14 Mayıs'taki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, Nisan ayında yaşadıklarımızı hatırlamanın tam zamanı.
Çünkü o günlerde olanlar, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ı asıl yüzleriyle, asıl siyasî karakterleri ile tanıma fırsatını verdi.
6'lı masada, Meral Akşener'i harcayıp Kılıçdaroğlu'nun adaylığının dayatılması sırasında devlet terbiyesinin ve geleneğinin önüne çirkin pazarlıklar geçti.
Masadan kalkan Akşener'i ikna edebilmek için Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın Cumhurbaşkanı Yardımcılığı kabul edildi.
Biri Türkiye'nin en büyük şehrinin, diğeri Başkentin belediye başkanı olan bu şahıslar, "biz belediye hizmetleri için seçildik, halen yaptığımız görevi çok önemsiyoruz, bırakır da nasıl Cumhurbaşkanı Yardımcısı oluruz" demediler.
Sanki normalmiş, belediye başkanlığı da o kadar önemli değilmiş gibi yaptılar, ilginç birer siyasi karakter sergilediler.
Seçmenden, belediye hizmetleri için aldıkları oyları/görevi hiçe saydılar.
Seçmene saygısızlık ettiler.
Görevlerini bırakıp kaçmayı tercih ettiler.
Kendilerine hizmet/görev için emanet edilen koltukları anında bıraktılar.
Yaptıkları, siyasi pazarlıklara malzeme olmaktı. Sorumsuzluk ve hafiflikti.
Kendilerini öyle havaya kaptırdılar ki, İstanbul, Ankara unutulmuş, beylerin müsameresi ekranlardan taşıyordu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte "Yiğitlerim" başlıklı bir video yayımladı. İmamoğlu ve Yavaş'ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olduklarında üstlenecekleri görevleri açıkladı.
İmamoğlu ve Yavaş, Kılıçdaroğlu'na, "Cumhurbaşkanım" diye hitap ederken ağızları kulaklarına varıyordu.
Adamlar görevden kaçıyor ama buna seviniyorlardı...
Kendi kendilerine gelin güvey oluyor, 'Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı' etiketini kullanıyorlardı.
Hâlbuki iki ismin de zaten görevleri vardı. Halen belediye başkanıydılar...
Kafalar birden karıştı. Seçilirlerse, hemen istifa edecekler miydi? Belediye meclislerinde Cumhur İttifakı çoğunluktaydı. Yani başkanlıklar AK Parti'ye geçecekti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu devreye girdi, "İmamoğlu ve Yavaş aynı anda Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Belediye Başkanı olmayacak/olamayacak. Belediyelerde yapılacak işler var" dedi.
14 Mayıs'ta şapa oturdular.
O gece iki şehrin belediye başkanlarına yakışmayan hafiflikler sergilediler.
Saat 19.34'te bu ikili kameraların karşısına geçti.
İmamoğlu, "13'üncü Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu adına sesleniyoruz. 13. Cumhurbaşkanı adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu bu akşam 13'üncü Cumhurbaşkanı olarak ilan edilecektir." derken, Yavaş da Türkiye'nin her yerinde öndeyiz" dedi.
Saat 20.54'te yine kameraların karşısına geçtiler.
"Elimizdeki ıslak imzalı tutanak verilerine göre yüzde 47.42 ile öndeyiz" diye bir daha konuştular. Mansur Yavaş kendini tutamayarak, "Büyük kentlerde bu fark devam ettikçe birinci turda tamamlanacağını öngörüyorum" dedi.
Saat 22.37'de bir video daha yayınlayan İmamoğlu ve Yavaş yine "önde" olduklarını belirterek "Kılıçdaroğlu 49'a 45 önde" dediler.
Pes etmediler. Saat 23.35'te dördüncü defa kameraların karşısında inadımız inat dediler. "Tüm milletimiz sabahleyin Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu önde görecektir" açıklamasını yaptılar.
6'lı masadaki pazarlık sonucu görevlerini bırakan, ne olduğu, nasıl olacağı, olup olmayacağı belli olmayan bir Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı için kartvizit bile bastıran bu iki isim şimdi yeniden aday.
Siyasi hırs ve politik karakteri denenmiş, sorumluluk anlayışları ve görev bilinçleri ortaya saçılmış insanlar; siz de merak ediyorsunuzdur, hangi yüzle bir daha aday oluyor?
Yarın başka pazarlıklar için de kaçmayacaklarının garantisi var mı?