Milli Mücadele ile bu millet işgalci emperyalistleri def edip vatanını ve değerlerini korumasını bildi.
Cumhuriyetin temel ilkelerini ve fabrika ayarlarını belirleyen 1924 Anayasası ile değerlerini korumaya aldı!
Fakat 25 yıllık tek parti yönetimi, emperyalistlerin yapamayacağı, yapmaya bile cesaret edemeyeceği şeyler yaptı.
Bir 'ulus yaratmak' gerekçesiyle milletin değerleriyle öyle oynadı öyle tahrip etti ki olumsuz etkileri hala devam ediyor.
Öyle ki tek parti döneminde cumhuriyetin temel ilkeleri/fabrika ayarları bozulmuş yerine CHP'nin ilkeleri ikame edilmiş ve bugün CHP ilkeleri cumhuriyet ilkeleri olarak anılır hale gelmiştir!
Millet ilk serbest seçimlerde bu tahribatı yapan CHP'yi muhalefete mahkûm etmiş ve tahribatı tamir edecek siyasetçileri iktidara getirmiştir. Ancak kurulan vesayet sistemi, milletin seçtiği hükümetlerin muktedir olmasına izin vermemiştir!
Bilindiği gibi belli aralıklarla silahlı ve post modern müdahaleler yapmaktan da çekinmemiştir!
Allah sağlık afiyet versin ihlastan ayırmasın, Başkan Erdoğan iktidarı süresinde vesayet sistemi ile boğuşarak ve türlü badireleri atlatarak ülkeyi birçok alanda muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmış ve vesayet sistemine son vermeyi de başarmıştır!
Hemen her alanda devrim mahiyetinde icraatlara imza atmıştır.
Fakat iki alanda beklenen başarıyı gösteremediğini bizzat Başkan Erdoğan da itiraf etmiştir.
Kültür ve eğitim.
Aslında eğitim ve kültürün fiziki ihtiyaçları da fazlasıyla karşılanmıştır. Binalar, salonlar merkezler, kütüphaneler tamamlanmıştır. Ancak muhteva (müfredat, kültür, sanat) hala milletin değerlerinden kopuk olan seküler kesimin elindedir ve milletin değerlerine saygısızlıkta kendilerine yakışanı yapmaktadırlar!
Bu netice, vesayet siteminin baskılarına bağlanabilir ve yetkililer mazur da sayılabilirler!
O yüzden de 21 yıllık AK Parti iktidarında kaç sanatçı, kaç şair, kaç fikir adamı yazar, kaç kültür adamı yetişti; ya da kaç tanesine ne kadar destek verildi diye sormayacağım!
Fakat artık vesayet sistemi yoktur ve milli iradeyi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi temsil etmektedir.
Bundan sonra hükümetten beklediğimiz, şahlanış döneminde artık milletin değerlerine saygılı sanatçı, fikir adamı, şair kültür adamı yetiştirmeye ve en azından mevcutları destekleyerek yenilerinin yetişmesine ve mesajlarının topluma ulaşmasına katkı vermesidir.
Eğitimde güzel işler yapılmadı değil ama müfredat konusunda 22. Dönem Aydın Milletvekili Ahmet Rıza Acar beyin şu teklifini göz önünde bulundurmak gerekir:
"(Müfredatın,) Milletin dinine, milli değerlerine, örflerine uygun, gelecekle ilgili tasarımlar aşılayan (içeriğe sahip olması), ülkenin sanayi, ticaret, hizmet sektörü, kobiler dikkate alınarak öğrenciyi yönlendiren, meslek sahibi olmasına, beceri kazandırılmaya yönelik programların uygulanması(ki bu alanda önceki milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer bey büyük başarılara imza atmıştır!), bunları öğreten öğreticilerin kendilerinin de dinleri ile barışık, milli anlayışların gelişmesine katkı sağlayacak çapı ve bilgisi olması, devletin özel programlarla maddi destek sağlaması (gerekir)."
Mehmed Doğan'ın, 'Bu eğitim sistemi çocuklarımıza yaratıcısını tanıtmadan inkılap tarihi hurafelerini dinmişçesine belletiyor. Hele ki anaokulları yaygınlaştıkça bu sakillik de daha erken yaşlarda çocukların zihnine kazınıyor.' tespiti de önemli.
Kültür sanat konusunda yapılması gerekenler saymakla bitmez. Hükümetin bu konuda yapması gereken, milletin değerlerine saygılı ve sahip çıkan kültür sanat adamlarını, kültür faaliyeti gösteren sivil toplum örgütlerini, yayınları, eserleri ve milli kültür faaliyetlerini desteklemek olmalıdır.
Bakıyoruz, gelecek vadeden başarılı gençler kah yazılı kah dijital mecrada harika eserler üretiyorlar. Ama birçoğu mali sıkıntı sebebiyle yayını durdurmak ve başka mecralara kaymak zorunda kalıyorlar. Evvelki sene dergi fuarını ziyaret ettiğimde yetenekli gençlerin çıkardıkları bir dergi yayınını durdurduklarını görünce bu köşede konuya temas etmiş ve bu yeteneklerin desteklenmesi gerektiğini yazmıştım. Çünkü bu gençlerin destek verilirse geleceğin sanatçısı ve kültür adamı olacakları belli.
Veriliyor mu? Maalesef!
Bunların illa bir yerlere müracaat etmesi gerekmiyor. Yetkililerin bu gençleri keşfetmesi ve desteklemesi gerekir!
Tam tersine müracaat edenler yeterli desteği bulmuyor, çoğu yetkililer zaten öyle bir arayış içinde değiller!
Aksine programlarına milyonları ödeyerek çağırdıkları sanatçılar yüzünden hem kendilerine hem de camialarına zarar veriyorlar!
Ben bu noktada kültür bakanlığının tekrar müstakil bakanlık olmasını teklif ediyorum.
Kültür, turizmin gölgesinde kaldı maalesef!
Kültür alanında en büyük hizmeti TRT'nin yaptığını da burada mutlaka hatırlatmam gerekir.
Diriliş Ertuğrul, Payitaht, Kutu'l-Emara, Yeşil Deniz ve Gönül Dağı gibi yerlilik ve millilik kokan diziler insanımıza okul hayatı boyunca alamadığı ruhu aşılamıştır/aşılamaktadır.
Yalnız burada da ölçüyü kaçırmamak lazım. Gereksiz uzatmalar kaliteyi düşürüyor. Mesela halen devam etmekte olan Alpaslan dizisi artık mesaj vermiyor. Sürekli kendi beyleriyle akrabalarıyla uğraşan, bitmek bilmeyen dâhili çekişmeler, sürekli savaş sahneleri dizi ile verilmesi gereken mesajı gölgeliyor!
Evet, senaryo gereği kimi sahneler eklenebilir ama tarihi gerçeklikten fazla kopmadan ve usandırmadan icra edilmelidir diye düşünüyorum.
Hatta bu tür tarihi dizilerin 13 bölümlük ve bir dönemlik diziler olarak planlanması verilecek mesajların ayarlanması ve diğer tarihi şahsiyet ve olaylara alan açılmasını tavsiye ederim.
TRT'nin ayrıca program için müracaat eden milletin değerlerine bağlı kültür adamlarına alan açması konusunda daha duyalı olması gerektiğini de hatırlatmak isterim!
Hülasa millet yetkiyi verdi ve başkan Erdoğan hakikaten çok donanımlı bir bakanlar kurulu oluşturdu. Başarılı olacaklarını düşünüyorum.
Ama illa eğitim illa kültür!