Hatırlar mısınız, bilmem... “Hat sanatı cahili” ve aynı zamanda Kandil muhibbi Özgür Özel, “Nasıl bir aday?” sorusuna şöyle bir cevap vermişti: “Recep Tayyip Erdoğan'ı en çıldırtacak zamanda, en çıldırtacak şekilde, en çıldırtacak adayı çıkaracağız.”
O sıralarda şöyle bir tepki verdiğimi hatırlıyorum:
Özgür Özel’in açıklamasını bir yabancı duysa, “Bunlar hasta” der.
Evet, hasta...
Hem de kronik hasta...
Erdoğan’ı “en çıldırtacak” aday yerine, “en işe yarar, en çalışkan, en becerikli, en icracı, en dik duran” ve Türkiye’nin düşmanlarıyla iş tutmayacak “en doğru dürüst adamı” çıkarsanız olmaz mı?
Maksat seçim kazanmak mı, Erdoğan’ı çıldırtmak mı?
Biz, “en çıldırtacak” adayı beklerken, Erdoğan’ın karşısına, çıkara çıkara, en içi boş adamı çıkardılar.
İsmi Muharrem İnce...
Sadece “en içi boş” değil... Aynı zamanda en sözünün eri olmayan aday...
Bir de “kıvrak...”
Denilebilirse, CHP’deki en kıvrak adam! (“Pişkin” dememek için “kıvrak” diyorum.)
Büyükelçilerle yemek yerken, “İktidara gelirseniz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yargılayacak mısınız?” diye bir soruya muhatap olmuştu... Böyle bir soruya muhatap olduğunu, biz, Muharrem İnce’nin beyanlarından öğrenmiştik.
Bu durum kendisine hatırlatıldı, “Büyükelçiler, bağımsız bir ülkenin Cumhurbaşkanı adayına hangi cüretle böyle bir soru sorabilirler, buna nasıl izin verdiniz?” denildi...
Muharrem İnce ne mi yaptı?
Kıvırdı.
Daha doğrusu gözümüzün içine baka baka, böyle bir soru sorulmadığını söyledi.
Kendi kendini tekzipte ve “çarkçılıkta” genel başkanın aratmayan İnce’nin yerli otomobil konusundaki tornistanı ise tam seyirlik. (“Trajik” dememek için “seyirlik” diyorum.)
Önce, yerli otomobil projesinin “gereksiz” olduğunu, iktidara gelirlerse bu projeyi iptal edeceklerini söylüyor... Çünkü BMW daha iyilerini üretiyormuş; fabrikayı gezmiş, kendi gözleriyle görmüş, hayran kalmış.
Sonra da, “Ben yerli otomobile karşı değilim ki... Benzinli otomobile karşıyım” diyor.
Üreteceksek, elektriklisini üretmeliymişiz...
Peki, TESLA niçin çağrılmış? Ne cins otomobiller üretilecekmiş?
İnce’nin bunlardan haberi var mı?
Elbette yok.
Utanmadan, büyük bir “pişkinlikle”, gözümüzün içine baka baka kıvırıyor... “AK Parti medyası” olduğu öne sürülen gazetenin bir tek yazarı da çıkıp bu ciddiyetsizliği mavra konusu yapmıyor. Erdoğan’a “diktatör” ve “narsist” demeyi biliyorlar ama...
Şimdi, kendi kendini tekzipte aşılamaz bir rekorun sahibi olan Muharrem İnce’ye asla cevaplayamayacağı dört soru soracağım.
Bakalım AKP’li fırıldaklar bu soruları da uyutup, mavra yapma haklarını yine “Erdoğan’a hakaret” yönünde mi kullanacaklar?
BİR- Yalova’da dershanecilik yaparken, çalıştırdığınız öğretmenlerin sigorta primlerinden “kesinti” yaptınız mı ve vergi kaçırdınız mı?
İKİ- FETÖ liderinin iade dosyasını inceleyen CHP’li avukatlar hazırladıkları üç sayfalık raporu size de yolladılar. O raporu açıklamayı düşünüyor musunuz?
ÜÇ- Erdoğan’la birlikte Pensilvanya’yı ziyarete gittiğini iddia ettiğiniz ismi mahfuz “arkadaş”ın ismini daha ne kadar “mahfuz” tutacaksınız? Neden iddianızı kanıtlamıyorsunuz?
DÖRT- Kendisine cinsel tacizde bulunduğunuzu söyleyen hanımefendiye susması karşılığında ne kadar para teklif ettiniz.
Beşinci, altıncı, yedinci sorular da var ama bu kadarı kifayet eder diye düşünüyorum.
Bu sorulara cevap verebilirseniz ve de iddialarınızı kanıtlayabilirseniz, söz veriyorum, 24 Haziran’da oyum size...
Cevap veremezseniz, adaylıktan çekilecek misiniz?