Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de 'Gelişmiş 20 Ülke' liderlerinin toplantısı yapılırken, dünyada son derece önemli gelişmeler de oldu, ama, 'G20 toplantısı', bu hadiseleri gölgede bıraktı. Meselâ, Fas'ın 'El- Huz' bölgesinde meydana gelen ve 3 bine yakın insanın vefatıyla sonuçlanan deprem faciası..
Ki, bizim gençlik yıllarımızda, 1960'ın ilk aylarında, Fas'ın güneybatısında, Atlantik Okyanusu kıyısındaki Agadir şehri yerle bir olmuş ve on binler can vermişti.. Agadir için hissettiğimiz yürek yangısı, içimizde bir unutulmaz hatıra olarak hep kalmıştır..
*
Önemli bir gelişme de, sadece kağıt üzerinde var olan Filistin Devleti'nin Başkanı konumunda olan gözüken Mahmûd Abbas, geçen ay, 'El'Fetih' liderlerine hitaben yaptığı konuşmada, Adolf Hitler'in, Avrupalı Yahudileri 'anti-semitist' (Yahudi düşmanlığı) duygularıyla değil, toplumda para ilişkilerindeki zararlı "sosyal işlevleri" sebebiyle öldürdüğünü' söylemişti. Bu sözler, Yahudi merkezleri tarafından 'pogrom' veya 'holocaust' terimleriyle anılan 'Yahudi soykırımı'nın hafife alındığı' şeklinde değerlendirildiğinden, Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, Abbas'a bir mektup göndererek, "sözlerinizin evrensel değerlere ve Holokost'un tarihî gerçeğine aykırı olduğunu" belirtip, ona 2015 yılında, 'Orta Doğu'da barışa yönelik çabaları dolayısıyla..' diye verilen, 'Paris Belediyesi'nin 'en büyük şeref madalyası'nın iptal edildiğini açıkladı.
Hidalgo, "Bu yorumlarınızı şiddetle kınıyoruz. Hiçbir dâva, 'holocaust' inkârcılığını haklı çıkaramaz." diyordu, mektubunda.
*
İlginçtir, Hz. İsâ aleyhisselâm'ın Yahudilerin baskısıyla Roma İmparatorluğu'nun Filistin'deki valisi Platos aracılığıyla 'çarmıh'a gerilerek öldürüldüğüne inanan Hristiyan toplumları tarih boyunca, en sistematik şekilde Yahudi düşmanlığı yaparken, Katolik Kilisesinin ve Katolik dünyasının ruhanî lideri ve Roma'daki 45 dönümlük toprak üzerindeki hâkimiyet alanına sahib Vatikan Devleti'nin Başkanı unvanına sahip olan Papa Francis, dün yayınladığı bir hükümle, 2. Dünya Savaşı sırasında bir Yahudi aileyi gizledikleri için öldürülen bir Katolik aileyi 'aziz' ilân etti. Bununla, Papa'nın Hristiyanlara, Yahudiler konusundaki duygularını gizlemeleri, 'taqıyye' yapmaları mesajını verdiği de belirtilmekte..
*
Bir diğer önemli gelişme de, Brezilya Başkanı Lula da Silva'nın, 'Uluslararası Ceza Mahkemesi'nce 'Ukrayna'da savaş suçu işlediği' gerekçesiyle hakkında tutuklanma kararı verilen Rusya Başkanı Putin'in , G20'lerin 2024 yılında Rio de Janeiro'da yapılacak toplantıya katılması halinde, 'Ben Brezilya Başkanı olarak Putin'i tutuklamayacağım' diye şimdiden açıklama yapması..
Bu arada, Ermenistan'ın Amerika'yla daha sıcak ilişkiler kurması ve Kafkaslarda Amerika ile müşterek askerî manevralar yapması dolayısıyla, Rusya'nın Ermenistan'a sert bir ültimatom vermesi de bir diğer önemli gelişme..
