Kemal Kılıçdaroğlu 24 Haziran seçimlerinden önce İnce'nin yüzde 60'ın üzerinde oyla Cumhurbaşkanı olacağını söylemişti; bir tv programında, canlı yayında. CHP'nin parti olarak seçime yüklediği anlam İnce'yi Cumhurbaşkanı yapmak değildi fakat. Bunun imkansız olduğunu biliyorlardı yani. Amaç HDP'yi Meclis'e sokmaktı. Eren Bülbül'ün katili PKK'lıların cenazesinde saf tutan HDP'lileri...
Böylece AK Parti'nin milletvekili sayısını sınırlandırmayı amaçlıyorlardı. Kılıçdaroğlu, partisinin oylarını yüzde 22'ye düşürmek pahasına yaptı bunu. Tabii ki bu ince hesaplar seçim sonrası önüne yeni bir fatura çıkardı Kılıçdaroğlu'nun. Seçimden hemen sonra Muharrem İnce, "CHP'nin 40 yıldır aşamadığı yüzde 30 sınırını aştım" deyip tabanda yakaladığını düşündüğü rüzgarı da arkasına alarak Kılıçdaroğlu'na "Kenara çekil ve onursal başkan ol" dedi.
***
İnce ve Kılıçdaroğlu arasındaki restleşme kurultayda bitecek, belli. Kılıçdaroğlu oralı değil gibi yapıyor, İnceciler "daha ikinci günde 466 oy topladık" diyor, Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan ise "Bizdeki sayı 120" diyor.
24 Haziran akşamı da CHP'deki bilgiye göre seçimi onlar kazanıyordu. Bir süre bu yalanı söylediler, sonra da dükkanı kapatıp gittiler. Seçmen de ne yapsın, şizofrene bağladı!
Bakalım İnce'nin hesabı mı Özkan'ın hesabımı doğru çıkacak? Aradaki farka bakılırsa kurultay toplanacak gibi. Kısa sürede 466'yı bulmuş olmaları değil tek gösterge; Kılıçdaroğlu'nun "şizofren" CHP'lilerin damarlarına zerk ettiği zehirli dille konuşmaya başlamış olması da önemli bir gösterge kanımca.
Kılıçdaroğlu'nu İnce'nin gazabından koruyacak olan en önemli dayanak Erdoğan karşıtlığı çünkü! Göreceksiniz, Başkan'a hakaret konusunda ne kadar ileri gidebilirse gidecek. Böylece üzerine çekeceği tepkiyi de İnce'ye karşı kalkan olarak kullanacak. Hükümete yakın medyada yapılan eleştirileri de haklılığına karine sayacak ve böylece genel başkanlık koltuğunu yapışmaya devam edecek.
***
Son grup toplantısındaki açıklamalarına bakınız. Tam "şizofren" CHP'lilerin nabzına göre şerbet tadında...
Erdoğan'ı Pinochet'ye, Hitler'e, Mussolini'ye benzetiyor. ODTÜ'deki o rezil pankartı kendi hesabından yayınladığı yetmiyormuş gibi tüm CHP'li vekillerden de yayınlamalarını isteyerek suça teşvik ediyor teşvik ediyor bir de.
"15 Temmuz bir destandır" şeklindeki beyanını da "İki 15 Temmuz var. Bir; halkın, iki; Saray’ın" sözleriyle aynı yere, "kontrollü darbe"ye bağlıyor.
Bütün darbelerin siyasi iktidarlara karşı yapıldığını, 15 Temmuz darbe girişiminin ilk hedefinin Erdoğan'ı etkisiz hale getirmek olduğunu çok iyi bildiği halde nefret ekerim öfke biçerim taktiğini uyguluyor.
***
Gezi'den bu yana, darbeyi toplumda meşrulaştırmak için devamlı tekrar ettikleri o meşhur cümle var bir de: "Sandık her şey değildir." Kılıçdaroğlu aynı şeyi tekrar ediyor; "Sandık meşruiyet kazandırmaz" diyor ve 24 Haziran seçimini meşru saymadığını söylüyor.
Maden seçim meşru değil, maden Erdoğan "hile ile seçim kazandı" neden "bu hileli seçimde" dahi yüzde 30'un üzerinde oy almayı başarmış olan İnce'yi başarısız ilan ediyorsun.
***
CHP'nin genel müdürlüğü için yarışacak olan İnce ve Kılıçdaroğlu'nun şu an en çok ihtiyaç duyduğu şey Erdoğan'ın kendilerini muhatap alması. Erdoğan kime cevap verirse CHP'deki yarışı o kazanacak. Sonra da millet "Ülkeyi yönettiği yetmiyormuş gibi muhalefeti de Erdoğan yönetiyor" diyecek!