"Acı, sadık köpeğidir insanın kader istemedikçe kovsan da gitmez" demiştim değil mi. Bir insanın yüzünde en taze çiçektir acısı; solmaz. Babasıyla bir yolculuğa çıktı siyah tenli kız. Belki de ırkçıların arasında tek dönüş biletiydi bembeyaz dişleri o yüzden onlara çok iyi bakıyordu. Siz hiç çürük dişli bir siyahi gördünüz mü ? Tek dönüş biletleri bembeyaz dişleri olan siyah tenli mazlumlar .
İspanya Başbakanı siyahi bir kadınla tokalaştıktan sonra elini silkeledi ve o elden kimler döküldü biliyor musunuz ? Aramızda ıkınarak yalan söyleyip mazlumları diş kovuğunda zavallı bir et parçası gören rütbeli faşist! Adını buraya yazmamayım. İspanya Başbakanı elini silkeledi ve ırkçı şeref züğürtleri toz kaldırdı.
Daha açıkça yazayım. Haliç metrosunda bir olay yaşandı.
Siyah tenli bir baba evladıyla metroya biniyor. Yanında ağzını bezlemeyi unutmuş ırk gevişçisi kaba et sırf tenleri siyah diye baba ve kızına böğürüyor. Siyah saçlı, siyah tenli kız, bembeyaz şaşkınlığıyla babasına bakıyor. Sonra o büyükbaş, ağzını mabadının hoparlörü olarak kullanıp gidiyor.
Siyah tenli kız, öyle cennet zeytini gibi parlayan şaşkınlığıyla bakıyor etrafına. Siyah tenli kız aslında şaşırmıyor çünkü diyor içinden " Burada da kötüler var".
İnsan olmak, Veda Hutbesine vefadır.
Biz, toprağın rengine bakmadan severiz taşın derdini. Merhamet tenimizdir bizim teri de insan. Hicrete karar verdiysek yokuşa takılmayız her dua düze çıkarır bizi.
Rengine bakan insan senin çölündür. Duana bakan insan da senin vahan .
İnsan olmak tencerede kaynayan taşın rengine değil, o taşı kaynatanın derdine bakmaktır.
Neyse ki gübre torbası gözaltına alınmış. Tenine baksın dursun şimdi, ten rengi beyaz olan bir gübre çuvalı ten rengi siyah olan bir gül bahçesinden şeref dilenmeli.
....
Yalnızlık sadece size müstakil meyvesiz ağacınız. Yalnızlığın ahkamı da bereketlidir. Bol özlü söz, devasa şiirler, biraz boynu büküklük, kağıdı rüzgarla kavga ettiren açık pencere.
Çene kemikleriniz birisine seslenmemekten gıcırdar o derece. Yalnızlık sessizliğin özgürlüğüdür sizin değil.. Şeytan için vesvese sezonu, bol yataklı geniş odalı ikna otelidir yalnızlık. İşte o havadar yalnızlıkta insan, kendine değil şeytana kalandır. Bıçak ucunda oyulan hatıralar gelir aklına, sonra pişmanlığın kızarttığı yüzümüz dökülür eteklerimize.
Yalnızlığın el çantası "keşke". Gittiği her yere onu da götürür. Siz söylemek istemeseniz de içinizde o keşkenin pedallarını sessizce çeviren pişmanlıklar vardır. Kullanılmayan ama var olan bir bisiklet yolu gibi.
Yalnız bırakılmakla yalnızlığa talip olmak arasındaki farksa köy yoluna benzer fazla uzak ve sessiz.
Eğer kötülük için yalnız kalmak istiyorsanız o yalnızlık şeytan kalabalığıdır.
İyilik için yalnız kalmak istiyorsanız o yalnızlık annenizin ibadet sessizliğidir.
Acınızla yalnız kalmak istiyorsanız dergah kapısı,
Maruz bırakılıyorsanız da cenaze işlemidir.
Bunu niye yazdım..
Hakikat sarrafı iyi insanları yalnızlıkları içinde sırf şen görünüyorlar diye hatırsız sorusuz hayalsiz sessiz bırakmasak.
İyi insanların üzerinde emanet gibi durmayan o en sahici ceket minnetsiz oluşlarıdır. Minnetsiz yani kendileri için ve başkaları için olanı Dünya'dan değil Allahtan isterler.
Kırgın olduklarını kelimesi kelimesine en naif susuşlarından, kızgın olduklarını da tam örtülmemiş kapıların şahitliğinden anlarsınız.
Öfkesizdirler en keskin bakışlarını da kurtların ağzından kuzuları alırken görürsünüz.
Tehlikeyi atlatmak için beklemezler çünkü tehlike onları atlatır.
Aramızda Azalmadan, hatır saymayı çoğaltmak bence en iyisi bu.
Merhametini kullanmaya kıyamayan insan ya bir kalbe ya bir cana kıyıyordur lakin iyilerin en eski hırkası da merhamettir yıprandıkça Allahın yenilediği en güzel hırkadır merhamet.
İşte bu yüzden diyorum kardeşler akıl vermek haddimin boyunu aşar benimki sadece hatırda kalacak yeriniz var mı sorusunu sormak.. Bu sebeple;
Kalemin, kelamın , inandıklarının , yalnızlığın, mücadelenin, mübarizi dostları, abileri, kardeşleri sadece muzaffer olduklarında değil muzdarip olduklarında da hatırlayalım .
Merhametiniz sizi hatırda bırakır.