Siyasetin bilimini yapmaya çalışanların karşılaştığı en büyük zorluk kendi alanları konusunda herkesin bir fikri olmasıdır. Siyasete anlam yüklenmesi -ister içe ister dışa dönük olsun- gündelik olarak gözlemlenen, insanların inanç ya da ahlak anlayışlarıyla kolayca yorumlayabildikleri bir alan olduğu için kolaydır.
Kimse ütüsü bozulunca tamir etmeye kalkmaz. Ama bir yerde bir tıkanıklık olunca, Türkiye ile başka bir ülke arasında en ufak bir gerginlik çıkınca herkes eline tornavidasını alıp siyaseti tamir etmeye kalkar. Siyasete en yakın olan ve aslında iç içe geçmiş olan iktisat bile siyaset kadar talihsiz değildir.
İktisat alanının uzmanları hemen her zaman daha çok saygı görür ve o alanda bilgi sahibi olanlara gerçek bir uzman gözüyle bakılır. Ama siyaset bilimcinin ya da diplomatın, hatta zaman zaman bakanının bile fikrine gerek duyulmaz.
***
Devletler karar verirken kurmuş oldukları koca bir uzmanlık örgütüne, yani dışişleri bakanlıklarına her zaman danışmazlar. Bu yüzden de hata yaparlar. Tepkiyle karşılaşırlar, krizlere ve bazen de savaşlara sürüklenirler. İnanç ve ahlak anlayışlarına dayanarak verdikleri kararlar sorun çıkartır.
Oysa dış politika da iktisat gibi, mühendislik gibi uzmanlık gerektiren bir alandır. Tarihi, teorisi ve felsefesi vardır. Gündelik algılarımızla, önyargılarımızla ya da inançlarımızla dünya siyasetinde olanı biteni anlamamız ve anlamlandırmamız zordur.
Daha da zor olan öngörüde bulunmaktır. Güç ilişkilerini hesaba katmamız, dengeleri gözetmemiz, değerleri dikkate almamız, hakkımızda oluşmuş algıları yönetmemiz gerekir. Ülkemizin çıkarlarını korumak, istikrarını sağlamak, dünyadaki etkisini arttırmak çok ciddi analizlerin yapılmasını gerekli kılar.
Anlık tepkiler verirseniz, kendi kişisel deneyimleriniz üstünden dünyaya anlam yüklemeye kalkarsanız, inancınız ya da kardeşlik duygunuz üstünden siyaseti yorumlarsanız yanılırsınız. Çünkü dünyadaki hemen her devlet gibi gücünüz sınırlıdır, etki alanınız kısıtlıdır.
Mesela demokrasiyi, insan haklarını savunuyor olmanız onları dünyanın her yerinde uygulamaya sokabileceğiniz anlamına gelmez. Önemli olan başkalarına ısrar etmek değil emsal yaratmaktır. Eğer siz demokratik olursanız, 2000’li yılların başında olduğu gibi yeni bir model yaratırsanız, ısrarınızdan çok daha etkili olursunuz.
Kaldı ki demokrasiyi savunmak her yerde savunmayı gerektirir ki bu da pek çok ülkeyi karşınıza almak anlamına gelir. Fas’tan Suudi Arabistan’a, Kazakistan’dan Azerbaycan’a kadar pek çok devletle olan ilişkilerinize zarar vermeyi göze almanız demektir.
Ancak ilkeli olup aynı zamanda çıkarlarınızı korumak da mümkündür. Uluslararası örgütler bunun için vardır. Eğer yetmediklerini düşünüyorsanız yenilerini kurmak için çalışırsınız, demokratları ve demokrasiyi kurulmasına öncülük ettiğiniz örgütler vasıtasıyla savunursunuz.
Arap dünyasında AGİT gibi bir örgütün kurulmasına öncülük etmekle, Avrupa Konseyi gibi bir yapıyı kural ve kurumlarıyla Ortadoğu’ya taşımaya çalışmakla Mısır’la yaşadığımıza benzer sorunlardan kurtulmak, diplomatlarımızın istenmeyen adam ilan edilmesinin önüne geçmek mümkündür.
***
Unutmayalım ki dünya siyasetinde yalnız kalmak değerler üstüne bile otursa fazilet değildir. Özellikle bizim gibi etkisi ve gücü mütevazı ülkeler için ortak hareket etmek bu işin olmazsa olmazları arasındadır. Türkiye diplomatik ilişkilerini kesen ya da iddiası yüzünden dünyadan kopan bir görüntü vermekten kaçınmalıdır.
Dışarıdan bakanlar Mısır ile olan ilişkilerin kopuşunu, Suriye’de izlediğimiz politikanın niteliğini bizim gibi okumamaktadır. Türkiye duruşu haklı dahi olsa yarattığı imajı dikkate almak zorunda olan bir ülkedir. Diplomatik ilişkileri pek çok komşusuyla sorunludur. Demokrasisi de ne yazık ki hala defoludur.
Başa dönecek olursak tüm siyasilerimiz ve karar verme konumunda olan herkes nasıl ülkenin ekonomisi konusunda bir şey yaparken, bir şey söylerken uzmanına danışıyorsa, aynı şeyi siyaseti, özellikle de dış siyaseti konusunda da uzmanına danışmalıdır. Evet, uzmanlar da hata yapabilir. Onlar da tamir etmeye çalıştıkları şeyleri bozabilir. Ama risk her zaman daha azdır.