Yürürken havaya bakanların düştüğü ilk çukura oy sandığı diyoruz. Dikkat ederseniz bu sayfada sivilceli kelimeler kullanmamaya çalışıyorum . Ne demek sivilceli kelime "Alnının aklığından emin olduğunuz kağıdın onurunu, şahıslarla kirleten ergen paniği." Şahıslarla işimiz yok, şahısların hamlık yarışını olgunca yazma düsturundan başka derdimiz yok anlayacağınız.
Bugün çay kaşığında kolaylıkla eritilebilen oluşumların hayallerini yazacağım. Mesela bir tanesinin " İktidara yürüyoruz" deyişini.
İktidara yürüdüğünü zannedenlerin hayalleri koşu bandında. Yürüyün tabii ya hatta terlikle yürüyün büyük rahatlık .
Sezai Karakoç'un "Çağ ve ilham" adlı kitabını okuyorum. İlhamın sadece kişilere değil topluma da geleceğinden bahsediyor. Toplum içine doğanın üzerine naylon kuş yuvaları konduracak kadar basiretsiz değil.
Sosyal medyanın teşhir kursağında ün hevesi olanları nasıl fiyakalı bir komiğe dönüştürdüğünü görüyoruz.
Bilmemekle cehaletin aynı şey olmadığını ispatlayan, irfan sahibi olanların yanında güdük kalan bu çıfıt mecralar insanlara ne hayaller kurduruyor görün.
Daha bugün kuyumcudan konum isteyip meyve haline giden klavye tezgahtarlarının kirazın kilosuna 80 lira yalan biçtiğine şahit olmadık mı?
Bunların en medeni hali, meyve hali. Oralarda taze yalanlar istifleyip ekonomik kullandıkları zekalarıyla halkı aptal yerine koymak.
Bu kafalar iktidara böyle yürüyorsa mevcut iktidar ip atlasın . O derece şenlikli.
"SİHA'ları neden ihraç ediyoruz bu bizi sadece rakamsal olarak büyütüyor evlere hiç yansımıyor" diyen savurma ba yan sanayi, torbasıyla oturan süpürge olarak iktidara yürüyor (!) evet.
Nefsimi ayaklar altına alırım diyenler o ayaklara bir terlik isteyip iktidara yürüyor. Buyurun yürüyün. Yalnız Halk Mersin'e giderken tersine gidenler de yürüyebiliyor.
İktidara yürürken bakkala da uğrayıp seyirlik haliniz için iki paket çekirdek ısmarlasak ayıp etmiş olur muyuz?