Ekrem İmamoğlu İBB Başkanı seçildiği günden bu yana İstanbul ile ilgili projelerinden ziyade ya cumhurbaşkanlığı ya da CHP genel başkanlığına adaylığıyla gündeme geldi.
İmamoğlu'nun bu iki mevkie layık görülmesi CHP gibi kaht-ı rical (adam kıtlığı) çeken bir parti camiası için son derece normal bir bakış açısıdır.
CHP Ecevit'ten bu yana 43 senedir kendi kitlesini heyecanlandırıp farklı kitlelerin dikkatini çekecek bir lidere hasretlik çekiyor.
Son genel başkanın girdiği her seçimi kaybetmesi ise bu hasretliği iyiden iyiye körüklemiştir.
2019'da iki kez üst üste, üstelik ikincisinde büyük farkla seçilen İmamoğlu birden bire CHP tabanının umudu haline gelmiştir.
İmamoğlu da bunu fark ettiği için hedef büyütmüştür.
İBB Başkanının hedef büyütmesi de normaldir. Çünkü İBB başkanlığı cumhurbaşkanlığından sonra en güçlü ve en görünür makamdır!
İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır ilkesi de doğrudur.
Ama bir şartı vardır, o da İBB başkanının başarılı olması ve gönüllere girmesidir!
Başkan Erdoğan'a öykünen İmamoğlu'nun göremediği nokta da burasıdır!
İmamoğlu kendi camiasının bile eleştirilerine muhatap olurken, Başkan Erdoğan İstanbul'un devasa sorunlarını çözerek icraatlarıyla kendi camiasının dışında milyonların gönlüne girmişti.
Akmayan suları akıtmış, kalkmayan çöpleri kaldırmış, ağaç dikimi ve doğalgazı yaygınlaştırarak kirli havasını temizlemiş, üst geçitler yaparak trafiğini rahatlatmış ve sadece İstanbullunun değil tüm Türkiye'nin gönlüne girmiştir!
Keşke İmamoğlu de benzer hizmetler yapsa da daha üst mevkileri hak etse!
Fakat sözünü ettiğim gibi başarılı lider hasretiyle yanıp tutuşan CHP ondan daha başarılısını bulamadığı için İmamoğlu hedef büyütmüştür.
İmamoğlu her ne kadar cumhurbaşkanlığına aday gösterilmediyse de o hedefinden asla vazgeçmiş görünmüyor.
28 Temmuz 2023 tarihinde Oksijen'de yayınladığı makalede kurduğu, "Cumhuriyetin kurucu değerlerini yeniden yorumlayıp hevesle ve cesaretle Türkiye'nin yeni yolculuğunu inşa edeceğiz.(...) İkinci yüzyılımızda yeni yolculuğa çıkmak için sabırsızlanıyorum" cümleleriyle hedefinden vaz geçmediğini ilan etti.
YERELDEN KALKINMA
İBB gibi önemli bir belediyenin başkanı olarak İstanbul'un sorunlarına odaklanmak yerine siyaseti nasıl dizayn edeceğini anlattığı uzun makalede İmamoğlu, "Çözümlerin önemli bir kısmının toplumun yaşam alanını oluşturan yerelden başlayacağına; yerelden ulusala, ulusaldan küresele doğru cesur ve yaratıcı çözümlerle hayat bulacağına inanıyorum" diyerek kalkınmanın yerelden başlayacağını yazdı.
Ve kayyum atanmasına itirazını dile getirerek HDP/YSP çevrelerine göz kırptı!
SİYASİ ÖRGÜTLENME
İkinci olarak yeni siyasal örgütlenme teklifinde bulunarak, içeriği belli olmayan yeni bir siyasal örgütlenme mimarisi öneriyorum dedi ve CHP genel başkanlığından vazgeçmediğine şu cümle ile işaret etti: "Yeni ve demokratik bir siyasi hayatın inşası bir kez daha Türkiye'nin kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendini köklü bir şekilde yenileyerek önümüzdeki dönemin ihtiyaçlarına cevap vermesiyle mümkündür."
İSTANBUL İTTİFAKI
2019 seçimlerinde kurulan ittifakın mimarlığını sahiplenen İmamoğlu, "İstanbul İttifakı tam da parti siyasetinin ötesinde bir birliktelik modeliydi" diyerek kendisini partisinin üstünde bir yere konumlandırıp, "yerel ittifakları Türkiye ittifakına dönüştürmeyi" teklif ediyor.
GÜÇLÜ LİDERLİK
Metnin en can alıcı olan, asıl ihtiyacın güçlü lider olduğunu söylediği ve genel başkanını açıkça istifaya davet ettiği kısımda diyor ki: "Demokratik lider toplumla imzaladığı mukavele uyarınca ona verilen yetkiyi belli bir süre kullanır, ona verilen misyonu yerine getiremediğinde ve toplumsal beklentilerin gerisinde kaldığında görevi bırakmayı bilir."
Kimi kastediyor sizce?
