Yazının başlığını neden ingilizce koyduğumu aşağıda açıklayacağım. Arada sırada dünyanın büyük üniversitelerinin internet sitelerine bir göz atmayı alışkanlık edindim, iyi ki de edinmişim bu alışkanlığı, insanın ufkunu açan şeyler çıkabiliyor karşınıza.
Geçenlerde dünyanın tartışmasız en büyük üniversitesi Harvard’ın sitesinde gezinirken Faculty of Arts and Sciences’ın sitesinde, Temel Bilimler Fakültesi ya da Fen-Edebiyat Fakültesi diye çevirebiliriz dilimize, yukarıdaki ingilizce başlığı gördüm.
“Inconsistent” tutarsız demek, “good” malum, iyi demek.
Harvard’ın temel bilimler fakültesinin sitesinin açılışında o günlerde gerçekleştirilen bir araştırmaya referansla “Tutarsız? İyi” deniyor.
Konu biyolojiyle, beyin sinir sistemiyle, öğrenmeyi anlamaya yönelik çalışmalarla ilgili.
Yanlış yapmamak, komik olmamak için daha fazla detayına girmiyorum.
Burada görmemiz gereken bu alanda çalışan Harvard bilim insanlarının tutarsız araştırmayı, tutarsız deney sonuçlarını büyük bir ilerleme, büyük bir kazanım olarak görmeleri.
Biz sosyal bilimciler de 1950’lerden günümüze, fransız biyoloji profesörü Jacques Monod’dan beri tutarsızlığın bilimde öyle çok kötü bir şey olmayabileceğini de biliyoruz ama, aması var.
Geçerken ifade etmek isterim, Harvard’ın en büyük bütçeli fakültesi Temel Bilimler Fakültesi, araştırmaya, ama iyi araştırmacılarla, büyük kaynak ayrılmadan üniversite olunmayacağını çok eskiden beri biliyorlar.
Bu bilgi de onları eğitimde ağırlığı, kaynakların daha büyük bölümünü lisansüstü aşamalara kaydırmaya yöneltiyor.
Yani, başka bir ifadeyle, Türkiye’nin yaptığının tam tersini yapıyorlar.
Kimin daha haklı çıktığını sorgulamaya gerek var mı bilmiyorum.
Burada sorulması gereken çok basit ama çok temel bir soru var.
Bizim üniversitelerimizden birinin Temel Bilimler Fakültesi sitesinin başına “Tutarsız? İyi” başlığını koyabilir mi?
Buralarda çalışan akademisyenlerimizin bir bölümü çoktan beri bilimde tutarlılığın çok da matah bir şey olmayabileceğini biliyorlar ama mesele bu saptamayı sitede başa çekebilmek.
Araştırma büyük kaynak istiyor, buna hiç kuşku yok ama başka şeyler de istiyor.
Bunların başında da tabuları, ön kabulleri sıfırlanmış bir beyin, bir zeka.