Okumakta olduğunuz bu gazetenin, bence, çok özel bir yazarı var: Yakup Köse...
1981 doğumlu, büyük evladımla yaşıt. 1996 yılında, yani, henüz 15 yaşında, Antalya İmam Hatip Ortaokulu’nda okurken, o sırada yaşanmakta olan Çeçenistan Savaşı ile ilgili bir gösteriye katıldı, o gösteride, çevresindekilerin yaptığı ama, savcılara da belirttiği gibi kendisinin gerçek anlamını bilmediği bir işaretle, sloganlar attı. Tek suçu buydu...
Geldiler, 15 yaşındaki bir çocuğu gözaltına aldılar, ağır işkence yaptılar, zorla bir takım kağıtlar imzalattılar, çocuk mahkemesinde yargılanması gerekirken o dönemin ünlü Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) yargıladılar, idama mahküm ettiler!..
İBDA-C üyesi olduğu gerekçesiyle verdikleri bu cezadan sonra, çocuk olduğunu hatırladılar, cezasını 18 yıl 8 aya çevirdiler, 10 yıl hapiste yattı...
Cezaevindeyken yaşamaya zorlandığı “Hayata Dönüş” operasyonunda yaralandı, bir arkadaşı gibi ölebilirdi, ondan da ceza aldı...
Uzatmayacağım... Yakup Köse’nin yaşadıkları 90’lı yıllara damgasını vurmuş “darbe hukuku”nun açık örneğidir. Şimdi özgür, genç bir yazar olarak görüşlerini bu gazeteden paylaşıyor, iyi de oluyor, STAR yönetimini çocuk yaşta ülkenin hoyratlığı ile karşılaşmış Yakup Köse’yi sarıp sarmaladığı için tebrik ediyorum...
Bir vicdan azabı: İlhan Çomak...
İlhan Çomak, 1973 doğumlu. 1994 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nde öğrenciyken gözaltına alındı. Tam 16 gün çok ağır işkence gördü, o da Yakup Köse gibi önüne getirilen kağıtları imzalamak zorunda kaldı. “PKK adına orman yakmak” ve “bölücülük” suçlamalarıyla tutuklandı, tam 6 yıl sonra “Devletin hakimiyeti altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemlerde bulunmak”tan idam cezasına çarptırıldı! Bu ceza, “iyi hali” dikkate alınarak müebbet hapse çevrildi. “Orman yangınlarına sebep olma” suçlamasından ise beraat etti. Cezası aynı yıl onandı, Çomak, 2001’de, yargılandığı DGM’de askeri hakimin bulunması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu, mahkeme 2006’da yeniden yargılanmasına karar verdi, bu karar çıktığında zaten 11 yıldır “tutukluydu...”
Bitmedi... Türk mahkemelerinin AİHM kararını uygulaması için 8 yıl daha tutuklu bekledi, uzatmayayım, İlhan Çomak şu anda 22 yıldır tutuklu, son olarak 22 Aralık’ta hakim önüne çıktı, o mahkeme de, 22 yıl önce işlediği suçun delillerini karartabileceği gerekçesiyle “tutukluluk halinin devamına” karar verdi...
İlhan Çomak, 21 yaşında girdiği cezaevinde şu anda 43’üncü yaşını tamamlamak üzere... Bütün gençliği tutuklu olarak geçti, hukukun, yaşamının geri kalanı için ne tasarladığı ise büyük bir muamma...
En ağır cezaya çarptırılmış olması halinde bile, bu, cezaevinde geçirdiği 22 yılı karşılayacak mı?
Fikirlere göre adalet olamaz...
İlhan Çomak, bir PKK sempatizanı olarak cezaevinden çıkabilir, siyasi tercihini HDP üyeliğinde kullanabilir, teröre bulaşmadıkça, bu satırların yazarına çok ters gelen fikirlerin savunucusu olarak karşımızdaki yerini alabilir...
Hatta... Aylardır bu ülkenin aslan gibi evlatlarını şehit eden o kanlı terör örgütünün “bindirilmiş sempatizan kıtaları” adliye koridorlarını belki de kendileriyle fikirsel hiç bir bağı kalmamış bu insanı kullanarak bir “meydan okuma arenasına” çevirmeye kalkabilirler... Bunlara Gezi’den tanıdığımız bazı portreler, hatta mahkeme koridorlarında yabancı diplomatların selfie’sine sığınan tipler de katılabilir...
Bunun hiç bir önemi yoktur...
Yakup Köse’nin de yazdığı bazı yazılara şahsi çekincelerim var, eğer, çok yanlış bulduğum bir konuyu derinleştirirse, bu sütundan o genç adama da yanıt hakkımı kullanabilirim...
Ama, hukuk, “müesses nizamın” fikirlerini “sakıncalı” bulduğu sanıklara farklı davranamaz...
Özellikle 90’lı yılların “örtülü darbe yıllarında” işkence altında alınmış ifadelere dayanan DGM kararları karşısında fikri ne olursa olsun, her insanın kendini aklama ve özgürlüğünü arama hakkı da vardır...
İlhan Çomak, yarın, (12 Nisan 2016-Salı) bir kez daha mahkeme önüne çıkacak, bir kez daha, yıllardır aktarmaktan belki de kendisinin de sıkıldığı öyküsünü anlatmaya çalışacak...
Eğer...
Yine, “tutukluluk halinin devamına” kararıyla cezaevine dönerse, koğuşunda uykuya yatarken bi’tek kişiyi düşünsün: Ben uyumuyor olacağım...