Ekrem İmamoğlu için hep şöyle düşündüm; İstanbul belediye başkanlığına layık biri değil. Donanımı ve tecrübesi yok. Tıpkı yakından tanıdığım Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adayı olması gibi bir durum var. Yabancı merkezlerin desteği ile zorla parlatılan, algı operasyonları, manüpilasyon ve sosyal medya üzerinden seçmene dayatılan sıradan bir isim… Objektif olabilen, insaf sahibi herkes elini vicdanına koysun, Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu, İstanbul’u yönetecek ehliyet, donanım itibariyle karşılaştırılabilir mi?
Üstelik İmamoğlu’nun destekçileri içinde HDP/PKK ve FETÖ var. Bu destek o kadar aleni ki, inkâr da edilemiyor.
FETÖ ve PKK desteği, İstanbul için bir endişe kaynağı olduğu halde, İyi Parti ve Saadet Partisi yönetimi, sırf Erdoğan düşmanlığı yüzünden İmamoğlu’nun kazanmasını istiyor.
Karşımızda İmamoğlu ismi değil, İmamoğlu projesi var.
31 Mart’ta kendilerince bir sonuç da aldılar.
Yine alabilirler endişesi devam ediyor.
İstanbul’un fethinin ruhuna sahip çıkan, 15 Temmuz direnişini ortaya koyan milyonlar evet, endişelenmiyor değil.
Şahsen günlerdir iki sebepten şöyle ümitvarım:
Birincisi, 31 Mart’ta, AK Parti’ye ders vermek isteyen bir kitleden sıkça söz edildi. Nabız tutuyorum, o insanlarda; “kulağı çekecekken az daha koparıyorduk, fiske vuralım dedik, galiba elimizin ayarı kaçtı” hissiyatı hâkim.
İkincisi, bir temenni olarak da; “İmamoğlu, parlatıldığı gibi biri değil. Öyle hoşgörülü, sinirleri alınmış, sempatik, herkesi kucaklayan biri asla değil. Makyaj dökülmeye başladı ama inşallah asıl yüzünü gösteren daha büyük açıklar verecek, tamiri olmayan falsolar yapacak” diye bir hissiyatım oldu.
Ordu-Giresun Havalimanındaki VİP skandalı sırasında Vali Seddar Yavuz’a “it” demesi tam da bu hissiyatımın karşılığı…
FOX TV ve Sözcü gazeteleri, hemen bilgi kirliliğine sarılarak, “İmamoğlu VİP’e alınmadı” haberini yaptılar.
İçişleri Bakanı Soylu ve Ordu Valiliği, İmamoğlu’nun “it” ifadesini kullandığını söylüyor. Nitekim Ordu Valiliği, “Olayla ilgili gerekli kamera kayıtları mevcut olup hakaret içerikli ifadelerle ilgili yasal işlemler Valiliğimizce başlatılacaktır." diyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun, “İmamoğlu benim misafirim, bana refakat eden bir özel uçak yolcusu idi. Yanında annesi ve babası var. Vali misafirlerimize büyük saygısızlık etmiştir.” derken bir gerçeği örtbas etmeye çalışıyor. (Seyit Torun da polis memurlarına hitaben, “Tayyip'in uşakları bunlar. Haysiyetsizler, şerefsizler...” diyerek hakarette bulunuyor.)
Gerçek şu, İmamoğlu ile birlikte 14 kişi var. Muhabirler, kameramanlar var, partililer var. İmamoğlu’nun sadece anne, babası, kardeşi olsaydı ve VİP’e alınmasalardı, bunu hepimiz eleştirirdik. Ama İmamoğlu devlete, kurallara karşı kabadayılık yapıyor. Avanesi ile birlikte VİP’i basıyor.
Aylardır yapılan İmamoğlu parlatmasına, sevgi pıtırcıklarına uygun davranış şuydu: İmamoğlu devletin valisine “it” diyeceği yerde nazik davranır, “kurallara önce biz saygılı olacağız” derdi.
İmamoğlu bir güç zehirlenmesi yaşıyor.
Daha mazbatasını almadan Anıtkabir özel defterini, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı” diyerek imzalamasından beri bir afra, bir tafra…
Ancak bu defa devletin valisine terbiyesizlik etti, hakarette bulundu.
İmamoğlu için ne demişti Sayın Bahçeli; "Bundan belediye başkanı olmaz…”
İmamoğlu iki gündür susuyor. “Valiye ‘it’ demedim” diye bir açıklamada bulunmuyor.
Açıklama yapmak zorunda…