Küçük hamleler giderek genişletilmiş savaş ve ötesi taktik nükleer kullanımı tehdidine doğru evriliyor.
Birleşik Krallık dışişleri bakanının "Ukrayna'ya sonuna kadar destek" mesajı ile Fransa'nın benzer savaşa hazırlık retoriği Moskova'yı harekete geçirdi.
Moskova, "Ukrayna'da F-16 uçakları görülürse bunu modifikasyonuna bakmaksızın nükleer başlıklar taşıyor düşman olarak tanımlayacağız" beyanı ürkütücü.
Moskova püskürtme amacı mı güdüyor yoksa cidden hesaplaşma taktik nükleer kullanımına kadar evrilir mi?
İngiltere'nin açıkça Ukrayna'nın sonuna kadar savaştırma isteğini anlamak zor değil.
Meselenin Ukrayna olmadığı da açıktır. Bu da Rusya'nın başından itibaren ABD/İngiltere ittifakı ile savaşıyoruz tezini teyit ediyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un savaş retoriğini yeni Napolyon olma hevesi olarak görmüyoruz elbette.
Sıkça söylem değiştiren Macron kendi kamuoyunu açıkça zorunlu askerlik konusunda ikna edebilecek mi?
Fransız kanunları yeni dönem için değiştirilecek mi?
Lejyoner yapı yerine Fransız halkını savaşmaya ikna edebilecek mi? Ve ne için?
Esas mesele budur. Avrupa kamuoyu Ukrayna'ya verilen desteğin "savaş" için olmasına yanaşmıyor.
O zaman "tehdit" şart.
Rusya'nın tehdit görebileceği tüm eylemleri eşzamanlı devreye sokmaya çalışan İngiltere, ardından Fransa, Rusya'nın bileğini büküp ikna edebilecekler mi?
Zelenskiy yorgun. ABD'nin Zelenskiy yerine yeni başkan adayları arayışında olduğu görülmektedir.
Poroşenko gibi birkaç isimle arka planda görüşmeler devrede.
Savaş retoriğini destekleyecek ve savaşacak tüm başkan adayları ile dirsek teması sürmektedir.
Ukraynalıların askere gitmek istemedikleri uzun zamandır medyanın gündeminde.
Zelenskiy Batı'ya çağrıda bulundu. Avrupa'daki Ukraynalıların zorunlu vatanlarına geri gönderilmesi devrede. Ama iknada zorluklar var.
Macron'un asker gönderme meselesi de bu zorluklar üzerine söylenmeye başladığı da açıktır.
Rusya'nın alarmına bakılırsa ölüm kalım savaşı olarak baktığı her yeni durum meselenin ciddiyetine işaret ediyor.
Kışkırtma devam ettikçe savaşın boyutunun genişletilebileceği ve Avrupa'yı da doğrudan etkisi altına alacağı kaçınılmazdır.