İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Tevfik Göksu ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe dün ortak bir basın toplantısı ile CHP'li Ekrem İmamoğlu yönetiminin 1000 gününü mercek altına aldı.
İmamoğlu seçildiği günden itibaren muhalefetin Cumhurbaşkanlığı adaylığına oynadığı için İstanbul'la ilgili hizmetleri, mercek altına alınmamıştı.
Gündeme geldiğinde ise İstanbul'da kar ve sel felaketleri yaşandı. İngiltere Büyükelçisi ile balıkta, Fethiye'de tatilde olması eleştirildi. İmamoğlu kendini savunma adına iki şey söyledi.
1. Tatillerim felâketlere denk geldiyse bunun kabahatlisi ben miyim?
2. Ben de insanım, tatil benim de hakkım.
İnsanların aklıyla alay edercesine söylediği iki mazeret ikna edici olmadığı gibi hatasını 10'a katladı.
1. Felâketler tatillerine denk gelmedi. Çünkü kar ve sel için meteoroloji, önceden uyarı üstüne uyarı yapmıştı.
2. Tatil elbette hakkı. Kimsenin ona bir şey dediği yok. Makul insanlar şunu dedi: "Felâketler yaşanırken sorumluluk gereği tatilini yarıda kesip neden görevinin başına dönmedin?" Bu soruya bugüne kadar Kılıçdaroğlu da, İmamoğlu'da cevap vermedi/veremedi.
6'lı masanın diğer sakinleri ise ağzını bile açmadı...
Tevfik Göksu'nun dünkü basın toplantısından etraflıca öğrendiğimiz, Ekrem İmamoğlu'nun başında olduğu İBB yönetiminin 1000 gününün özeti şöyle:
AK Parti döneminde yapılan projeleri/eserleri, tabela asarak veya değiştirerek kendileri yapmış gibi lanse edip siyasi intihal yaptılar.
İstanbul için hayati öneme haiz projeleri iptal etmekle işe başladılar.
Kentsel dönüşüm bütçesini 6 kat düşürdüler, bütçe her yıl artmasına rağmen yatırımlar sürekli düştü.
Reklamı/algıyı, depremden önemli gördüler. İBB'nin 2022 bütçesinde kentsel dönüşüm için 492 milyon TL ayrılırken, reklam, organizasyon ve şov için 849 milyon TL ayrıldı.
Göreve gelirken, "söz namustur, kimsenin ekmeği ile oynamayacağız" dediler, 15 bin 819 çalışanının işine son verdiler. Buna karşılık 50 bin 574 yandaşı da İBB'de işe aldılar. PKK ile iltisaklı olanlar da ortaya çıktı.
İmamoğlu, seçimden önce "borçlanmak ihanet" diyordu. Sürekli borçlanıyor. İBB Bütçesi'ni en az yüzde 50 artıracaktı. Tam tersine bütçedeki öz kaynak % 28'den % 14.9'a düştü.
İmamoğlu, durmadan "engelleniyoruz" diyor. 2021 yılında İBB, merkezi idareden 20 milyar TL gelir gelmesini öngörmüş. 25 milyar 617 milyon TL gelmiş. Engelleyen bir idare, beklenenden daha çok gönderir mi?
1000 gün geçti, İmamoğlu, vaatlerinin yüzde 5.9'un yapabildi, yüzde 11.1'ini kısmen gerçekleştirebildi, yüzde 83'üne de başlayamadı bile. CHP'li iBB'nin yönetim konusunda gösterdiği beceriksizlik İstanbul'un 1000 gününe mal olmuştur. İstanbul her geçen gün geriye gitmektedir.
Kendini İstanbul'un yönetiminde parlatıp oradan Türkiye'yi yönetmeye hazırlanacak İmamoğlu, gerçekten başarısız oldu.
Bu yüzden adaylık iddiası giderek zayıfladı. Ajans da ondan desteğini çekmeye başladı.
Seçildiği ilk günlerde kendisini yönlendirenlerin sembolü olarak gösterilen bir olay vardı. İmamoğlu konuşurken arkadan bir el omzuna dokunuyor ve onu ikaz ediyordu.
Aslında bu el çok şeyi anlattı.
Şöyle düşününüz, böyle bir el Dalan'ın, Topbaş'ın, hele Erdoğan'ın omzuna dokunabilir miydi?
Muhalefet; İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin ve Adana'da yaşadığı başarısızlığın tokadını, 2023 Haziran'ında yiyecek.
Şamarın sesi, Brüksel ve Washington'dan, hatta Pensilvanya'dan bile duyulacak...