Devam ediyor,"Burada özellikle cesaretin altını çizmek istiyorum. Cesur demokrasi için cesur liderlik gerekmektedir."
Ve yazısında, "Demokratik liderlik başta Kürt ve Alevi sorunu olmak üzere ülkenin açık yaralarını iyileştirmek için gerekli zemini titizlikle inşa eder" cümlesini iki kez tekrar ederek küresel güçlere selam çakıyor!
İmamoğlu yazısını, "ikinci yüzyılımızda yeni bir yolculuğa çıkmak için sabırsızlanıyorum." diyerek bitiriyor.
Bu yazının yayınlandığı tarihte İmamoğlu CHP genel başkanlığı için en güçlü aday konumundaydı.
Fakat örgütüne hâkimiyetini sürdüren Kılıçdaroğlu önündeki bütün yolları tıkayınca İmamoğlu, 15 Ağustos 2023 Salı günü Haliç Kongre Merkezi'nde yeni yol haritasını açıkladı.
Rotayı İBB'ye kırdı ama hem CHP genel başkanlığına hem de cumhurbaşkanlığına adaylıktan vazgeçmediğini satır aralarına yerleştirdi.
Önce bir genel manzara fotoğrafı çizdi; enflasyondan, zamlardan, tasarruftan israftan bahsetti ve öyle bir örnek verdi ki bu kadar pişkinlik olmaz dedirtti.
Kendisinin bir yılda 908 milyon lira reklama harcadığını görmezden gelip, eleştiri bağlamında "İki kamu bankasının 3 yılda reklam harcaması iki milyar lira" deyiverdi.
Bu hesaba göre iki bankanın reklam harcaması yılda 666 milyon yapar, tek bankanın ise 333 milyon yapar. Sadece İstanbul'a hizmetle yükümlü belediye 908 milyon lira harcama yaparken Türkiye'nin her tarafında şubeleri bulunan bir bankanın yılda 333 milyon reklam harcama yapmasını eleştirmek hakikaten pes dedirten bir pişkinliktir!
Algı belediyeciliğini iyi beceriyor.
AK Parti dönemindeki hizmetleri dahi sürdüremeyen vaatlerini gerçekleştiremeyen ama sanki vaatlerini yerine getirmiş gibi konuşan bir başkanla karşı karşıya Türkiye.
Mesela kreşlerden bahsediyor. 5 yıl içinde 964 mahalleden her birine bir kreş vadeden ama bu güne kadar sadece 40 kreş yapan onu da özel sektör gibi pahalı işleten başkan başarıdan bahsediyor.
Mesela 5 sene içinde yüz bin konut yapacağını vadedip 4,5 sene içinde bugüne kadar sadece 1354 konut yapabilmiş başkan başarıdan bahsediyor!
İmamoğlu evet rotayı İBB başkanlığına kırdı ama gözü hala CHP genel başkanlığında ve cumhurbaşkanlığında!
AK Parti döneminde başlatılmış ve büyük bölümü bitmiş projeleri tamamlayıp hepsini kendi projesi gibi gösterme kurnazlığını başarı zanneden İmamoğlu şu cümleleri kurarken hedefinin cumhurbaşkanlığı olduğuna işaret ediyor:
"İstanbul'un bu devasa sorunlarını çözmek aynı zamanda Türkiye'nin sorunlarının nasıl çözüleceğinin bir sınav yeridir, bir laboratuvardır. Demem o ki, İstanbul ve Türkiye'nin kaderleri mühürlüdür. Bu nedenle ben de kaderimi İstanbul'la mühürlü kabul ediyorum. Aziz şehrimizdeki ihmal edilmiş ve onlarca yıl boyunca çözülmemiş devasa zorlukları tek tek alt edip, sorunları kalıcı bir şekilde çözerek, Türkiye'nin sorunlarının nasıl çözülebileceğini milletimize gösteriyoruz."
İBB başkanının cumhurbaşkanlığına aday olması kadar normal bir şey yoktur ancak İstanbul'un hangi devasa sorununu kalıcı olarak çözmüş ki Türkiye'nin sorunlarını çözebilsin?!
Mesela İstanbul'un en büyük sorunu kentsel dönüşümdür. İmamoğlu elinin altındaki bilgileri değerlendirmeyip çalıştay yaparak kimi kandırıyor. Çalıştaylarda söylenenlerin hepsi ve daha fazlası zaten İBB arşivinde mevcuttur!
Çok uzağa gitmeye gerek yok, 2022 yılında kentsel dönüşüme ayrılan miktar 63 milyon iken tanıtım ve reklama harcanan para 908 milyon!
Tamamı algı ama CHP başarıya hasret kaldığı için İmamoğlu'nun İBB'de yaptığı normal icraatlar bile -ki onlar da AK Parti dönemindekilerle kıyaslanamayacak kadar az ve zayıftır- onların beğenisine mazhar oluyor!
