Gündem, Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan gelen "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı..."
Üç soru kafalara takıldı.
1. Güvenilir mi?
2. Pazarlık oldu mu? (Bunu da Özgür Özel ortaya attı)
3. PYD, YPG de silah bırakmaya dâhil mi?
1. AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, İmralı heyetinin açıklamalarından dakikalar sonra A Haber canlı yayınında;
"Çağrının özü silahların bırakılması ve terör örgütünün kendini feshetmesidir. Tabii bu sonuç gerçekleşecek mi, buna bakacağız Türkiye olarak..." dedi.
Türkiye, verilen sözlerin sahada gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini yakından takip edecek.
Samimi bir yaklaşım mı var, yoksa çukur/hendek ihanetindeki gibi bir oyalama mı söz konusu?
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.
2. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, başta Özgür Özel'in yaptığı kafa karışıklığına cevap olmak üzere dün şu açıklamayı yaptı:
"Bu çerçevede PKK, YPG, PYD hangi isimle olursa olsun tüm uzantıları... Terör örgütü kendini feshetmeli. Terör örgütü dediğimizde Irak ve Suriye'deki unsurları ile terör örgütünün tasfiyesini ifade ediyoruz. Bunun arkasında Türkiye'nin devlet aklıdır. Burada devletin nitelikleri ile ilgili bir pazarlık söz konusu değildir. Bir al ver hiçbir şekilde söz konusu değildir. Bütün bu süreç, Cumhurbaşkanımızın talimatı ile devlet kurumları tarafından bu sürecin nasıl evrileceği, hassas şekilde takip edilecektir."
Bu iki yetkilinin açıklamalarından, AK Parti kanadında, devlet katında ihtiyatlı bir iyimserlik olduğunu anlayabiliriz.
Pazarlık şüphesini ise; bizzat İmralı heyetinde bulunan DEM Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in, metnin paylaşılması sonrası, herkesin açıklamanın bittiğini sandığı sırada söyledikleri doğurdu.
Önder; Öcalan'ın, "Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" notunu iletti.
Ne demek, "hukukî boyutun tanınması gerekir" eklemesi? Bütün metin bir tarafa, metni pazarlık sonucu okumak gerektiğini işaret eden bu korsan satır bir tarafa...
Metinde yer almayan ama pazarlık iması içeren bu not, neden paylaşıldı? Yine mi Şark kurnazlığı?
DEM tabanına; "bakmayın siz silah bırakılma ve PKK'nın feshi çağrısına, sıkı pazarlık yaptık..." sinyali mi?
3. PYD, YPG konusu.
Ömer Çelik, "PKK, YPG, PYD hangi isimle olursa olsun tüm uzantıları... Terör örgütü kendini feshetmeli. Terör örgütü dediğimizde Irak ve Suriye'deki unsurları ile terör örgütünün tasfiyesini ifade ediyoruz" diyor. Bu devletin kararıdır.
Ancak PYD Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim, yaptığı açıklamada, "Kuzey ve Doğu Suriye olarak durumumuz farklıdır. Suriye Rejimi ile ne yapacağımıza dair yöneticilerimiz oturup kararlarını vereceklerdir." dedi.
ABD destekli SDG lideri Mazlum Abdi, Washington'daki bir basın kulübünün toplantısına video konferans yoluyla katılırken, Öcalan'ın çağrısının, 'Suriye'deki Kürtlerle ilgili olmadığını Türkiye'nin iç politikasıyla ilgili olduğunu' söyledi. Abdi, SDG'nin silah bırakmayacağını belirtti...
Evet, İmralı'dan gelen açıklamaya, ihtiyatlı yaklaşacağımız günlerin başındayız.
Devleti oyalamaya kalkmak, yeniden samimiyetsiz tavırlar sergilemek PKK'ya, DEM'e daha büyük zararlar verir.
Suriye'deki PKK; "bizi Öcalan ilgilendirmez, biz ABD'nin tutumuna bakarız" kabadayılığında.
Bakalım Trump ABD'si; bölücü PKK terör örgütünü mü, bölgesinin yükselen yıldızı Güçlü Türkiye'yi mi tercih edecek?
Türkiye'nin, terörle mücadelede kararlılığını anlamak istemeyenler bir daha düşünsün.