“Ergenekon atağa kalktı...”
Bu bir dost tespiti... Kayınpederi ‘Balyoz’ davasından yargılanan Dani Rodrik Twitter’dan kendisini takip edenlere “Eş-dövme konusunda en beğendiğim savunma ‘Eğer yüz kadından birinde hayırlı sonuç doğuracaksa İslâm bunu neden yasaklasın?’ diyen F. Gülen’e ait” mesajını geçmiş... Dostum, “Yüzlerce kişi birkaç saat içerisinde mesajı birbirine yayıverdi” dedi.
Mısırlı feminist Mona el-Tahawy de mesajı takipçilerine yayanlardan...
Dani Rodrikkonuyla ilgili Fethullah Gülen’in görüşünün öğrenilebileceği linki de vermiş isteyen bakabilsin diye...
Kendilerine İngilizce gelen mesajdan şaşkına dönenler gerçeği kaynağından öğrenmek için linke gittiklerinde görüşün Türkçe olduğunu görüp daha büyük bir şaşkınlık yaşıyorlardır.
Harvardgibi itibarlı bir üniversitenin profesörünün Twitter’dan gönderdiği mesaja güvenir Amerikalılar; kaynağın Türkçe olduğunu görünce gerisini araştırmazlar... Dani Rodrik’in mesajından sonra Fethullah Hocaefendi ‘bir kadın düşmanı’ olarak kayıtlara geçecektir; “Kadınları dövebilirsiniz” demediği, tam tersine sırf yanlış uygulama konusunda tebliğde bulunmak üzere ashabını toplayan Hz. Peygamber’den naklen “Duydum ki kadınlarınızı dövüyormuşsunuz; bundan böyle kadınlar dövülmeyecektir” hadisini yazısında naklettiği halde...
Geçtiğimiz ay karara bağlanan Balyoz davasında ceza alanların aileleri üzüldü en fazla; davanın ‘1 numaralı sanığı’ Çetin Doğan’ın kızıyla damadı da üzülmüştür muhakkak... Üstelik onlar internet sitelerinde kanıtları çürütmek, davayı belli bir yöne sevk etmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar... Türkçe yaptılar, yetmedi, İngilizce yaptılar... Bir de kitap çıkardılar...
Dostum, “Şimdi de karşı hücuma geçmiş görünüyorlar” görüşünde...
Sıradan biri gibi gelmesin; ‘dostum’ dediğim kişi ‘Ergenekon’ sürecini yakından izleyen, iddianameleri dikkatle okuyan, bazı sanıkları da tanıyan biri... ‘Ergenekon’ sürecinin hayırlı bir sonuca bağlanmasını dört gözle bekliyor; demokrasi adına buna bel bağlayanlardan...
“En hızlı taraftarlarında hafif gönül kaymaları başladı” görüşü de ona ait... Kast ettiği, süreci yayınlarıyla en fazla destekleyen gazetede yaşananlar... Bana da “Eskiden hangi gazetede neler olduğunu ilk senin sütunundan öğrenirdik; çoktandır boşladın” siteminde bulundu.
Gerçekten eskiden kulaklarımı dört açar, gazetelerde neler yaşandığını öğrenip okurlarla paylaşırdım. Sırf bu amaçla internet siteleri kuruldu artık; gazetelerde ve televizyon kanallarında neler yaşandığını takip ediyorlar. “Senin yaptığın başkaydı” dedi aynı dost...
Söylediği şu: Süreci en yakından izleyen ve ‘Balyoz’ davasında kullanılan kanıtların çoğunu mahkemeye sunan gazetede başgösteren cepheleşme, aslında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın şahsıyla Ak Parti hükümetinin çizgisine yönelik farklı görüşlerden kaynaklanıyor gibi görünse de, esas ‘Ergenekon’ sürecini zedeliyor... “Her yazar hangi çizgiye yakınsa diğer çizgide yer alanları yerin dibine batırmakla meşgul; sonuçta kaybeden gazetenin inanırlığı oluyor... Tabii inandırıcılığı da...”
“En büyük darbeyi ‘Ergenekon’ davasının inandırıcılığı yiyor; bu arada yan çizmeler de başladı”da dedi.
Bir tespitini daha not aldım: “Çok değerli yazarları var, hiç kuşkusuz, ancak özellikle iki yazar için çıkıyor o gazete; ikisi de gazetedeki kavgaya hiç katılmadılar zaten...”
Üsteledim üstelemesine, ama ‘vazgeçilmez’ saydığı, hatta daha ileri gidip “Gazete onlar için çıkıyor” da dediği iki yazarın adlarını söylemek istemedi.
Kim onlar acaba, önemleri nereden veya neden kaynaklanıyor?
‘Yan çizme’ dediği, gazetenin en geniş kullanım alanına sahip ve yazıları genellikle ‘Ergenekon’ davalarına gelen itirazlara cevap biçiminde olan yazarının bütün yazdıklarından kuşku duyulmasına sebep olabilecek bir mektubu okurlarıyla paylaşması... Mektubu yargılanıp ceza alan askerlerden birinin avukat olan oğlu kaleme almış...
“Cevap hakkı diye bir şey var” itirazıma güldü dostum...
Ne yani, bir yandan ‘Ergenekon’ atağa kalkıyor, bir yandan da ‘Ergenekon’ hassasiyeti duvarında gedikler mi açılıyor?