Geçtiğimiz günlerde iki önemli futbol skandalına şahit olduk.
Birincisi TFF’nin 2010-2011 şampiyonluk kupası için verdiği karar, ikincisi ise Galatasaray’ın son Real Madrid maçı, isterseniz ikincisinden başlayalım.
Galatasaray öyle sıradan bir takım, sıradan bir camia, sıradan bir kurum değil.
Arkasında yüz seneyi aşan bir tarih, çok daha köklü bir lise, önemli bir üniversite olan bir kurumdan bahsediyoruz.
Suat Mamat’ları, Metin Oktay’ları, Turgay Şeren’leri, Hakan Şükür’leri, Hagi’leri kazanılmış UEFA Kupası’nı sıralamıyorum bile.
Böyle bir takımın, Real Madrid ile deplasmanda oynuyor olsan bile, maç 0-0 iken rakip on kişi kalmış ise, bu maçta dört gol yiyerek mağlup olma hakkı, özgürlüğü, rahatlığı falan olamaz.
Galatasaray gibi bir takımın, Drogba’lı bir takımın, on kişi kalmış bir takımdan dört gol yemesi kabul edilebilir bir durum değildir, bir Türkiye futbol skandalıdır.
Böyle bir sonucu kaleci ile, Sneijder’in yedek soyundurulmuş olması ile, hatta Real Madrid’in büyüklüğü ile falan izah edemezsiniz; ya bir de Ronaldo olsa idi diye de düşünmemek mümkün değil.
İkinci önemli futbol skandalı TFF’nin Trabzonspor’un 2010-2011 kupası başvurusunu reddetmesidir.
Bu tuhaf kararın futbol basınında, sayfalarında yeterince eleştirilmemiş olmasını da anlamak mümkün değildir.
Hukukçu değilim, dosyalar üzerine yorum yapacak ehliyetim yok ama ortada yetkilerini kabul ettiğimiz, futbolu onların kurallarına göre oynadığımız UEFA’nın, CAS’ın verdiği acı kararlar var iken, TFF’nin bu son kararı yanlış kararlar uzun listesinin son harikasıdır.
Nedendir bilmem, bu tür yazılar yazarken çok koyu bir Fenerbahçeli olduğumu yazma ihtiyacını da hissediyorum.
UEFA ve CAS söz konusu sezonda bir biçimde Fenerbahçe’nin şike yaptığını karara bağlamış ise, müzemizde böyle bir sezonda kazanılmış bir kupanın mevcudiyeti, Can’ın, Lefter’in, Rıdvan’ın kaldırdığı kupalarla birlikte sergilenmesi de, Can’a da, Lefter’e de, Rıdvan’a da, başkalarına da çok ama çok büyük bir haksızlıktır, lütfen bunu da iyi görelim.