Siyasetin merkezinde eleştiri vardır; içinde yer alanlar, dışında bulunanlar tarafından eleştirileceği gibi, siyaset içindeki aktörler de birbirlerinde buldukları beğenmedikleri unsurları rahatlıkla ifade edeceklerdir...
Türkiye siyasetin bu kuralının tepe tepe kullanıldığı bir ülke zaten...
Bizi diğer demokratik ülkelerden ayıran önemli bir yön var: İçte ve dışta eleştirilerini dile getirenlerin tutarlı olma gibi bir derdinin bulunmaması... Sözgelimi, iktidarda karşı çıktıkları, kıyasıya eleştirdikleri söylem ve eylemleri kendilerine yakıştıran muhalifler, bu durumdan hiç yüksünmüyorlar...
İktidar sert, kibirli, tepeden bakan, toplumu kutuplaştıran bir parti olarak eleştiriliyor bazı çevreler ve partilerce; zaman zaman bu eleştirilere sahip çıkmaya hazırlandığım da oluyor... Ancak, yaptıkları açıklamalara veya davranış tarzlarına bakarak, muhalefetin de, dile getirdikleri hemen her konuda eleştirdiklerinden farklı davranmadıkları ortaya çıkıverince...
Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Ak Parti —veya Başbakan Tayyip Erdoğan— toplumu kutuplaştıran bir çizgi izliyor; şikâyet bu değil mi? Gerçekten de Başbakan Erdoğan’ın bazı sözlerinde bu eleştiriye hak vermeyi gerektirecek tınılar var... Nitekim, Tayyip Bey de, o tür sözlerinin doğurduğu havayı ortadan kaldırmak için sonradan çaba gösteriyor.
Gezi Parkı eylemlerinin bir noktasında kendi partisine gönül vermişleri evde zor tuttuğunu ifade ederken “Bizim yüzde 50” gibi bir ifadesi olmuştu; hemen ardından “Biz bütün toplumun hükümetiyiz” sözleriyle o ifadesini geri aldığını hatırlıyoruz.
Özellikle CHP ve MHP muhalefeti iktidar partisini ‘kutuplaştırma’ iddiasıyla eleştirip duruyor...
Eleştiriyor, ama son zamanlarda muhalefet partileri de eleştirileri istikametinde davranışlar sergiliyor...
Bayramın ilk günü partiler gazetelere ‘tebrik’ ilânları verdiler... Ak Parti’nin ilânları, bu yoldaki eleştirileri hatırlatacak biçimde, belli sayıdaki gazetede yer aldı. İyi de, CHP, tebrik ilânlarını toplumun bütününe ulaştırma gayretine girdi ve her gazeteye verdi mi?
Hayır, vermedi. CHP de tebriklerini kendi kesimine yakın kısıtlı sayıda gazetelerin okurlarıyla sınırlı tutmayı uygun buldu.
Doğru bir tavır değil bu. İktidar partisi için de değil, anamuhalefet partisi için de...
Toplumun belli bir kesimini kendileri için ‘kabil-i muhatap’saymamayı siyasi partilere yakışan bir tavır olarak göremeyiz. Siyasi partiler toplumun bütününe hitap ederler ve onların içerisinden bir bölümünün oylarını alarak iktidar olsalar bile, iktidara gelince herkese hizmet ederler...
Kendi tabanını her daim arkasında tutmak için iktidar partilerinin bazen ‘tarafgir’ politikalar izlediği olmaz mı? Olur elbette ve o zaman etraftan eleştiri alırlar zaten... Ancak muhalefetteki partilerin, özellikle iktidara gelmek gibi bir iddiaları varsa veya anamuhalefet sayılıyorsa, kendisini belli bir kesimle sınırlı tutması akla mugayirdir...
Akla mugayir olan, siyasete de mugayirdir...
Başka bir çok yanlışlığa kapı aralaması bir yana, böyle bir tavır, iktidarı eleştirmeyi zorlaştıracağı için de siyasetin mantığına aykırıdır.
Kibir, sertlik ve tepeden bakma gibi eleştirilerin sahipleri, dönüp kendilerine baksalar iyi olacak...