İngiltere'nin Ortadoğu'dan Sorumlu Bakanı Alistair Burt, hafta içinde İstanbul, Gaziantep ve Ankara’da, Türk muhataplarıyla İdlib başta olmak üzere Suriye ile ilgili güvenlik ve istihbarat konularını, mültecilerin durumunu görüştü.
Bakan’ın Türkiye’den ayrılmadan önce dar bir grup gazeteciyle yaptığı sohbete ben de katıldım. Almanya ve Fransa Suriye ile daha ilgili dururken, İngiltere bir adım geride görünüyordu. Bunun, Londra’daki ‘kimyasal suikast’ olayından Rusya’nın sorumlu tutulmasıyla bir ilgisi var mıydı?
İngiltere, Türkiye ve Rusya’nın İdlib mutabakatına ve PKK-YPG ilişkisine nasıl bakıyordu?
Bu soruların cevaplarını aradık.
***
En cömert ülke Türkiye: Bakan, Türkiye devleti ve halkının sıra dışı ev sahipliğinin yanında küçük kalsa da, ülkesinin bugüne kadar Türkiye, Lübnan ve Ürdün’e sığınanlar için 2 milyar pound harcadığını hatırlatırken, “Türk hükümetine, göçmen krizinin yönetilmesinde oynadıkları öncü rolden dolayı İngiltere'nin teşekkürlerini sundum” dedi.
Soçi’yi ayrı tutarız: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya lideri Vladimir Putin’in geçtiğimiz hafta Soçi’de vardığı İdlib mutabakatına ilişkin ‘cesaret verici’ ifadesini kullanan Bakan, “Birleşik Krallık, Soçi kararlarını memnuniyetle karşılıyor” dedi.
Burt, Londra’nın Moskova ile ilişkilerindeki gerginliğin, İdlib mutabakatına bakışlarını etkilemediğini de vurgularken, “Rusya ile ilgili bazı sıkıntılarımız var ama bunlar bölgedeki olumlu anlaşmaların önüne geçmemeli. Rusya, Suriye rejimiyle ortak hareket etti ve bu sivillere zarar verdi. Ancak Soçi anlaşması herkesin korktuğunun aksine bir sonuç doğuracaksa bunu olumlu karşılarız” ifadesini kullandı.
İdlib mutabakatı fırsat: Burt, mutabakatın iki unsuruna dikkat çekti: “Soçi anlaşması bir fırsat sunuyor. Birincisi; insani trajediye neden olabilecek bir saldırının önlenmesi. Anlaşma ile operasyon yapılmayacak, yani İdlib’deki sivillerin güvenliği tamam. İkincisi; radikal unsurlar var ve bunlara karşı tedbirler almalıyız. Aşırıların belirlenerek eylem yapmalarının önüne geçilmesine yönelik de süreç başlatıldı. Şimdi aşırılığa kayma ihtimali olanlara alternatif fırsatlar sağlamak gerekiyor. Önümüzdeki süreçte istihbarat işbirliği çok önemli…”
YPG’de PKK’dan kopmak isteyenler var: İngiliz Bakan, terör örgütü PKK’nın uzantısı YPG’ye nasıl baktıklarına ilişkin soruyu cevaplarken, “PKK terör örgütüdür. Bu konuda netiz. Türkiye, Suriye topraklarından gelecek saldırılara karşı kendini savunma hakkına sahiptir. Ve terör konusundaki endişelerinde haklıdır. YPG’nin içinde PKK ile benzer kökler var. YPG’de kendini PKK’dan uzaklaştırmaya çalışan ciddi bir grup da var. Biz de buna yönelik baskı uygulamaktayız” dedi.
Gazeteciler bu cevaptan tatmin olmayınca, söze Büyükelçilik Müsteşarı Jennifer Anderson girdi: “Bunları, kimin PKK’dan ilham aldığını en iyi Türkiye bilir. Biz Türkiye’yi dinliyoruz. Suriye’nin geleceğinde Suriye halkını ‘tamamen’ temsil edenle söz sahibi olmalı. YPG Kürt halkının bir kısmını temsil ediyor, tamamını değil. Biz bu konuda da Türkiye ile birlikte çalışıyoruz.”
Bakan da, devamla, “Suriye müzakerelerinde hangi Kürtler dahil olacaksa buna Suriyeliler karar verecek. Kendilerini demokrasiye adamış gruplar olmalı bunlar. Suriye Ulusal Konseyi bu ayrımı yapabilir” diye ekledi.
İngiliz Güvenlik Bakanı gelecek: Burt, İngiltere’nin Güvenlikten Sorumlu Devlet Bakanı Ben Wallace’ın Türkiye’ye geleceğini de hatırlatarak, “Başarılı bir işbirliğimiz var. NATO’da müttefikiz ve her türlü terör tehdidine karşı birlikteyiz, PKK da dahil. Güvenlik ve istihbarat işbirliğimiz artarak devam edecek. Türkiye ile yeni bir işbirliği türüne ihtiyacımız yok. İlişkilerimiz zaten başarılı gidiyor” dedi.
Suriye ile ilgili süreçlerde İngiltere ile temaslar artacak gibi görünüyor.