Başkan İBB adaylığını açıklıyor ama "Bu topraklarda cesur bir demokrasinin, adaletin, bölgemize ve dünyaya ilham kaynağı olacak özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün ve güçlü bir devletin yeniden tesisi öncelikli hedefimdir" sözleriyle asıl hedefinin cumhurbaşkanlığı olduğunu gizlemiyor.
Cesur lider vurgusu yaparak da genel başkanını üstü kapalı itham ediyor!
Devamında, "Ben 2019 seçimlerindeki gibi partiler ötesi İstanbul ittifakını kurmak için elimden geleni yapacağım" diyerek kendisini partiler üstü bir mevkie konumlandırıp kahraman ilan ediyor!
Sonra CHP'lilere seslenerek seçim yenilgisinin sorumluluğunu yine parti yönetimine yükleyip şunları söylüyor: "Bu hayal kırıklığının nedenlerinden biri de yenilginin sorumluluğunu üstlenme, gerçekle yüzleşme konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmemesidir. 28 Mayıs gecesinden başlayarak ortaya konan tavır, partililerimizi, seçmenlerimizi anlamak ve hissetmek kaygısından maalesef uzaktır."
Konuşmasının genelinden çıkan anlam, İBB başkanlığı içini çalışacağıdır ama asıl hedefinin genel başkanlık olduğunu, "Şunu açık ve samimiyetimle ifade etmeliyim ki, bu uğurda partimin değişimi- dönüşümü siyaset hayatımın önemli bir misyonudur. Yürüdüğüm ve ulaşmak istediğim menzil de bu değişim ve dönüşümdür" cümlesiyle ilan etmiş oluyor.
Daha da ileri gidiyor ve "Değişim dönüşüm aynı zamanda köklü bir kadro hareketidir. Bu kadro hareketi genel başkandan yönetime, üye yapısından parti içi seçimlere kadar pek çok hususu kapsamaktadır" diyerek genel başkanın mutlaka değişmesi gerektiğini hatırlatıyor.
Dahası partiyi tümüyle değiştirmek gerektiğini, "Fikriyatımızı geliştirip, çehremizi değiştirip, parti mimarimizi dönüştürdüğümüz takdirde, biliyorum ki halkımız bizim geleceğin Türkiye'sini onlarla beraber kurmamızı bizden talep edecektir " cümleleriyle söylüyor ama fikriyatta, çehrede ve mimaride nasıl bir değişim hedeflediği belli değil.
En sonunda İBB Başkan adayı olur da seçimi kazanamazsa o mağlubiyetin sorumluluğunu da şimdiden partiye yüklüyor. Diyor ki: "Bu dönüşümü başaramadığımız takdirde milletimizin seçim sonrası oluşan hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi büyük bir risktir. Bu risk önümüzdeki yerel seçimlerin kazanılmasında çok büyük bir engeldir."
Bu cümlenin anlamı partinin başında bu yönetim kalmaya devam ederse seçimi kaybedebiliriz sorumlusu da parti olur demektir.
"İstanbul gönüllüleriyle tekrar İstanbul İttifakı'nı kurmaya geliyorum" diyerek de partisini uyarıyor "aday göstermeseniz bile ben İstanbul İttifakı'nı kurarım" diyerek aba atından sopa gösteriyor.
İki tür siyasetçi vardır: Biri kişiliğiyle partisine güç katar, diğeri ise gücünü partisinden ve bulunduğu mevkiden alır.
İmamoğlu ikinci tür bir siyasetçidir. Gücünü partisinden ve bulunduğu mevkiden alan bir siyasetçidir ve partisine rağmen başarılı olma ihtimali yoktur. Kaldı ki bulunduğu mevki de kendisine birkaç beden büyük gelmiş ve beklenen başarıyı gösterememiştir. Hatta CHP'nin önemli bir kesimi bile ondan rahatsızdır!
Genel başkan adaylığından İBB adaylığına bir dönüş yapmış olmasına rağmen gözünün hala yukarılarda olduğunu sık sık hatırlatan İmamoğlu'nu zor zamanlar bekliyor!
İmamoğlu siyasi kariyer yapayım derken siyasi geleceğini karartıyor.
CHP Genel Başkanlığına adaylığını sürdürürken İBB adaylığı çantada keklik değil diyordum. Şimdi ise CHP İmamoğlu'nu aday göstermek mecburiyetinde ama seçilmesi çantada keklik değil diyorum!
Seneye bugüne eski İBB başkanı diye anılırsa şaşırmamak gerekir!
CHP gibi asırlık bir partinin İmamoğlu'na muhtaç hale gelmesi düşündürücü değil midir?!
Neden kendi içlerinden sol tandanslı birini yetiştirememişler de kendi ifadeleriyle 'ANAPlı müteahhit kafalı' birine muhtaç hale gelmişler?
Yok, seküler kesim milleti heyecanlandıracak, peşinden sürükleyecek lider çıkaramıyor!
Milletin değerlerinden kopuk kaldıkları sürece de çıkaramazlar!
CHP ümitsiz vakadır!