Her şeyden evvel, F.Bahçe lehine verilen penaltıyı tartışmak gerekir. Hakem hocalarının ne diyeceğini bilmem ama; o karar içime sinmedi... Çünkü Sonko, topun gideceği istikamete doğru düşüyordu. Bana göre, topa temas bile olmadı. Belki bu yüzden topun istikameti değişmedi, hızı düşmedi.
Sonko, Akhisar savunmasının belkemiği konumunda... Çok önemli bir oyuncu kırmızı kart görmekle kalmıyor, takım 1 saatten fazla tek kişi eksik oynuyor. Hakem için “Vur beline kazmayı” durumu gibi bir şey olmuş... Kırmızı karta F.Bahçeli futbolcular bile şaşırdı. UEFA tam da dün; bu tür ağır kararları düzeltmek adına, IFAB’a başvurmaya karar vermiş. Arada Akhisar güme gitti.
***
Oyunun 12. ve 14. dakikalarında, karşılıklı iki pozisyon oldu. Neredeyse aynı açılardan, birbirinin ikizi gibi aynı biçimde iki top çizgi üstünden çıkarıldı. Akhisar, kendi kalecisinin hatasıyla golü yemek dışında; ilk devrede tam saha teslim olan, rakibine boyun eğen bir konumda değildi. Aksine diklenmeye çalıştı. Hakem Mete Kalkavan, konuk takım futbolcularının itilip kakılmasına fazla hoşgörü gösterdi. Kenardan Hamza Hamzaoğlu da; 6. hakeme bu konudaki şikayetini anlatmaya çalışıyordu ama, boşuna...
Ancak kabul etmek gerekir ki; Emenike’nin pozisyonu da penaltıydı. Her şeyden önce, o şekilde tehlikeli çift dalmak yasak... Topa teması da yok. Gerçi Emenike kendini kurtarmak için havaya zıplıyor ama, o tür çift dalışın affı zaten yok. Acaba hakem, devam demekle günah mı çıkardı?
***
İlk yarıdaki F.Bahçe’nin, bir de eksik kalan Akhisar karşısında yüzde yüz bir üstünlük kurduğunu söyleyemem. Ama ikinci yarı, rakipler arasında olan teknik-fiziki-mali değer farkı; çok açık şekilde ortaya çıktı. Akhisar 11’e 11 oynasaydı dahi, o tempoya ve baskıya fazla dayanamazdı. F.Bahçe takım oyunu, yardımlaşma, kazanma hırsı ve pozisyon zenginliği açısından; tamamen hakim güç durumuna geçti.