MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Suriye'deki gelişmelerden haftalar önce yaptığı açıklamalardan sonra mesafe alındı.
Dem Partili Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder'in İmralı'ya ziyaretleri sonrası kamuoyuna yansıyanlar Öcalan'ın mesajlarını içeriyordu. Öcalan'ın mesajları mealen şöyle:
"- Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır.
- Sürecin başarısı için Türkiye'deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir. Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır.
- Gazze ve Suriye'de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir.
- Sayın Bahçeli'nin ve Sayın Erdoğan'ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.
- Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.
- Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır.
- Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir."
Basına yansımayan tarafta neler oluyor derseniz parçaları birleştirelim ve perdenin arkasında neler oluyor bakalım.
Geçtiğimiz haftalarda Öcalan'ın video mesajları Kandil'deki baronlara ulaştırıldı. Bu mesajlar kamuoyuna yansımadı elbette. Kandil'de 70 yaşına ulaşmış baronlar bu mesajlara olumlu yanıt vermedi. Zaten Kandil baronları "...Önderlik tecrit altında.." ifadesini kullandığında "..sen esirsin bizi yönetecek gücün yok..." mesajı veriyorlar aslında.
Öcalan'ın Avrupa'daki etkisi de güç kaybediyor. Avrupa'daki illegal faaliyetler, uyuşturucu ve ticari faaliyetlerden elde edilen gelirler milyarlarca dolarlık bütçeye ulaştı. Örgütün feshini istemeyen baronlar Kandil'in arzusuyla Suriye'deki yapılanmayı uluslararası trafiğe dahil etmek istiyorlar. Üstelik örgüt içinde örgüt kuranlar, örgütün yereldeki yöneticisiyle kavga edenler de var. Mesela Londra'da örgütle Hüseyin Baybaşin çetesi arasında yaşanan kavgaya birçok şehirde rastlamaktayız.
Öcalan'ın metinlerini okuduğumuzda egosunun çok yüksek olduğunu görüyoruz. Ölmeden önce başlattığı hikayeye yine kendisi son vermek istiyor. Bunu yaparken Suriye'deki kadroyu silahsızlandıracağını ve Türk devletine biat ettireceğini vaat ediyor.
Öcalan'ın Suriye'de etkili olduğu ise bir gerçek. Bekaa Vadisi ve Şam'da geçirdiği yıllar boyunca bu sahada nüfuz alanı oluşturmuş. Ankara'yla uzlaşılacak nokta da burası. Suriye'de ortaya çıkan yeni tabloda Fırat'ın Doğu'sundaki sahada yerel polis ve zabıtaya dönüştürülecek PYD unsurları doğrudan Şam'a bağlı olacaklar ve bölgedeki Kürtlerin can güvenliği konusunda Türkiye garantör olacak. Üstelik Şam siyasetinde Kürt siyasetçilerin de oyları nispetinde görünür olacaklarını şimdiden söyleyebiliriz.
Öcalan formülü Suriye sahasında kan dökülmeden Ankara'yı rahatsız etmeyecek bir çözüm içeriyor. Bunun karşılığında "umut hakkı" ile Öcalan ev hapsine alınabilir. Burada devlet dediğimiz otoritenin soğukkanlı olduğunu ve ülkenin çıkarları, yurttaşların huzuru için radikal formüller üretebileceğini kabul etmemiz gerekiyor.
Öcalan-Kandil ilişkisinde yaşanan sorunlar ise Öcalan'ın problemi. Bu sahada İran ve Batı'lı aktörlerin etkisi bir gerçek ancak Öcalan'ın fedaileri olduğunu unutmayalım. Önderlik egosu yüksek bir Öcalan'ın Kandil'deki yönetimle savaşını seyredebiliriz. Geçmişte önderliğine karşı çıkan isimleri nasıl ortadan kaldırdığını biliyoruz.
Örgütün kuruluşunda yer alan Resul Altınok, Abdullah Ekinci, Şahin Dönmez, Seyfettin Zoğurlu, Suphi Karakuş, Mehmet Turan, Mehmet Şener, Baki Karer, Hayri Durmuş ve Sakine Cansız gibi isimlerin başına gelenler PKK tarihinin karanlık sayfalarında yer alıyor.
Suriye'de istikrar arayışı ve Irak sahasında terör örgütlerinin tasfiyesi jeopolitik denge arayışının bir parçası. 1071'de başlayan Türk-Kürt ilişkileri başka aktörlerin oyunlarına kurban edilmemeli. Önümüzdeki aylarda meseleye enerji, ticaret yolları ve Ankara'nın güvenlik hassasiyeti bağlamında bakmak durumundayız.