*
Bir diğer düşündürücü gelişme de, Vietnam'da milyonları öldüren Amerikan emperyalizmi, o savaşa 50 yıl öncelerde son verdikten sonra, Amerikan Başkanı Biden'ın, Vietnam'da, iktidardaki Komünist Parti Hükümeti tarafından başkent Hanoi'ya gelmesi.. Amerikan bayrakları sallayan okul çocuklarının ve 'silahlı şeref muhafızları'nın katıldığı tören elbette ilginç olacaktı.
Biden, yaptığı konuşmada, "Uluslarımız arasında çatışmadan normalleşmeye ve bu yeni yükseltilmiş statüye kadar 50 yıllık bir ilerleme akışının izini sürebiliriz" diyordu. ilişkilerin iyileştirilmesi yönünde atılan adımlara dikkat çekti.
Biden, gazetecilere Vietnam ile ortaklığın, dünyaya, 'ABD'nin bir Pasifik ülkesi ve hiçbir yere gitmediğini göstermek çabasının bir parçası olduğunu gösterdiğini' de söylüyordu. Ama, bu açıklama ve Vietnam'ın Amerika'yla böylesine yakınlaşması, Çin tarafından hiç de hoş karşılanmadı..
*
Elbette İngiltere başbakanı ve Hind asıllı Rishi Sunak'ın, Hind Başbakanı Modi'yle görüşmesi de son derece düşündürücü idi. Çünkü, Avrupa halkları 'geriatrik' (yaşlı ve genç nesilleri giderek azalan) bir tablo sergilediklerinden, Avrupa'nın gelecek yüzyılında, göçmen halkların çocuklarının da bir Rishi Sunak olabileceği korkusu ve '100 yıl sonraki vatandaşlarımız, 'Bizim halkımız, geçmişte sarı saçlı, mavi gözlü imişler..' diyecekler..' gibi sözlerle, örtülü ırkçı hassasiyetleri kaşıdıkları, o ülkelerin sosyal araştırmacılarının eserlerinde ve hattâ medyalarında açıkça gözleniyor.
*
Ve amma, gelelim, 'G20'ler toplantısına..
Yeni Delhi'deki toplantının, denilebilir ki, en dikkat çekici simâsı Türkiye Başkanı Tayyib Erdoğan idi. Ama, bu durum, onun dünyada, sadece Ukrayna- Rusya Savaşı'nda, 'güvenilir bir muhatap' olarak kabul edilip, iki tarafla da görüşebilen 'tek lider' olması ve Rusya ve Ukrayna'dan dünyaya ihraç edilecek olan 'tahıl sevkıyâtı' için bir ümit olarak görülmesi ve kendisine açıkça teşekkür edilmesinden değil; bütün beşeriyetin bugün karşılaştığı problemleri, adâletsizlikleri ve yoksul halkların yaşadığı acı tabloyu da, dünyanın en gelişmiş ve kalkınmış ülkelerinin liderlerine en çarpıcı sözlerle anlatmasından da geliyordu.
*
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ise, 'G20'lerin, 'Rusya- Ukrayna Savaşı' konusunda yetersiz kaldığını' söylüyordu. Çünkü, Ukrayna Savaşı dolayısıyla, Rusya'nın açıkça suçlanması gerçekleşememişti. Ama, 'G20' ülkeleri, Rusya'yı, Ukrayna'daki savaştan dolayı suçlamaktan kaçınsa da; bütün devletlere, 'toprak ele geçirmek için güç kullanmama' çağrısında bulunulmasını ortak beyannâmede dile getirmeleri, durumu yine de kurtarıyordu. Tabiatiyle bu ortak bildiri Ukrayna'yı kızdırsa da, Rusya'yı memnun etti.
*
Bu toplantıya sadece Putin değil, Çin lideri Şi de bizzat katılmadılar. Çin, öteden beri münasebetleri hep soğuk olan Hindistan'ı, 'G20'yi kendi iç siyasî gündemi için sabote etmek'le suçladı.
Çin, bu iddiasında pek haksız da sayılamazdı.
