AYM'nin son kararı ülke gündemine oturdu. AYM bu kararı ile "Yaşasın Başkan Apo", "PKK halktır, halk burada" sloganlarının "başlı başına sarf edilmesini" hukuka aykırı bulmadı. Yine örgüt marşının okunmasını da ifade özgürlüğü olarak kabul etmiş oldu. Kararda neler var? Önceki içtihatlar ne diyor? AYM'nin bu kararı hatalı mı? Bugün bu konulara değinmek istiyorum.
KARARIN İÇERİĞİ
Karar Merve Nur Tekin'in başvurusu üzerine veriliyor. Karar tarihi 10 Temmuz, kararın yayım tarihi ise 14 Eylül. Yaklaşık 3 ay sonra yayınlanmış. Karar Anayasa Mahkemesinin "ifade özgürlüğü" konusuna bakış açısının bir tezahürü. Zira kararın sonucunda atılan sloganların "içeriğinden" çok "etkisine" bakılması gerektiğini söyleyip şunları kaydediyor: "...propaganda suçunun soyut tehlike suçu olarak kabul edilmesinin başta ifade özgürlüğü olmak üzere anayasal hak ve özgürlükler üzerinde bir baskı oluşturma potansiyeli olması... bu sebeple bir propaganda faaliyetinin cezalandırılabilmesi için olayın somut şartlarında belirli oranda tehlikeye neden olduğunun gösterilmesi gerekir..."
SOMUT ŞARTLAR...
Kararda geçen ifadelerin başlı başına [yani başkaca bir yoruma gerek kalmaksızın] "terör örgütünü" çağrıştırmasını, liderini övmesini "propaganda" kapsamına almıyor AYM. Bu yönüyle kararın "bizatihi terör unsuru içeren" ifadeler ile "içeriği belirsiz olan" ifadeleri aynı kefeye koyması ciddi bir sorun. Pek tabi AYM'nin yukardaki kabulüne katılmıyorum. Muğlak ifadelerde "söze bir anlam yüklemek için" somut şartların gözetilmesi gerekebilir. Ancak ifadeler net ise artık bu şartı aramanın bir manası yok. Futboldan örnek verirsek, bariz bir penaltı için VAR'a gidilmesini istemek gibi bir durum bu. Açıkça örgütü öven ve liderini kutsayan ifadeler için "somut bir durum oluşmuş mu?" bakalım demek abes bence...
"KARŞI OY" ÖNEMLİ
Karar AYM "ikinci bölüme" ait. Beş üyeden Yıldız Seferinoğlu ve Ömer Çınar'ın karşı oyuyla çıkmış. Bir hâkimin görüş değiştirmesi ile terse dönebilecek bir durum var ortada. Karşı oy gerekçesi de AYM'nin bu kararının önceki yaklaşımından biraz farklı olduğuna vurgu yapıyor. Yani kararı beğenmeyen sadece biz değiliz. AYM'nin üyelerinden de itiraz var. İtirazda AYM'nin "Kadri Pervane" kararına atıf yapılıyor. Kararda dolmuş kullanan kişinin PKK ve Öcalan'ın öven bir marşı açıp dinletmesinin bir propaganda eylemi olarak kabul edildiğine vurgu yapılmakta ve kararın şu kısmına yer verilmekte: "Bu yolla başvurucu[Kadir Pervane], toplumsal sorunların çözümünde her tür siyasal yöntemi reddeden ve terör yöntemlerini tek ve geçerli bir yöntem olarak benimseyen PKK, A.Ö. ve takipçilerini överek, başkalarına benimsetmeye çalışarak insanları cesaretlendirmeye, halkın örgüte olan sempatisini artırmaya ve giderek aktif desteğini sağlamaya olanak sağlamıştır". Karşı oy yazan üyeler şu soruyu sormaktadır: Slogan atmak, marş dinletmekten daha aktif bir tutum değil midir?
GEREKÇEYE DİKKAT!
Kararın propaganda yönünden değerlendirmesi hatalı ancak yerel mahkemenin yetersiz gerekçelendirme yaptığı konusu maalesef doğru. Zira AYM kararı ifade özgürlüğü anlamında vermeyip adil yargılanmanın ihlali yönünden verseydi tartışmanın mecrası değişebilirdi. Zira kararda geçen "ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konamamış ifadeleri" ibaresi bu soruna işaret ediyor. Yerel mahkemelerin özellikle "propaganda" suçları konusunda AYM'nin katılmadığımız yaklaşımına istinaden "kimin hangi ifade ile suçu işlediği" noktasında özenli gerekçeli kararlar üretmesi gerektiğinin de altını çizmek isterim.
DÜĞÜM NOKTASI
Sorun şurada düğümleniyor "yasak slogan" var mıdır? Bence vardır. Zira AİHM de kararında bu ifadeye atıf yapmaktadır. Buna göre bazı ifadeler, bazı sloganları bizatihi suç olarak kabul etme eğiliminde bir esneme sağlamak, terörün en büyük ihtiyacı olan "propaganda" aracının önünü açmak olur!