AK Parti’miz kendini yeniliyor.
Her değişim doğası gereği sıkıntılı ve sancılıdır.
Genel merkezdeki arkadaşlarımız teşkilatlarımızı daha güçlü ve dinamik kılmak için gece gündüz demeden çalışıyorlar.
Liderimizin öngördüğü yenilenmeyi ve değişimi mümkün kılmak için kılı kırk yarıyorlar.
Yeni dönemde il ve ilçe başkanlığı yapacak arkadaşlarımızı belirleme sürecinde geniş kapsamlı istişareler, yoklamalar ve araştırmalar yapılıyor.
Pek çok faktör masaya yatırılıyor.
Ve sonuçta bir isim üzerinde karara varılıyor.
İllerde ve ilçelerde teşkilat-belediye uyumundan tutunuz da FETÖ bağlantısına varıncaya kadar pek çok faktör, liderimizin ortaya koyduğu kriterler çerçevesinde değerlendiriliyor.
Belediye başkanlarını bu aşamada değiştirmek mümkün olmadığı için teşkilat-belediye arasında sorun/çatışma yaşanan yerlerde fedakarlık teşkilat başkanlarımıza düşüyor.
Çünkü teşkilat-belediye uyumsuzluğu ve çatışması kabul edilebilir bir durum değil.
Bu çerçevede fedakarlık gösteren teşkilat başkanlarımıza başka yakıştırmalarda bulunanlar bilesiniz ki dava bilinciyle hareket etmiyorlar.
Teşkilat başkanlarımızın dava bilinciyle liderimizin öngördüğü çerçevede sergiledikleri bu fedakarlık her türlü takdirin üstündedir.
AK Parti davası zarar görmesin diye başarısız olmadıkları halde koltuklarından kalkmasını bilen, dahası ve en önemlisi liderinin kendilerine vereceği her görevi bir nefer olarak yerine getireceklerini davranışlarıyla ortaya koyan teşkilat başkanlarımız elbette el üstünde tutulacak ve ödüllendirileceklerdir.
Teşkilata karşı güç gösterisinde bulunan, kendini teşkilatının üstünde gören ve partilerine zarar gelmesin diye fedakarlık gösterip görevlerini bırakan teşkilat başkanlarımıza karşı "benim emrimde olmayan gider!" havasını basıp, fitneyi çoğaltan olursa bilesiniz ki onlar temelli kaybetmeye mahkumdurlar.
Kibir ve enaniyetle dolaşanların, güç ve iktidar peşinde koşanların geleceği olmaz.
Gün, teşkilatlarımızı yenilerken birbirimizin hukukunu sonuna kadar koruma günüdür.
Gün, partimizi daha güçlü kılmak için birbirimize sımsıkı tutunma günüdür.
Makamlar ve görevler gelip geçicidir; şahıslarla kaim değildir.
Biz görevdeyken bize yapılmasını istemediğimiz hiç bir şeyi bize görevlerini dava bilinciyle terkeden kardeşlerimize de asla yapmamamız gerekir.
Hizipleşmeler, şahısçılık vb. illetlerden kaçınmamız gerekir.
Hepimiz imtihan ediliyoruz.
Kimimiz makamlara getirilirken, kimimiz de makamlarımızı terk ederken.
Bu imtihanı başarıyla verenler büyürler.
Kendileriyle birlikte partilerini de, davalarını da büyütürler.
İmtihan günlerimizdir bu günler.
Dünyanın en iyi adamını belirleseniz bile birileri kendisi veya istediği kişi olmadığı için memnuniyetsizlik duyacaktır.
Herkesi memnun eden bir formül bulunmuş değildir.
Kuşkusuz bazen yanlış tercihler de yapılabilir.
Bunu düzeltmenin yolu, dava ahlakımızla uyumlu olmalıdır.
Bulunduğumuz yerlerde teşkilatlarımıza yapılan atamaları şu veya bu şekilde eleştiri konusu yaparsak, özellikle de bunu kamuoyu önünde yapmaya kalkışırsak dava bilincimizi ve ahlakımızı tartışılır hale getiririz.
Varsa bir mülahazamız kendi aramızda birbirimizle paylaşırız.
Genel merkezimize özgürce taşırız.
Bütün bunlardan sonra liderimizin/genel merkezimizin kararına sonuna kadar bağlı kalırız.
O saatten sonra yeni gelen başkanımızın başarısı ve davamızın güçlenmesi için var gücümüzle çalışmak düşer bize.
AK Parti'nin gücü işte bu dava bilincinde ve ahlakında yatıyor.
***
Melek değiliz.
Kırgınlıklar ve güceniklikler olabilir elbet.
Lakin bizi birbirimize düşürmek için pusuda bekleyen fitnecilerin oyununa düşmemek gerek.
Unutmayalım ki Peygamberimizin en yakın arkadaşları birbirine düşürüldüler.
Fitne öyle bir şeydir ki dedikoduyla beslenir.
Gruplaşmalarla yıkıma dönüşür.
Aman ha!
AK Parti'mizi 2019 seçimlerinde hezimete uğratmak için sinsi planlar yapan dış ve iç güçler doğrudan birliğimizi hedef alacaklardır.
Gün saflarımızı pekiştirme günüdür.
Dosta da düşmana da liderimizin öngördüğü doğrultuda davamıza sadakatimizi gösterme günüdür.
Varsa bir yanlış düzeltilir.
Lakin fitneye sebebiyet veren bir yanlışın içine sürüklenirsek, kendimizle birlikte davamızın da mahvına yol açmış oluruz.
Hem unutmayalım ki hoşumuza gitmeyen veya nefsimize ağır gelen bir şey hakkımızda hayırlı olabilir.
Aman dikkat!