Geçenlerde İngiltere’de -Haydi AB’den çıkalım- havası yükselince Başkan Obama bir başka vesileyle Başbakan Cameron ile telefonda görüştü... Laf arasında da -AB’den çıkmayı falan bırakın, bakın biz serbest ticaret anlaşmasına hazırlanıyoruz, sizsiz olmaz- dedi... Aslında İngiltere’nin -Çıkıyoruz- demesine rağmen AB pazarından ayrılmaya hiç niyeti yok. Hatta Türkiye örneğini gösterip, ‘gümrük birliğinde kesin kalırız’ demeyi ihmal etmiyorlar.
İşte bu ortamda, Başkan Obama -ABD ile AB arasında Serbest Ticaret Anlaşması- görüşmeleri başlayacağını duyurdu.
Başarılı Serbest Ticaret Anlaşmaları’nın (STA) hem mevcut ekonomiyi desteklediği, hem de yeni istihdam yarattığı bilinir. Dünyada zaten Türkiye dahil çoğu G20 üyesi STA’larla dünya pazarında pay artırıyor. Normalde AB-ABD STA’sı, evet dev bir ticaret alanı yaratır. Hatta iki tarafın entegrasyonunu bile sağlayabilir... Avrupa-ABD yakınlaşması ayrıca Çin’e karşı önemli avantaj yaratır. Bu bloka Japonya ve Kore STA’larıyla rahat katılır... Bunların hepsi olumlu.
Peki AB ile ABD arasında STA mümkün mü? İki taraf arasında zaten müthiş bir ticaret var. Günlük 3 milyar dolara yaklaşıyor. Karşılıklı vergiler de düşük... Ancak iki taraf da birbirinin ekonomisine öyle kolayca giremiyor. İki taraf birbirini gümrük vergisi dışındaki ‘teknik’ gerekçelerle engelliyor. Örnek: Amerikan tavukları kesimden sonra salmonellaya karşı klorlu suda yıkanıyor. AB buna şiddetle karşı ve ABD’den tavuk almıyor... Tabii o sayede de Fransa’nın ya da neresi varsa o AB üyesinin tavukçusu ihya oluyor... Yani bu STA hayli zor iş. ‘ABD için Asya pazarları daha önemli’ diyen de var.
ABD ile AB daha önce de benzer ticaret anlaşmaları denediler. Ancak yıllarca görüşüldü, ve bir yere varılmadı. Hatta bu klorda yüzen tavuk hikayesi son görüşmeleri sona erdirdi. Yani STA güzel de, iki taraf da çoğu noktayı dış rekabete - ithalata açmıyor. ABD bilgisayar programları ‘tekel’ diye AB’de açılmadık dava kalmadı... Avrupa internete mesafeli... Apple ürünlerini elden gelse yasaklayacaklar. Boeing ile Airbus uçak satmak için birbirine giriyor... ABD mevcut anlaşmalara bile soğuk. NAFTA Anlaşması kapsamında Kanada ile serbest ticaret bölgesi iyi-kötü işliyor. Ancak Meksika ile anlaşılmış, hükme bağlanmış bazı maddeler bile işletilmiyor. Arada Amerikalı siyasiler akıllarına gelince -NAFTAyı fesh edelim, bütün işler Meksika’ya kaçtı- diye yakınıyorlar.
Üstelik AB-ABD görüşmelerinin iki yılda bitirilmesi isteniyor. İki yıl, bu anlaşmalar için 15 dakikaya eşit. Avrupa tarafında kriz sürüyor, işsizlik büyümekte. Tek tek ülkelerin rekabet gücü tekliyor, ulusal üretimler yere yapışmış... İki yıl sonra Yunan ya da İspanya meclisine onay için bu yasanın geldiğini düşünsenize. ABD’nin genetiği değiştirilmiş tarım ürünlerine Avrupa bu saate kadar ‘asla’ derken şimdi ne diyecek? Hem de AB’nin tarım sübvansiyonları hala dağıtılırken... Obama’nın bu anlaşma çağrısına hemen Almanya’dan destek geldi. Zaten bu anlaşma Almanya gibi sağlam ihracatı olan ülkelere yarar.
Ve bu işin Türkiye’ye faydası? Böyle büyük anlaşmaları genelde üçüncü taraflara kapatırlar. Gümrük birliğinin ABD’ye ulaşmada ne kadar açık olacağı da görüşmelerde belirlenir. Yani Türkiye’nin de yararlanacağı bir anlaşma, tarafların önceliği değil. Belki siyasi tercihle Türkiye için birkaç giriş noktası açılır. Ama açtıkları kadar da Türkiye’nin karşılık vermesi istenir. Hepsi bir yana... İki yıl- kısıtlaması biraz şaka gibi geliyor. İki yıla ABD ve AB kalır da, Euro Bölgesi’ni bilemiyoruz.