CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce Erdoğan’a sesleniyor; “..Sana söz veriyorum bu seçimi kaybedersem siyaseti bırakacağım, söz. Ama bir şartım var. İstediğim bir televizyon kanalında benimle çık ondan sonra…” Allah aşkına Muharrem Bey.. Kim veriyor size bu fikirleri?.. Ya hu seçimi kaybettikten sonra siyaseti bırakıp bırakmamanız, rakibinizi ne ilgilendirir?.. Bunun pazarlığını yapacağınız kişi Erdoğan değil ki!.. O seçmeninizle sizin aranızdaki bir kontrat.. Siz çıkıp seçmene diyeceksiniz ki; “eğer kazanamazsam siyaseti bırakıyorum”.. Ki demişliğiniz ama yapmamışlığınız da var.. (bkz: tavuk hadisesi) Değerli dostlar, bir siyasetçi, sahada yendiği bir adamın tasfiye olmasından memnuniyet duymaz.. Yeni bir siyasi rakip yeni bir rekabet ortamı demektir.. Bakın misal 2010’dan beri Erdoğan Kemal Kılıçdaroğlu’nu yeniyor.. Bugünkü cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce ne diyordu; “.. çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş, yenmiş de yenmiş..” Ve CHP ısrarla Kemal Kılıçdaroğlu’nu tasfiye etmiyor.. Sizce Erdoğan bundan şikayet eder mi?.. Nasıl yeneceğini bildiği bir rakibin gidip de yerine sürprizlere açık bambaşka bir ismin gelmesini ister mi?.. Bence istemez.. 24 Haziran’da da öyle.. Muharrem İnce kaybettiği halde siyasete devam ederse, bu en çok Erdoğan’ın hoşuna gider..
Önseçim isteyenleri tasfiye eden de Kılıçdaroğlu değil miydi?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Akhisar'da konuştu.“..Seçim sistemi değişmeli. Önseçim olması lazım..” dedi. Dahası da var: “.. Bu sistemde partinin iradesi dışında kimse siyaset yapamıyor. Lider sultası var, listeye yazmazlar diye kimse özgür davranamıyor…” İsteyen kayıtları açabilir.. Cuma günkü söylediği sözler.. Ön seçim olmalıymış.. Pardon da madem ön seçimin bu kadar heveslisiydiniz, neden yapmadınız?.. Elinizi tutan mı oldu?.. Yoksa önseçimin sizi mecbur edeceği adaylardan mı korktunuz?.. Hadi dürüst olalım birbirimize.. Eğer 24 Haziran seçimleri için önseçim yapmış olsaydınız, bu listeyi asla bu haliyle yapamazdınız, değil mi?.. Önseçim istermiş Kılıçdaroğlu.. Peki ya tüzük kurultayında tasfiye ettiğiniz 47’ler ne istiyordu?.. İşte tüzük taslak metninde 47’lerin ne istediği açıkça yazıyor; “…Partimizin adayları, Siyasi Partiler Yasası’nın yüzde 5 kontenjan sınırlaması dışında, genel ve yerel seçimlerde üyelerin katılımıyla gerçekleşecek önseçimle belirlenmelidir…” Yani bugün liste dışı bırakılan, parti yönetiminden dışlanan 47’lerin tasfiye edilme nedeni açık açık önseçimi kurumsallaştırmakmış.. Ama hazret şimdi, ‘önseçim’ istiyor.. E önseçimle gelen adamlarını liste dışı bırakırken yarın bir gün ‘daha fazla demokrasi’ dediğim anda bunu benim yüzüme vururlar” diye hiç düşünmedin mi?.. “…Lider sultası var, listeye yazmazlar diye kimse özgür davranamıyor..” demiş Kılıçdaroğlu bir de.. Adama demezler mi, sen önce kendi diktatörlüğünden partiyi kurtar, ondan sonra konuş’ diye..
CHP Muharrem İnce’nin kazanmasını istemiyor olabilir mi?
Muharrem İnce’nin mitinglerine bakıyorum. CHP merkez yönetiminden bir tek isim bile yok.. İnce’nin sağında solunda hep liste dışı kalmış parti yönetimine muhalif milletvekilleri.. Engin Altay var zaman zaman etrafında.. Ama o da İstanbul il seçimleri sırasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun aksine Canan Kaftancıoğlu’nu değil de Cemal Canpolat’ı desteklediği için, gözden çıkarılmış durumda.. Demem o ki, parti yönetimi İnce’ye destek vermiyor.. Ve bu artık çıplak gözle de görünüyor.. Şimdi çıkıp İnce de Kılıçdaroğlu da inkar edebilir.. Etsinler.. 81 ilde teşkilatlarda görev yapan ve bu durumdan rahatsızlık duyan insanlar anlatıyorlar olan biteni.. Kılıçdaroğlu’nun ödü kopuyor partisinden fazla oy alacak diye.. Bir bahisse bu, Kılıçdaroğlu açık açık İnce’nin kazanamamasına yatırmış durumda bütün varlığını.. Tek derdi var, o da parlamento çoğunluğunu almak.. İşte o zaman kartlar baştan dağıtılacak..