Şükrü Hanioğlu, Sabah gazetesindeki iki yazısında, Türkiye’nin en temel problemlerinden birine ışık tuttu. Bu ülke için dertlenen herkesin yararlanabileceği bu iki yazı için ben zamanlama konusuna dikkat çekmek istiyorum.
Yaşadığımız “iki Türkiye” olgusunun “bir Türkiye” olması haklı talebi için ister zemin deyin, ister atmosfer deyin hiç müsait değil.
Şu anda çatışmanın fırtınasında sesimizi duyurmak mümkün değil. Tıpkı tsunami dalgaları üzerinde sörf yapamayacağınız gibi... Kin ve nefret söyleminin, ülkenin Cumhurbaşkanını hedef almasından, ana muhalefet liderinin Türkiye’yi dışarıya jurnallemesine kadar gerilim yüklü bir zemin var.
“Erdoğan gitsin de isterse Türkiye batsın...” diyenlere, “iki Türkiye değil, “bir Türkiye olmalıyız” hakikatini nasıl anlatabilirsiniz?
“İki Türkiye” olgusu, tek parti zihniyetinin, CHP’nin vebalidir.
Batı şablonuna göre bir ulus inşa etme projesi Türkiye’yi kutuplaştırmıştır. İçinde halkın ve öz değerlerimizin bulunmadığı, hatta bu değerlere düşmanlık yapılan projeye milletimiz Menderes ve Özal ile direnmiş, şimdi de Erdoğan ile direniyor.
Erdoğan’a düşmanlığın kin ve nefretle sürdürülmesinin tek sebebi Erdoğan’ın şahsı değil, onun mütedeyyin olması, İslam’ı milletimizin inanç kaynağı, değerler manzumesinin temeli görmesidir.
Dün düşmanlık Menderes’e değil, onun milleti ezan ile buluşturmasınaydı. Bugün de düşmanlık Erdoğan’a değil, onun Müslümanlığınadır. Şehit evinde Kur’an okuyan bir Cumhurbaşkanı, tek parti zihniyetinin başına inen balyoz tesiri yaptığı için Erdoğan’ı ve lideri olduğu AK Parti’yi bu kesim asla benimsemeyecek, gerilim ve kutuplaşmanın tarafı olmayı sürdürecektir...
“İki Türkiye’yi anlatan siyasi ve toplumsal aritmi (ritim bozukluğu) kalbimizi de, bünyemizi de yoruyor, yıpratıyor ama acil tedavi olarak elektro şok gerekiyor.
Bugün “iki Türkiye”nin anlaşmasının mümkün olmadığı bir yığın konu var.
1. ‘Evet’ bloğuna göre 7 Şubat 2012 MİT krizi bir FETÖ tertibidir. Savcı, FETÖ’cü çıkmıştır.
‘Hayır’ bloğuna göre MİT içinde iktidar yanlısı ekip, Türkiye’yi Oslo’da satmaya kalkmıştır. Devletin savcı bunun hesabını sormak istemiştir.
2. ‘Evet’ bloğuna göre Gezi olayları, iktidarı devirmek için kurgulanmış küresel bir tezgâhtır. Taşeron olarak FETÖ polisleri halkı provoke etmek için sertlik sergilemiştir. (Ortaya çıkan da budur)
‘Hayır’ bloğuna göre ise “iktidara karşı ifade edilemeyen duyguların bir patlaması, iktidara iyi niyetli bir meydan okuma”dır...
3. ‘Evet’ bloğuna göre 17/25 Aralık, “yolsuzluk kılıfı ile yapılmış bir siyasi darbe teşebbüsü”dür. Sözcü ve Cumhuriyet başta, bu bloğu ajite eden gazeteler, savcılarla röportajlar yapmış, onları aklamaya çalışmıştır
‘Hayır’ bloğuna göre ise “dürüst savcılar, yolsuzluğa dur demişlerdir.”.
4. Ocak 2014’teki MİT TIR'larının durdurulması ‘Evet’ bloğuna göre Türkiye’yi dışarıya jurnallemek, Erdoğan’ı Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılatmak amacı taşıyan bir ihanettir. Bu ihanetin içinde yer alan jandarma generali ve personeli, polisi, savcısı, hâkimi ya FETÖ tutuklusu ya da firarisidir.
‘Hayır’ bloğuna göre ise AK Parti iktidarı, ‘dinci teröristler’e silah yardımı yaparak Türkiye’yi savaşa zorlamıştır.
5. ‘Evet’ bloğuna göre 15 Temmuz darbe girişimi FETÖ’nün son alçaklığı ve ihanetidir. Batı istihbarat örgütleri ve Batılı ülkeler de işin içindedir.
‘Hayır’ bloğuna göre ise “15 Temmuz bir senaryodur, tiyatrodur, kontrollü darbedir…”
6. Bir yanda PKK’nın 15 yaşında şehit ettiği Eren’ler var, bir yanda da PKK’nın siyasi temsilcileri ile yürüyen ana muhalefet lideri var…
Şimdi söyleyiniz bakalım, bu “iki Türkiye”yi konuşarak, uzlaşarak nasıl “bir Türkiye” yapabileceğiz?
Çare elektro şoktur, adı 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimidir…
İki Türkiye’nin bir Türkiye olması ancak ‘Evet’ bloğunun 2019’daki Cumhurbaşkanlığını kazanması ile mümkündür.
‘Hayır’ bloğuna hâkim olan CHP zihniyetinden, İslam’ı toplumdan dışlayarak, Batı’nın yaşam tarzını bu millete dayatmadaki merhametsizliklerin hortlamasından korkuyorum.
Çünkü mütedeyyin insanlara öylesine öfkeli, öylesine kinle dolular ki acımasız olacaklarına inanıyorum. Tek Parti zihniyetinden ürküyorum, endişe ediyorum.