Geçtiğimiz haftanın en önemli konusu hiç kuşkusuz G-20 zirvesi ve Suriye meselesi idi ama ilahiyat fakülteleri tartışmasını da küçümsememek lazım, en azından benim çok ilgimi çekiyor, başka arkadaşların da ilgisini çekti ki, çok sayıda yazı yayınlanıyor, Hürriyet’ten Sayın Taha Akyol’un (5 ve 6 Eylül) ve Star’dan Mustafa Akyol’un (4 Eylül) yazılarını özellikle öneriyorum.
Bu son tartışmanın kaynağı ilahiyat fakültelerinin müfredatından felsefe derslerinin YÖK kararıyla çıkarılması, daha doğrusu bir ara yol arayışı ve bu fakültelerdeki arapça derslerinin yabancı diller bölümünden alınıp fakülteler içine çekilmesi ile ilgili.
Yeni tartışma bu konulardan çıkmış ama bendenizin kanaatine göre ilahiyat fakültelerine ilişkin tartışmayı buraya da sıkıştırmamak lazım, mesele çok daha karmaşık gibi görünüyor bendenizin gözüne.
1-Bu mesele sadece ilahiyat fakülteleri ile sınırlı değil, Türkiye üniversitelerinin bütününü ilgilendiriyor, YÖK üyelerinin bazı fakültelerde, ilahiyat ya da değil, hangi derslerin nasıl okutulacağı ile ilgilenmesi, daha da vahimi karar alması kabul edilebilecek bir şey değil, çok net söylüyorum, bir akademik skandal.
2-Gelelim daha somut olan konuya; ilahiyat fakültelerinin tanımına ilişkin ortada çok bariz bir belirsizlik var, bu fakülteler, evrensel üniversiter anlayış çerçevesinde, mesela “falsifiabilite” (sadece yanlışlanabilir önermeler bilimseldir) bilim yönteminin ışığında işlemesi gereken bilim üniteleri mi, teoloji fakülteleri mi, yoksa sadece bir inancı daha elabore düzeyde öğreten meslek yüksek okulları mıdırlar ? Bu konu netliğe kavuşturulmalıdır.
3-Gözlemlerim ilahiyat fakültesi hocalarımızın kahir ekseriyetinin latince ve ibranice bilmedikleri yönündedir; eski ahidi orijinalinden okuyamayan bir ilahiyat (teoloji?) hocası tanımlanabilir mi, bu konu da yeterince tartışılmamaktadır bizim ilahiyat fakültelerimizde.
4-İlahiyat öğretimi çok zor ve o ölçüde de sofistike bir konudur, lise sonrası yapılması kanımca imkansızdır, bırakın fakültelerden felsefe derslerini kaldırmak, yine kanımca, bu okullara dört senelik bir felsefe ya da matematik gibi dallardan mezun olanların üç ya da senelik bir lisans sonrası program için gelmeleri gerekir ki, dalın gerçek hakkı verilebilsin.
5-İlahiyat fakültelerinin tanım sorunu, eksikliği meselenin özüdür; amaç camilere, müftülüklere din görevlisi yetiştirmek ise, bu işlevi iki ya da üç senelik meslek okulları ile yerine getirmek yeterlidir, buralarda arapcanın yanısıra latince, ibranice, felsefe gerekmeyebilir ama din görevlisi yetiştirme işlevini de üniversitelerin üzerinden almak şarttır, tüm meslek okullarının da üniversite ile ilişkisinin kesilmesinin zorunlu olduğu gibi.
6-İlahiyat eğitimi-öğretimi, bunu kimseye şirin görünmek için yazmıyorum, muhtemelen üniversiter alemin en entelektüel alanıdır, hem felsefe, hem tarih, hem dilbilim, hem arkeoloji gibi alanlarda yetkinlik ister, arapça, latince, ibranice, eski yunanca (doğal olarak ingilizce de çünkü bu alanda en önemli yayınlar yine ingilizce çıkıyor) gibi dilleri bilmeyi gerektirir, bizdeki ilahiyat fakülteleri ve ilahiyat hocalarıyla bu amacın bu düzeyde yerine getirilmesi bana pek mümkün görünmemektedir.
7-Hep merak etmişimdir, islam tarihi, islam felsefesi gibi çok önemli konular ilahiyat fakültelerinde neden sadece müslümanlar tarafından öğretilir? Bir Harvard islam tarihi, islam felsefesi profesörünün, bir amerikalının, müslüman olması hiç şart değil, bu dersleri bizim öğrencilerimize ilahiyat fakültelerinde verdiğinin örneği var mıdır? Harvard, Princeton, Yale doktoralı kaç ilahiyat hocamız üniversitelerimizde görev yapmaktadır?
8-Bizim topraklarda, mesela İstanbul’da, Jüstinyen kodunun, Mecellenin üretildiği, dört asır halifeliği barındırmış bu topraklarda kurulu bir ilahiyat fakültesinin, küresel bilimsel başarıların altına imza atması, dünyanın, batılılar başta olmak üzere, tüm teologlarının ilgi ve cazibe alanı olması gerekmez mi idi?
9-Yine çok merak etmişimdir, bu ilahiyat fakülteleri üniversitelere bağlı olağan teoloji fakülteleri ise, bu fakültelere neden hiç ortodoks, musevi, katolik, gregoryen vatandaşlarımızın çocukları gitmemektedirler, neden Avrupa’dan bu fakültelere Erasmus kapsamında müslüman olmayan öğrenciler derinlikli bir ilahiyat felsefesi, öğretimi için gelmemektedirler? Hukuken olmasa bile pratikte müslüman olmayanlara kapısını kapatmış bir ilahiyat (teoloji?) fakültesi tanımlanabilr mi?
10-Çözüm, bu fakülteleri üç senelik yüksek islam meslek okullarına dönüştürmek, mezunlarının camilerde, müftülüklerde ya da istedikleri başka yerlerde, alanlarda çalışmalarını sağlamak ama ilahiyat eğitiminin hakkını vermek için ilahiyat (teoloji) öğretimini bir lisansüstü sürece ama çok derinlikli bir sürece dönüştürmekten geçiyor.