Küme düşme riskini ortadan kaldırmak, F.Bahçe’ye “Görevini tamamlamış olmanın” rahatlığını vermiş gibiydi... Maça, çok da asılarak/yüklenerek başlamadılar. Ligin daha bir haftası olduğu halde, daha şimdiden “Harç bitti-Yapı paydos” havasına girmişler. Büyük hedeflerin takımıyken, artık küçük hedeflerin takımı olmanın modundaydılar. Küme düşmemeyi yeterli başarı sayıyorlardı.
Erzurumspor, rakibinin bu gevşek tavrından fırsatlar üretmeye çalışıyor, pozisyonlar yaratıyordu. Maçın hükümranı olmaya gayret ediyor ve etkili de oluyordu. “Üç puan alsam da ne işime yarayacak” diyen savruk rakibine karşı; o küçümsenen 3 puan için herşeyini ortaya koyuyordu. Fakat gücü sınırlıydı... Serdar Aziz de, hayati ve yerinde müdahaleler yaptı. Erzurum’u kesen adamdı.
***
F.Bahçe devrenin sonlarına doğru nihayet harekete geçince, ortalık bir anda gerildi. Sertleşmeler/restleşmeler/hırlaşmalar gırla gitti. O ana kadar rakibinden herhangi bir tehdit görmeyen Erzurum; F.Bahçe’nin pozisyon bulmaya başlaması üzerine, hem tedirgin hem sinirli olmuştu. Neyse ki, bu süreç kazasız atlatıldı.
İkinci yarının başlarında, VAR Soldado’nun pozisyonu için hakemi neden sonra uyardı ama; çıkan penaltı kararına katılmıyorum. Kalecinin herhangi bir aykırı hareketi yoktu. Göz göre göre Erzurum’u yediler. Seyirci çileden çıktı.
Son haftalarda büyükler lehine çalınan seri penaltılar ve rakibe gösterilen projeli kırmızı kartlar birbirini izledi. Düzenin çürümüşlüğü ortada... Anadolu”nun isyanı bu yüzden!
***
F.Bahçe vasat oyun kurgusu, futbol potansiyeli ve ikram penaltısıyla; haketmediği bir üç puan aldı. Erzurum’a yazık oldu. Projeleyenler utansın.