Bir haber okudum.
Ekonomik dalgalanmaların birçok haneyi tarumar ettiği gerçekliği üzerinden bakılırsa mutlu edici bir haber.
Ancak bana nedense başka bir soruyu sordurttu ve korkuttu!
Cevap mı?
Biliyorum ama bilmiyorum...!
Haber: "İlk 9 ayda 46,9 milyar dolar turizm geliri elde ettik."
Kıvanç duyulası sonuçları var değil mi?
Ama... İşte ben de böyleyim ne yapalım...
Dertliyim; mazur görün.
Ülkemi ve milletimi dert edinmiş bir Müslümanım; başka şeyler söyleme telaşındayım.
Ekonomik büyüme günümüzde insanı motive eden en önemli unsurlardan biri; eyvallah!
Ancak gelir ne kadar çok olursa gider de o kadar oluyor. Halk arasında bu yazılı olmayan bir kuraldır.
Başka bir yazılı olmayan kural da gelir ne kadar artarsa iştah o kadar kabarır; doyumsuzluk hissi artar, bedensel duygular hazdan başkasını tanımaz, manevi tatminsizlik zuhur eder, nihayetinde ruhsal sağlık dengesi şaşar!
Para merkezli yaşamda ortaya çıkan sonuç bu.
İslam dünyası, tarih boyunca bilim, kültür, sanat ve felsefe alanlarında zengin bir birikime sahip olmuş. Ve bunların neredeyse çoğunluğu elan yaşamakta ve bir miras olarak önümüze sunulu beklemekte!
Daha ne kadar bekler, teminatı yok!
Bak, derdim yine depreşti; toplumsal bunalım bu mirası yeterince değerlendirememekten kaynaklanıyor.
Bu, nasıl ikame edilir, anlatılır ve dahi kabul ettirilir; biliyorum ama bilmiyorum...
Toplumsal bunalımın sebeplerinden biri, dünyanın politik ve ekonomik dinamiklerinin değişmesinde yatıyor. Buna sözüm yok, kabul.
Ancak küresel iştah çarkının dişlisi haline gelinmesi, İslam'ın ve kadim kültürel değerlerin düşünce yapısından uzaklaşılması; bağımsızlığımızı dahi tehdit altına almış durumda.
Kadim tarihimiz bilim ve kültürel üretkenliklerle dolu; doğal sonucu ekonomi bereketlenir.
Ama omurgayı bükmeden, eğmeden, çatlatmadan, yırtmadan dimdik tutarak bu gerçekleştirilir...
Kültürel değerleri yadsıyarak kazanılan her milyarcık bizi yanıltıyor. Sürekli gelecekmiş gibi, hep böyle sürecekmiş gibi, para gücüm var kim bana dokunabilir gibi, para varsa gerisi teferruat gibi... gibi...
"Ne güzel, gelir elde edilmiş; derdin ne?" diyebilirsin!
Uzun uzadıya izaha hacet yok, tek cümle kâfi: Gelir elde edilen alan "turizm", sorun yok ancak bu heyecanlı haberi paylaşan kurumun resmi isminde bir ön ad var; "Kültür!"
Ticaret yaptığım dönemde yaşadığım ekonomik kriz ticareti bırakmama neden olmuştu. O günlerde bir gazeteci arkadaşımın söylediği cümle hala kulaklarımdadır: "En hızlı ve en kolay yer değiştiren şey paradır. Dün senin cebindeydi bugün benim, yarın yine senin cebinde..."
Yirmi yedi yıl bana ve kardeşlerime annelik yapmış babaannemin dilinden hep hikmetli sözler sadır olurdu.
Onun üslubuyla hatırlamış olayım:
"Aklın varsa nedecesun parayı, aklın yoksa nedecesun parayı".
Milyarlarca dolar elde edilmesine rağmen kültürü, değeri, inancı yetim bırakıyorsan yarınlarını düşünmüyorsun demektir. Akıl işi değil...
Ve dahi para merkezli bir yaşam sürgit hale dönüştüğünde ise toplumsal fikir ve düşüncelerin pörsüyor, zayıflıyor ve can veriyor!
Kültürel referansların ve reflekslerin zayıflıyor; sunulan mirası göremiyorsun!
Kendi kültürel mirasının değerlerini önemsemeyen bir toplum, geleceğini inşa edemez.
Anlamlandırma problemleri de peşinden kovalamaya başlar!
Zannedersin ki yaş gittikçe melekeler zayıflıyor; öyle değil muhterem, genetik kodlarını çaldırdığın, hacklendiğin için anlamıyorsun!
Kendi fikir ve kültürel değerler perspektifinde özgün bir dünya tasavvuru üretemeyen toplumlar, dışarıdan gelen etkilerle şekillenen bir dünya görüşüyle hareket etmek zorunda kalırlar.
Ve bu hareket, hareketsizliğe gebedir!
Gelişen dünyanın taleplerine uygun cevap vermek için para yetmez; manevi ve kültürel değerler manzumesinin yükselişine de ihtiyaç vardır.
Aşık Veysel'in "Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa" dizesi, aşkın ve duygusal derinliğin maddi değerlere üstün geldiğini vurgulayan bir mesajdır.
Buradaki aşk bilinçtir, değerdir, inançtır...
Güzellik veya fiziksel çekicilik, maddi bir değer olarak görülse de geçici ve yüzeysel bir tatmin aracıdır. Maddi değerlerin ötesinde, gerçek duygusal bağların ve aşkın kalıcı olduğunu söylüyor Aşık Veysel.
Şimdi...
Aklın yoksa nedecesun parayı!