Ekrem İmamoğlu ve CHP'nin önce gelen isimlerinin önceki gece Youtube'a yüklenen zoom toplantısı konuşuluyor. "CHP'de deprem", "CHP'ye bomba düştü", "toplantı darbesi" gibi başlıklar atılmış. Şaşırtıcı bir durum olduğunu düşünmüyorum. Bu girişimin bir netice vereceğini de...
Olayı takip edemeyenler için kısa bir özet geçelim.
28 Mayıs hezimeti netleştiği günden beri Kılıçdaroğlu'nu devirme planları yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve aralarında CHP Grup Başkanı Özgür Özel, Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, yanı sıra Engin Altay, Muharrem Erkek, Bülent Tezcan, Onursal Adıgüzel ve Tekin Bingöl gibi isimlerin yer aldığı bir gizli zoom toplantısı gerçekleştiriliyor.
Videodan anlaşıldığı üzere Parti Meclisi'ni olağanüstü toplantıya çağırmak için imza toplanıyor. Örgütte görevden almalarla ilgili rahatsızlıklar, mahallelerde başlayan teşkilatlanma süreci ve alternatif olağanüstü kurultay mümkün olur mu, bunun zemininin araştırılması gibi gündemler konuşuluyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun toplantıya gelmemesi halinde toplantının yetkisizleşeceği ihtimali de hesaba katılıyor vs... Dolayısıyla sızdırılan toplantının Kılıçdaroğlu'na karşı yapılmış bir tertip olduğu aşikâr. Bu arada; paranın başındaki isim olarak İmamoğlu grubun lideri konumunda olduğu da açıkça görüyor.
Ekrem İmamoğlu'nun "Değişmeyen tek şey değişimdir" diyerek başlattığı genel başkan adaylığı süreci malum. Zaten kendisi uzunca süredir cumhurbaşkanlığı adaylığı için kıvrandı. Meral Akşener'in tüm çabalarına rağmen bu mümkün olamadı. Yani kendisi bir olağan şüpheli!
Gizli toplantının medyaya sızmasından hemen sonra Kılıçdaroğlu'nun MYK'yı toplaması da kılıçların çekildiğinin kanıtı. Üstelik bu toplantıya İmamoğlu ile birlikte hareket eden Özgür Özel ve Gökhan Günaydın katılmadı. Hatta toplantıda bu iki ismin istifa ettirilmesi talep edildi.
CHP Sözcüsü ve Kılıçdaroğlu'nun sağ kolu Faik Öztrak İmamoğlu'nun organize ettiği gizli toplantı ile ilgili "Partimizin kongreler süreci hızla ilerlerken partimizin geleneklerine uymayan, hiyerarşisini dikkate almayan, etik olmayan toplantıları doğru bulmuyoruz." dedi. Buradan da anlaşıldığı üzere kol kırılır yen içinde kalır taktiği izlenmeyecek, en azından Kılıçdaroğlu cephesinde bundan sonra mücadele aşikâr sürdürülecek.
Toplantıyı tertip edenler ise daha çekimser bir üslup takınıyor. Her zaman olduğu gibi geri dönüş imkanını gözeterek konuşuyorlar. Yani kıvırma payı bırakarak...
Kıvırma payı en yüksek kişi olarak İmamoğlu, "Gizli bir tarafı yok. Yarın da toplantımız var. Hatta bugün bile buna benzer toplantılarımız var" şeklinde bir açıklama yaptı.
Toplantıya katılan isimlerin İmamoğlu'na güvendiklerini söylemek de zor. Çok muhtemel aralarında, basına sızdırma olayının İmamoğlu'nun marifeti olduğunu düşünenler var.
Açıklamalardaki temkin bununla alakalı olabilir.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın "Parti Meclisi'ni olağanüstü toplantı yapmaya davet etmek için karar alan PM üyelerinin yer aldığı bir toplantıdır. Tüzük bunun için 13 kişinin imzasının yeterli olduğunu söylüyor. Toplantıda bu metni imzalama sürecinden bahsediyoruz. (...) Rutin bir toplantı bir ahlaksızlık gibi tanıtılıyor." sözleriyle savunuyor toplantıyı.
Sonuçta bir sızdırma olduğunu hepsi kabul ediyor. Kaydı sızdıran ismin ekranda "katılımcı" olarak gözüken ama görüntüsünü açmayan kişi olabileceğini söyleniyor. Selin Sayek Böke mi acaba diye bir muhabbet de geçiyor toplantı sırasında. "Toplantıdaki sır perdesi" diye haber yapılabilir bu detay!
Peki, bundan sonra ne olacak? Bu ekip Kılıçdaroğlu'na galip gelebilir mi?
Bence çok zor.
Bir, Kemal Kılıçdaroğlu'nun son kullanma tarihi daha gelmedi.
Evet, 13 yılda 12 seçim kaybetti ama o değil başkası da olsa o seçimler kazanılmayacaktı. Kılıçdaroğlu öyle ya da böyle ittifak formülünü çalıştırdı ve İstanbul Ankara seçimleri bu sayede alındı. Ayrıca henüz ne FETÖ ne de başka şerikleri ondan vazgeçmiş durumda.
İki, genel başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana partide Alevi ağırlığı arttı. Mahallelerdeki yenilenmeden sonra bu iyice belirginleşti. Kılıçdaroğlu'nun yapılandırdığı delegeler sayesinde kurultayda kaybetmesi de mümkün gözükmüyor.
Üç, Kılıçdaroğlu'nun kazanacak olduğunu anlayan pek çok isim de yeniden Kılıçdaroğlu'nun yanında hizalanmaya başladı.
Dört, yerel seçimlerde ittifak dışı bir formülle kazanmanın imkânsız olduğu değerlendiriliyor. Meral Akşener dahil, şu anda "Ankara ve İstanbul'u kaybetmeyelim de" görüşünde. "İki genel başkan görüşmeye başladı bile" deniliyor. İki büyükşehir siyasetin kasası olarak görülüyor. Bu yüzden riske atmak istemiyorlar. Hülasa dere geçerken at değiştirilmez taktiği ağır basıyor.
Beş, Kemal Kılıçdaroğlu'na dışarıdan verilen destek onun yüzde yüz seçimi kazanacağı düşünüldüğünden değildi. Seçimi kaybettiği halde o destek devam ediyor çünkü Kemal Kılıçdaroğlu etki ettiği belli gruplar üzerinden sokağı karıştırarak ülkeyi kaosa sürüklemeyi başarabilecek bir profil olarak görülüyor. Bu da Kılıçdaroğlu'nun koltuktaki ömrünün daha bitmediğini gösteriyor.
Tüm bunlarla birlikte değerlendirdiğimizde Ekrem İmamoğlu ve taifesinden bir iş çıkmaz. Yani Kemal'in fendi Ekrem'i havada karada yener.
Biz çekirdek çitlemeye devam edelim.