İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun dün gözaltına alınması elbette CHP'yi de bağlayan büyük olaydır.
İşte CHP Genel Başkanı Özel, konuyu, "CHP'ye darbe" tahrikine kadar götürdü. Bundan sonraki Cumhurbaşkanının önü kesiliyormuş...
Sakin kalamıyorlar, çünkü İmamoğlu projesi çöküyor.
Evet, İmamoğlu, sahte diploma hinliğinden beri birileri tarafından projelendirilmiş.
Bilhassa ABD/Batılı merkezler, öyle anlaşılıyor ki, Türkiye'nin önünün kesilmesi için İmamoğlu'na epey bel bağlamışlar.
Hesaplarına göre, Erdoğan'ı o yenebilir, Türkiye Yüzyılı ancak böyle engellenebilir.
Bu toprakların tarihinde değişmeyen bir hakikat var; devlete kafa tutan sonunda hüsrana uğrar.
Çünkü bu aziz millet, hep devletinden yana olur.
FETÖ ihanetinin elebaşı Gülen, dini bir kisve ile devlete başkaldırdı. Hem de Büyük Türkiye idealine hasret kalmış milletimizin fedakârlık ruhunu istismar ederek, milletin evlâtlarını; beyinlerine, "Kâinat imamı", "Mehdi" çipi takarak kendi devletlerine isyan ettirdi.
Haçlıyı bile överek şer şebekesinin emrine girdi, milletin ahını aldı.
Kendisi, Amerikan toprağına gömüldü, hâlâ ardından ağlaşan çipli bendeleri de perperişan...
CHP, tek parti döneminden beri adeta milletin değerlerine savaş açtı. Milletimizin Müslümanlığından en hafif tabiriyle rahatsız oldu. Müslüman Türk milletini sevemedi.
Ezanla uğraştı, İstanbul'un fethinin sembolü Ayasofya ile uğraştı.
Çok partili hayata geçince karakteri değişmedi.
TÜSİAD'la, asker içindeki cuntacılarla, yüksek yargı ile vesayetin ağaları ile kol kola girerek imam hatiplerle, Kur'an kurslarıyla, başörtüsü ile uğraştı.
Özde, milli devlete kafa tuttu.
Bir bitmedi, yetmedi...
İmamoğlu'nun gözaltına alınması, belki tutuklanması, belki İstanbul Büyükşehir Belediyesine kayyum atanması; vesayetin bütün adamlarına, milli ve yerli yükselişten ürkenlere çok ağır geliyor.
Son ümitlerini kaybetmiş gibi şirazeleri kaydı.
Halkı sokağa çağırıyorlar, kendilerini halka emanet ettiriyorlar, iddialara cevap verecek yerde yargıya saldırıyorlar.
Konuya şöyle bakalım.
İmamoğlu hakkındaki iddialar çok ciddi. Hangi savcı, elinde belge/bilgi olmadan İmamoğlu gibi bütün muhalefetin ümit bağladığı birine karşı harekete geçebilir?
Bakınız İmamoğlu hakkında iki soruşturma var.
Dün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da altını çizdi.
1. Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturmada, İmamoğlu'nun da aralarında bulunduğu 7 şüphelinin, "PKK terör örgütüne iştirak halinde yardım etme" suçunu işledikleri iddia ediliyor.
2. Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında ise aralarında yine İmamoğlu'nun da bulunduğu 100 şüphelinin; 'çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme' suçlarını işledikleri iddiası bulunuyor.
Bu iddialar yenilir yutulur iddialar değil ve cezaları ağır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı açıklamada; soruşturma dosyaları içerisinde MASAK raporları, vergi uzmanı incelemeleri, tanık beyanları ve diğer deliller var.
Halkı isyan ettirmeye, maniple edip devletin karşısına dikmeye; yavuz hırsız ev sahibini bastırır çabası denir...
Türkiye'yi germeden, darbe falan çığırtkanlığı yapmadan, bilgi kirliliği ile halkı kışkırtmadan yapılacak şey; madem İmamoğlu ve etrafındakilere çok güveniyorsunuz, mahkemede savcılığın iddialarını çatır çatır yalanlarsınız.
İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla merak edilen en önemli soru da cevabını buldu.
Erken seçim diye bir şey söz konusu değilken bu CHP, İmamoğlu'nu neden Cumhurbaşkanı adayı yapıyor? Yangından mal kaçırır gibi tek kişilik seçim tiyatroları ile kamuoyunu/partili seçmeni meşgul ediyor?
Meğer adaylık hamlesi, cambaza bak numarasıymış...
Dikkatleri, İmamoğlu'nun başına geleceklerden başka tarafa yönlendirmekmiş...
CHP'nin ve İmamoğlu'nun, bu soruşturmalardan haberleri varmış ki, ön almışlar.
Özgür Özel bu yüzden bas bas bağırıyor; "Bundan sonraki Cumhurbaşkanının önü kesiliyor."
Yeni Türkiye'yi hâlâ anlayamayanların, şeflik döneminden kalma boşuna çabaları bunlar.