İngiltere’de muhalefetteki İşçi Partisi’nin yeni genel başkanlığına Jeremy Corbyn seçildi. İşçi Partililerin yüzde 59.5’unun desteğini alan Corbyn çok değişik biri. Hatta görüşleri itibariyle AB’nin genel yapısına ters. Eski Başbakan ve İşçi Partisi lideri Tony Blair de Corbyn’e oy verilmemesi çağrısında bulunmuştu. Avrupa ülkelerinde zaman zaman bu tür istenmeyen liderler çıkıyor. Ülkede genel politikaya bu tür adamlar tam hakim olamıyorlar ama zaman zaman Corbyn gibilerin çıkmasını da ayrıca değerlendirmek şart. Geçmişte Avusturya’da Haider, Yunanistan’da Tsipras gibi liderler çıkıyorlar.
Bazı AB ülkeleri ekonomik kriz yaşıyorlar. Bu kriz bazı marjinal ya da ekstrem yapı ve liderlerin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Ya da göçmen ve İslam karşıtı unsurlar da buna eklenince ve kamuoyundan destek de bulunca Corbyn gibilere yol açılıyor. Tabii Corbyn NATO ve AB karşıtı bir lider. İngiltere’nin başını en çok ağrıtacak noktalardan biri bu. AB ve NATO’dan çıkmayı savunuyor. Bu konuda oldukça kararlı. Aslında böyle olmasının sebebi sosyalist düşüncenin Corbyn’da baskın olması. Corbyn’in Sosyalist Kampanya Grubu, Filistin Dayanışma Kampanyası, Uluslararası Af Örgütü, Savaşa Son Verin Koalisyonu gibi insan hakları kuruluşlarına üyelikleri bulunuyor. İngiltere’de düzenlenen savaş karşıtı protestoların birçoğuna katılmış ve hala katılıyor.
Muhafazakar Parti’yle beraber İngiltere’nin en güçlü ve büyük partisi olan İşçi Partisi yeni lideri Jeremy Corbyn’le çoğu konuda AB ve Atlantik’in öte yanının canını sıkacağa benziyor. Bir kere Filistin meselesi konusunda geleneksel İngiliz politikasından ayrışıyor. İsrail’in Filistin’e politikasını kabul etmiyor. Corbyn ayrıca İngiltere’nin, Suriye’deki DAEŞ hedeflerine hava saldırıları düzenlemesine karşı çıkıyor. Bu iki konu İngiltere için vazgeçilmez meseleler. Bir an Corbyn’in Başbakan olduğunu ve İngiltere’nin politikalarında değişikliğe gittiğini düşünün. Ne büyük fikir çatışması çıkar. Hatta böyle bir lider sadece AB’nin değil ABD’nin de kimyasını bozar. ABD ve İngiltere için bir numaralı düşman olan DAEŞ konusunda geri adım atılması çok şeyi değiştirir. O zaman akla şöyle bir soru akla geliyor: Böyle bir lider kalıcı olabilir mi? Onunla rahat çalışılabilir mi? Ya da başına bir şey gelir mi? Haider’e ne olduğu herkesin malumu. Trafik kazası süsüyle adamı götürdüler.
İngiltere Başbakanı David Cameron dün resmi Twitter hesabından, “İşçi Partisi artık ulusal güvenliğimiz, ekonomik güvenliğimiz ve ailenizin güvenliği için tehdit oluşturmaktadır” dedi. Delegelerle seçilmiş biri için Cameron bu ifadeleri rahatlıkla kullandı. İngiltere’nin nükleer sistemleri olmaması gerekir bile dedi. Nereden baksanız elinizde kalacak bir durum var.
Corbyn yıllar boyunca Kuzey İrlanda konusundaki yaklaşımıyla da dikkat çekti. Birleşik bir İrlanda’yı savundu.1984’te IRA’nın (İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu) yasal ayağı Sinn Fein lideri Gerry Adams’ı Londra’da ağırlaması hem Muhafazakâr hem de İşçi Partili milletvekillerinden tepki çekmişti. 1980’lerde IRA adına bombalı eylem yapmakla suçlanan ancak suçlamaları reddeden bazı sanıklarla ilgili kampanyalara da katıldı.
Tüm bu olup bitenleri alt alta koyduğunuzda İngiltere’yi hareketli günlerin beklediği muhakkak. Böyle bir lidere yol verilecek mi yoksa Cameron’un milli güvenliğe tehdit demesi gibi önü bir şekilde kesilecek mi? Batı’da milli güvenlik söz konusu oldu mu akan sular durur. Bütün politikalar milli güvenliğe göre belirlenir.
Jeremy Corbyn bize de pek uzak biri değil. 2010 yılında Türkiye’ye giden ve gözlemci olarak KCK davasını izlemişti. KCK operasyonlarının parlamento gündemine taşınması için soru önergesi veren milletvekillerinden biriydi. Jeremy Corbyn, 22 Ekim 2010’da Morning Star gazetesindeki köşesinde dava ile ilgili gözlemlerini yazmıştı. Irak’ta 1988’de Kürtlere yönelik gerçekleştirilen saldırıların, 2013’te İngiltere parlamentosunda “soykırım” olarak tanınması kararının alınması için çalışma yürüten isimlerden de biriydi. Yani bayağı marjinal biri. Belki İngiltere gerçeğini bildiği için yumuşayabillir ama beklemek lazım. Her ülkenin kendi dinamikleri var. Corbyn o dinamiklerin ne kadar dışına çıkabilir, göreceğiz.
NOT: Bu yazıda Guardian, Morning Star, BBC’den faydalanılmıştır.