Cumhuriyet Halk Partisi Deniz Baykal'ın genel başkanlıktan ayrıldığı günden beridir seçmen nezdinde kabul oranını artırmayı başaramadığı gibi sürekli itibardan yiyor.
Geldiği noktadaki durumu içler acısı.
En popüler belediye başkanları, cumhurbaşkanı adayı yapmak için yalandan bir seçim mekanizması kurdukları "tek adam" yolsuzluktan tutuklu. Hakkındaki suçlamaların çokluğundan çok, maddi delillerin ve açık tanıkların çokluğu işin ciddiyetini ortaya koyuyor.
İddialar öyle havadan nem kapılan zorlama iddialar da değil. Rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, İBB'ye emanet edilmiş kişisel verilerin hukuksuz şekilde ele geçirilip üçüncü kişilere satılması da dahil olmak üzere tamamı yüz kızartıcı suçlar.
Lakin ne suçlanan kişi yani eski İBB belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, ne yolsuzluk hırsızlık yoluyla maddi kazanç elde eden ailesi, ne de bu örgütlü suç isnadı dolayısıyla sıkıntıya düşen CHP elitleri bundan utanıp sıkılıyor. Bilakis yavuz hırsız misali, fırsat bu fırsat siyasi dolandırıcılık işlerine girişiyorlar.
CHP İÇİN KARANLIK AMA ŞAŞALI GÜNLER
Bu açıdan CHP yüzyıllık tarihinin en karanlık ve en şaşaalı günlerini yaşıyor.
"Hodri meydan" deyip iddialara açıklık getirmek ve böylece mahkemeden önce halkın nezdinde aklanmak yerine kuru gürültü çıkartarak, siyasi alaverelerle, manipülasyonlarla muhalefet tabanını koyun yerine koymayı tercih ediyor.
Savcıya da, gazeteciye de, mevcut CHP yönetimini eleştiren CHP'lilere de posta koymayı maharet diye, hak mücadelesi ve demokrasi kahramanlığı diye yutturmaya çalışıyorlar.
İşin kötü tarafı bu hesap tabanda tutuyor!
CHP TABANI MUTSUZ VE ÇARESİZ
CHP tabanı Gezi'den beri nasıl güdüleneceği defalarca test edildiği için mi yoksa siyasi alternatifsizlikten ve çaresizlikten dolayı mı bilinmez parti elitleri ne diyorsa ona yapar duruma düştü.
CHP lideri "tıpış tıpış oy vereceksiniz" diyor, taban istemediği beğenmediği isimlere gidip oy veriyor. Aynı dayatma masa ittifakında da çalışıyor, kent uzlaşısında da.
Şimdi de son şaibeli kurultayda CHP'nin genel başkanı seçilen Özgür Özel aynı güdülemeyi yapıyor. CHP'lilerin ifşa ettiği, Savcılığın delillerle ortaya koyduğu iddiaların muhalif tabanda konuşulmasını engellemek için sürekli doldur boşalt yapıyor.
Tek adamı onama sandığı da, tek adam için kağıtların deste deste içine atıldığı dayanışma sandığı da gülünç. Bunu CHP tabanı da biliyor ama kendini mecbur hissediyor.
CHP ELİTLERİNİN CHP KİTLESİNE BUYRUĞU
Özgür Özel'in kürsüden kestiği ahkamı en ağır eleştirenler CHP'liler. Boykot listesi dayatmasına, "yap dediklerimi yapın, yapma dediklerimi yapmayın" buyurganlığına en başta CHP tabanı itiraz ediyor. Ama yine de çaresizce buna boyun eğiyor.
İmamoğlu'nun yaptığı yolsuzlukları savcılık makamından ve kamuoyundan önce CHP'liler duydu ve kendi içlerinde konuştular sonuçta. Diplomasının sahteliğinden önce İmamoğlu'nun akademik yetersizliği konuşuluyordu muhalifler arasında.
EKREM'İN İNGİLİZCE SEVİYESİ
Ekrem İmamoğlu'nun "it's a pencil" seviyesindeki İngilizcesine gülündüğü kadar batılı büyükelçiler ve yabancı heyetler karşısında ezilip büzülerek ifade ettiği "I'm ok" cümlesine kızıldığını da en iyi bilenler CHP'liler.
CHP elitlerinin her türden başarısızlığını, beceriksizliğini, hırsızlığını-yolsuzluğunu bile iktidarı suçlayarak savuşturmaya kalkmasından rahatsız olan CHP'liler bile çaresizce itaat ediyorlar bu buyurganlığa.
Bu açıdan CHP, İmamoğlugiller için nimet nimet...
KÖTÜ VE KARANLIK BİR AĞIZ: İMAMOĞLU'NUN BABASI
Yüz kızartıcı bir dizi suçlamadan dolayı tutuklu bulunan eski İBB başkanı Ekrem İmamoğlu'nun babası Hasan İmamoğlu'nun bayram sabahı ettiği bedduayı duyup da kanı çekilmeyen yoktur herhalde.
Ne diyor baba İmamoğlu?
"Bizi perişanlığa sürükleyenler çoluk çocuğunun ciğerinden et yiyerek iyileşmeye uğraşsın da iyileşemesin" diyor!
Güya oğlunu "müdafa" etme iddiasıyla, sırf görevlerini yaptıkları için polislere, savcılara, hakimlere, vergi uzmanlarına, bürokratlara yani başkalarının çocuklarına saldırıyor!
Baba yahut yaşlı olmanın kişiyi tek başına saygıdeğer biri yapmadığının açık ispatı Hasan İmamoğlu.
Ağzı öyle karanlık, nefesi öyle kötü kokuyor ki Hasan İmamoğlu'nun ağzından çıkanı duyan herkes yüzünü buruşturuyor. Sözlerinin kaynağı belli ki kalbi...
Üniversite sınavında Türkiye'de hiçbir okula yerleşemeyecek kadar düşük puan alan başarısız oğlunu parayla Kıbrıs'ta bir Amerikan üniversitesine kaydettirip sonra da karanlık bağlantılarla haksız şekilde 700 bin başarılı öğrencinin önüne geçiren kendisi değilmiş gibi haktan hukuktan bahsediyor bir de beyefendi.
Oğul İmamoğlu 2014'te Beylikdüzü belediye başkanlığına lise diplomasıyla adaylık başvurusu yaptığında durumu haberleştiren "Beylikdüzü Bizim Bakış" gazetesini ve Telat Çabuk'u ve ailesini tehdit edip mahkemelik olan o değilmiş gibi.
Yahut İmamoğlu İnşaat'a üç yıl içinde geçirilen 117 tapunun üstüne oturan o değilmiş gibi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in açıkladığı kıymetli bilginin merkezinde de Hasan İmamoğlu var. Meğer İmamoğlu ailesinin ortağı olduğu İMAŞ isimli şirket 1997'de -yani İmam Hatiplilere katsayı eziyetlerinin yapıldığı 28 Şubat döneminde- Fetulahçı terör örgütü için Trabzon'da okul açmış.
Hasan İmamoğlu'nun herkesi dehşete düşüren çok çirkin ve karanlık bedduasının FETÖ beddualarına benzerliği buradan geliyor belki de.