KelamcılarKuran’daki İbrahim (as) örneğinden yola çıkarak kendisine tebliğ ulaşmayanların akıl yürüterek Allah’ın varlığına inanmaları gerektiği ama ibadetlerden sorumlu olmayacaklarını söylerler.
Ama tebliğ ulaşmışsa, yani Kuran’ı okumuş ve Peygamber sünneti kendisine ulaşmışsa o müminler dinin bütün gereklerinden sorumludurlar.
***
Son günlerde dindar gençler arasında da ‘deizm’in yaygınlaştığı haberleri ve yorumları okuyoruz.
Ben kendisini deist olarak tanıtan birisiyle karşılaşmadım ama bazılarının yazılarından deist olduklarını okuyorum.
Kimsenin dinine karışacak değilim ama Müslümanların da deist olabileceği gibi bir düşünce geliştiği için birkaç cümle yazmak istedim.
***
“Deizm’e göre, Allah (c.c.) vardır, ama onun tek görevi her şeyi yaratmaktır. Bunun dışında bizlerle hiçbir ilişkisi kalmamıştır. Allah (c.c.) evreni, dünyayı ve içerisindekileri yarattıktan sonra bir kenara çekilmiştir. Artık insanlarla hiçbir alışverişi olmamıştır. Allah’ın (c.c.) peygamberler göndermesi, ilahi kitaplar indirmesi düşünülemez. O, insanların dünyasını kendi haline bırakmıştır. İnsanlar akılları sayesinde nasıl yaşayacaklarını kendileri belirleyebilirler. Bu nedenle Allah’a (c.c.) dua etmek de yararsız bir şeydir. İbadetler de gereksiz ve anlamsız şeylerdir.”
***
Tesliseinananların, aya, güneşe tapanların, puta, ineğe kulluk edenlerin arasından biri çıkıp deist olduğunu söylese onun Hakk’a doğru bir mesafe kat ettiğini söyleyebiliriz.
Ama Kuran ve Sünnet’le tanışmış İslam kaynaklarını görmüş bir Müslüman’ın deist olduğunu söylemesi Allah’ı inkâr etmenin bir başka yoludur.
Kendi inkârcılığını deizm ile örtme gayretidir.
İslam’daki emirleri yasakları inkâr etmenin farklı bir boyutudur.
***
“Avrupa’da Ortaçağın karanlığında aydınlar gerçeği bulmak istediler. Kilisenin halkı sömürmek için yutturduğu batıl din anlayışı yerine hak dinin arayışı içerisine girdiler.”
Kiliseye tepki olarak pozitivist felsefenin etkisiyle teizm ve deizme yönelmeler oldu.
(Teistler, tek tanrılı dinlerde olduğu gibi Allah’ı (c.c.) bir yaratıcı olarak kabul ederler. Ama tek bir ilahı yaşamlarına gerektiği zaman sokarlar. Dini ibadetler belirli değildir ve dini emir ve yasakların yaşamlarında önemli bir yeri ve yaptırım gücü de yoktur.)
“Bugün Müslümanların da Teist ve Deist türü inançlara yönelmelerinde pozitivist felsefenin büyük bir etkisi görülmektedir.”
“Allah’ı (c.c.) yaratıcı olarak kabul edip de O’nun hayatına müdahale etmesini istemeyen Teistlerin ve Deistlerin yaşamlarının amacı, teknolojik ürünlerle yaratılan yalancı cennetten haram helal demeden en üst düzeyde yararlanmak ve nefislerinin arzu ettiği her şeyi yine aynı anlayışla özgürce yaşamaktır. “
***
“Deistler, Allah’ı (c.c.) yaratıcı olarak kabul ettikleri halde diğer sıfatlarına ve güzel isimlerine inanmadıkları için küfre düşmektedirler, böylelikle farkına varmadan Allah’ı (c.c.) inkar etmektedirler.”
Hülasa, deizm ya da teizm bir Hristiyan için Hakk’a doğru ileri adım sayılabilir ama Müslüman için hak dinden ayrılmanın adıdır.
Çünkü Müslüman hem Kur’anı hem de Peygamber sünnetini gördükten sonraAllah’ın yaratıcılığı dışında bütün sıfatlarını ve dinin öteki kurallarını inkâr etmiş olur.
“Her kim kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra, peygambere karşı gelir ve müminlerin yolundan başkasına giderse, biz de onu döndüğü yolda bırakır (ahirette) cehenneme atarız. O ne kötü bir dönüş yoludur.” (Nisa, 115)