Çünkü, Hind Başbakanı Narendra Modi'nin oturduğu koltuğun hemen arkasında kocaman bir sanskirtçe, 'Vishwaguru (Dünya Lideri)' yazısı dikkat çekiyordu. 2024'de yapılacak seçimlere hazırlanan Modi, ülkenin asıl adının India (Hind, Hindistan) değil, 'Bharat' olduğunu ve Hind isminin, Hindistan'a, 1947'ye kadar 200 yıla yakın bir süre hükmetmiş olan İngiltere yönetimi tarafından verildiğini söylüyor ve İngiliz sömürgeci döneminin izlerini silmek niyetini gizlemiyor. Elbette bugün bile 20'den fazla resmî dili olan 1,5 milyarlık dev bir nüfusa sahip Hindistan'da, 400 yıl kadar 'hükmeden' (Müslüman) Bâbürlüler döneminin izleri de silinmeye çalışılıyor. Ancak, Tâc Mahal'i ve de 275 milyonu bulan Müslüman halkı ne yapacaklar?
Kaldı ki, Modi, seçimleri kazandığı takdirde, Hinduların 'tanrı' olarak kabul ettikleri 'inek'lerin 'Müslümanlar tarafından kesilmesi ve yenilmesine' çok daha şiddetli cezalar getireceğini va'dediyor, kitlelere.. Ki, Müslümanların en büyük sıkıntılarından birisi, inek kesememeleri ve gizlice kesmeleri..
Bütün bunlara rağmen, Modi'nin alkışlanacak bir davranışı da var. O, halkının giyim-kuşamından asla tâviz vermiyor ve dünyanın her bir yanına gidince de kendi halkının yaşayış tarzını ve ölçülerini bizzat yansıtıyor, binlerce yıllık geçmiş kültürlerini yansıtan Hind alfabesini değiştirmek gibi bir aşağılık duygusuna kapılmışlık tutumu sergilemiyor.. G20'nin sloganlarından olan ve insanlığın 'tek aile' olduğunu anlatan 'Vasudhaiva Kutumbakam' terimi de sanskirtçe, kutsal kitab olarak kabul edilen 'Upanişad'dan alınma.. Yani, binlerce yıllık Hind kimliğini korumaya her vesileyle, özen gösterilmiş..
*
Modi'nin Cumartesi gecesi, Yeni Delhi'nin kalbinde, Bharat Mandapam binasında Dünya liderlerine verdiği yemekteki yemek listesi de ilginçti.. Yoğurt ve baharatlı Hint turşusu ile kaplanmış darı yaprağı , darı gevrekleri ve Kerala kırmızı pirinci, incir ve şeftali kompostosu yer almış.. İçecek olarak da 'Keşmir kahwa'sı, Darjeeling çayı da ikram edilmiş..
Yani, yüz milyonlarca Hindli'nin temel gıdası olan mütevâzı bir tahıl yemeği.. (Darı, Hindistan'ın süper gıda olarak desteklediği bir tahıl cinsidir.)
Proteinler, potasyum ve B vitamini açısından zengin ve glütensiz olan darı, genelde, yassı ekmekler halinde sunulur.
Darı, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün 2023 yılını Uluslararası Darı Yılı ilân etmesinden sonra buğday veya pirince sağlıklı bir alternatif olarak tanınmaya başlamış..
Yaklaşık 9 tür darı olup, Hindistan hepsini de yetiştiriyor. Darı bitkisi, verimsiz topraklara, kuraklığa ve zorlu büyüme şartlarına dayanıklı, gübre ve böcek ilacı olmadan farklı ortamlara kolayca uyum sağlayabilen bir tahıl ve binlerce yıldır yetiştiriliyor. Ayrıca diğer tahıllar kadar suya ihtiyaç duymamaları, onları özellikle kuru ve kurak bölgelerde de tercih haline getiriyor.
*
NOT: '12 Eylûl 1980 Askerî Darbe Zorbalığı'nın 43. Yıldönümü dolayısıyla, bu akşam, AKİT Tv.de yayınlanacak olan bir programda olacağım, İnşaallah..