CHP'deki değişim kavgası, Türkiye'de muhalefetin geleceği açısından önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kabinesi, Türkiye'nin problemlerinin çözümü ile uğraşırken, CHP ve İYİ Parti, kendi problemleri ile boğuşuyor.
İYİ Parti, çaresiz Akşener ismi etrafında kendi ile baş başa kaldı. Ancak bir iktidar alternatifi olarak hiç umut olmadı, olması da mümkün değil.
İYİ Parti bundan böyle patinaj partisidir.
Yüzde 1'lik partiler hakkında ise kalem oynatmaya değmez.
CHP, en köklü parti olduğu için dikkatlerimizi ona çevirmeliyiz. Kaldı ki, ismen bile olsa hâlâ ana muhalefet partisi unvanını taşıyor.
CHP'de şu anda İmamoğlu-Kılıçdaroğlu kavgası için taş toplanıyor.
İmamoğlu, değişim derken Kılıçdaroğlu'nun değişmesini kastediyor.
Ancak ürkek, korkak, telaşlı ve tedirgin...
Değişim manifestosu açıklıyor ama "adayım" deme cesareti yok.
Bu karakterdeki bir siyasetçinin, parlak bir geleceği olması mümkün değil. Son göreceği makam, İBB Başkanlığıdır.
Kanaatim, İmamoğlu'nu CHP'den şutlayacaklar.
İmamoğlu, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olacak ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı için CHP adayı asla gösterilmeyecek.
Ondan ötesi bir yerli film; Akşener ile maceralar peşinde...
Seçim yenilgisine rağmen Kılıçdaroğlu neden yıkılmıyor?
Bir üst akıl, Kılıçdaroğlu'nun "Projenin esas oğlanı" rolünden vazgeçmiyor.
Siyaset pratiği, mantık, Batı demokrasilerindeki örneklere rağmen izahı zor bir durum.
12 seçim kaybetmiş bir siyasetçiyi, hiçbir şey olmamış gibi hacıyatmaz gibi kullanmanın demokrasi tarihinde tek bir örneği yok.
Kılıçdaroğlu'nun üst aklı elbette FETÖ ve ABD'den oluşuyor.
FETÖ, ABD'nin kontrolünden çıkamaz.
O zaman ABD neden Kılıçdaroğlu ismi üzerinde ısrar ediyor.
Dersimli Kılıçdaroğlu, sınırlarımızın güneyinde bir terör devleti kurmak isteyen ABD için tam da aranan karakter.
CHP ile HDP'nin yan yana getirilmesinin, bunda ısrar edilmesinin sebebi de bu. Kılıçdaroğlu, büyük resmin tutkalı...
Kılıçdaroğlu'nun olmadığı bir CHP, HDP ile bu saatten sonra iş tutamaz.
Çünkü Kılıçdaroğlu ile HDP arasında doku uyuşmazlığı yok...
Değişim kavgasında ilk raundu Kılıçdaroğlu kazanır.
Bir defa parti yönetimi Kılıçdaroğlu'nun elinde.
Dikkat ediniz Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'dan tutun, içerdeki muhalif isimleri Kılıçdaroğlu birer birer yiyor.
CHP'nin fonladığı iddia edilen televizyon kanallarında Kılıçdaroğlu karşıtlarının biletleri kesiliyor. Yılmaz Özdil, Fatih Portakal derhal giyotine gönderildi.
İkincisi, Kılıçdaroğlu'nun üst aklı, anlaşılan seçim yenilgisi ihtimali üzerine bir B planı yapmış.
Seçim sonrasında Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkması muhtemel iki isim ince ince kıyılmış,
İmamoğlu ve Mansur Yavaş'tan söz ediyorum.
Ne yaptılar?
Kılıçdaroğlu'nun kazanmasını sağlama almak için sözde bu iki ismi sahaya sürdüler.
Neyi gösterdiler? Yavaş da, İmamoğlu da öyle liderlik karizması, kumaşı olan isimler değil.
Ortada 6'lı masanın bir başarısızlığı varsa, İmamoğlu ve Yavaş da başarısız.
Niye Kılıçdaroğlu tek başına suçlansın?
Bu iki isim güç sahibi olsaydı, Akşener'in demesiyle popüler olsaydı Kılıçdaroğlu'nun kazanması gerekirdi.
Demek ikisi de şişirilmiş balonmuşlar.
Bunu gösterdiler.
Demem o ki, İmamoğlu'nun, değişim diye tutturup CHP Genel Başkanı koltuğuna oturması söz konusu olamaz.
Önümüzdeki günlerde Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'na açıktan savaş açacak ve tıpkı Tanju Özcan gibi kapının önüne konacaktır...
Onu da söyleyeyim, Tanju Özcan için iyi bir CHP'li deniyor. Ama haybeye yürüyor.
Umut bağladığı CHP'liler çoktan tasfiye edildiler...