Bu yazıyı cuma sabahı yazıyorum, sizin elinize geçtiğinde Süper Lig’in ikinci yarısı Kasımpaşa-Galatasaray maçı ile başlamış, sonucunu da almış olacaksınız.
Süper Lig’in ikinci yarısı Fenerbahçe için çok önemli.
Bakalım, hem Avrupa, hem lig, beraber ne kadar götürülebilecek.
Yukarıdaki cümlede Avrupa’yı başa yazmam bir tesadüf değil, en azından köklü bir Fenerbahçeli olarak bendenizin önceliği çok net olarak bu sene Avrupa’dan bir kupa almış takımın taraftarı olmak.
Doğal olarak, bu arada Süper Lig’i de boşlamak olmaz.
İkinci yarıya lig lideri Galatasaray’ın altı puan da gerisinde başlıyoruz.
Üç puanlık sistemde altı puan hiç de önemli değil.
Bu pazar Elazığıspor ile başlıyoruz, sonra Gaziantepspor’a misafir oluyoruz, Sivasspor’u konuk ediyoruz, dördüncü haftada da Mersin’e gidiyoruz.
Beşinci hafta da zorlu ve sorunlu Trabzonspor deplasmanına gideceğiz.
Fenerbahçe’nin Trabzonspor deplasmanına daha moralli gidebilmesi için kendine bir hedef koyması, mesela ilk dört haftada on iki puanı düşünmesi lazım.
Fenerbahçe gibi bir takım için yukarıda isimlerini belirttiğim dört takımdan, Gaziantep ve Mersin maçları deplasman maçları bile olsa, on iki puan alması zor olmaması lazım.
İlk dört maçta on iki puan almamız durumunda hem Trabzonspor’a çok moralli gideriz, hem de Galatasaray büyük ölçüde panikleyebilir.
Bu arada, içinden geçtiği büyük mali sorunlara rağmen, Beşiktaş’ın ilk yarıyı bizim önümüzde kapattığı gerçeğini de unutmayalım.
Ve önümüzde olan Medikal Park Antalyaspor’u da bu başarısı için centilmence kutlayalım.
Daha az konuşulan bir konu ile de ilk yarıda, 17 maçta, 25 gol atabilmiş olmamız.
Lider Galatasaray 34 gol ile bizden dokuz gol fazla atmış; sıralamada 11. olan Gençlerbirliği’nin de gol sayısı bizim kadar, 25.
Aykut’un, bilebildiğim kadarıyla, sloganı, yediğimizden fazla gol atmak idi.
Ne oldu?
Önemli not: Mükemmel bir Galatasaraylı, büyük bir gazeteci olan Mehmet Ali Birand’ı kaybettik.
Tüm Türkiye’nin başı sağolsun.