seneden evvel avdetlerine [dönmelerine] müsaade edilmeyeceği gibi bir takım yalan şayialar [söylentiler] çıkarılmıştı.”
Ecnebilerin durumu ne olacak?
Savaş yıllarında Türkiye casusların cirit attığı bir alandı. Ama dünyanın her yeri böyleydi zaten. Özellikle yabancıların Türkiye’deki faaliyetleri mercek altına alınmıştı. Savaşın çok yakın bir olasılık olması, ajanların faaliyetlerinin engellenmesi noktasında sıkı önlemlerin alınmasını gerektiriyordu. Konu özellikle yabancılarla ilgiliydi.
Sümerbank’ın 3 Ekim 1941 tarihli ve 96 sayılı genelgesinde; hükûmetin 31 Temmuz tarihli kararnamesine atıfta bulunuluyor ve “Avrupa’dan Türkiye’ye gelecek ve Türkiye’den Avrupa’ya gidecek olan ecnebiler hakkında”ki uygulamaya ilişkin bilgi veriliyordu. Buna göre; “Avrupa ile memleketimiz arasında kara ve demiryolu ile olan irtibatın kesilmesi dolayısıyla 1110 sayılı memnu [yasak] mıntıkalar kanununa tevfikan Avrupa’dan Türkiye’ye gelecek ve Türkiye’den Avrupa’ya gidecek olan ecnebiler hakkında tatbik edilecek esaslara dair Genelkurmay Başkanlığı’nın 3 Haziran 1941 tarih[li]” tezkeresi sonucunda;
Konsoloslar da dahil olmak üzere Türkiye’de bulunan tüm ecnebilerle Avrupa’dan Türkiye’ye gelecek bütün ecnebiler, yanlarında I. Ordu Müfettişliği’nce bir veya birkaç tane (ecnebilerin kalabalığına göre) subay verilmek suretiyle; Babaeski-İstanbul ve Edirne-Babaeski arasındaki mıntıkada demir ve kara yolundan istifade edilerek seyahat edeceklerdir.
Avrupa’dan Türkiye’ye gelecek olan ecnebilere subaylar X. Kolordu’ca hudutta kapı karakolunda tefrik edilecek [ayrılacak] ve Türkiye’den Avrupa’ya gidecek olan ecnebilere subaylar İstanbul komutanlığınca İstanbul’da tefrik edilecek ve icabında subayların refakatine Edirne veya İstanbul vilâyetinden miktarı kâfi jandarma da verilecektir.
Tayin edilen bu istikâmette seyahat edecek olan ecnebiler İstanbul’da ve hudutta kapı karakolunda kendilerine tefrik edilecek subayın gelmesine kadar beklemek mecburiyetinde olduklarından, bu bekleme keyfiyetini haddi asgariye indirmek için Türkiye’ye gelecek ve Türkiye’den gidecek olan ecnebilerin hareketleri iki gün evvelden Hariciye Vekâleti tarafından Genelkurmay Başkanlığı’na bildirilecektir.
Ecnebilere tefrik edilecek subaylar, ecnebilerin bindikleri vagon, otomobil, otobüs ve kamyon içinde bulunacaklardır.
Seyahat yasakları başlıyor
I. Ordu Müfettişliği’nin malumatı olmaksızın seyahate teşebbüs eden ecnebiler; (1) Avrupa’dan gelirken hudutta kapı karakolu tarafından; (2) Türkiye’den Avrupa’ya giderken Sirkeci istasyonunda polis memurları tarafından seyahatleri men olunacak ve kendileri de polise sevk edilecektir.
Refakatlerinde subay bulunmadığı halde seyahate teşebbüs etmiş olan ecnebiler, civar köylerde dolaştıkları takdirde köy ihtiyar heyetleri veya jandarma karakolları tarafından derhal seyahatleri men edilerek, en yakın jandarma karakolu vasıtasıyla vilâyet polis müdürlüğüne teslim edileceklerdir.
Yanlarına subay tefrik edilerek seyahatlerine müsaade edilmiş olan bilumum ecnebilerin (konsoloslar dahil) sinema ve fotoğraf makinaları kullanmaları ve dürbünle civar araziyi tetkik etmeleri; harita tatbik etmeleri, kroki yapmaları ve arazi hakkında not almaları kat’iyen memnudur [yasaktır].
Makinalı vasıtadan başka araba ve at gibi vasıtalar veya yaya olarak seyahat memnudur.
Trenlerin seyrüseferleri gece yapılacak ve tren münakalatı [ulaşımı] otomobil seyahatlerine tahsis edilen günlere nazaran tanzim olunacaktır.
Karadan seyahat haftada üç gün yapılacak ve bu günlerde hududa gelecek veya İstanbul’dan hududa gidecek vesaitin muayyen bir saatte topluca hareketleri usul ittihaz edilecektir.”
Yeni yasaklar da geliyor…
21 Ekim tarihli ve 107 sayılı genelgede ise, konuyla ilgili yeni yasakların gündeme geldiğinden söz ediliyordu. Buna göre; “Avrupa ile münakalatı temin edici trenler arasındaki ittisal ve irtibatı temin etmek üzere seyahat edecek olan ecnebiler, İstanbul ile Bulgar hududu arasında ve mütekabilen Bulgar hududu ile İstanbul arasında yalnız demiryolu ile sehayat edebileceklerdi.”
Bu trenlerin Uzunköprü ile sınır arasındaki kısmı yeniden işletmeye açılıncaya kadar, ecnebiler Babaeski ile Kapıkule ve karşılıklı olarak Kapıkule ile Babaeski arasında karayolundan yararlanacaklardı. Fakat Trakya’da ecnebilerin karayolu ile seyahati yasaklanmıştı. Yalnız İstanbul ile Bulgar sınırı arasındaki karayolundan seyahate yalnız ve olağanüstü hallerde hükûmetçe izin verilecekti.
Gerek kara ve gerekse demiryolu ile yapılacak seyahatlerde ecnebilerin dürbün, fotoğraf ve sinema alıcı film makinaları ve emsalini kullanmaları, not almaları ve harita tatbik etmeleri yasaktı. Ecnebiler, kara yollarında ve trenlerde bu bakımdan ilgili memurlar tarafından alınacak önlemlere kesinlikle uymak zorundaydılar.