İçimiz dışımız HSYK oldu, bugün için farklı bir konuya girmek istiyorum doğrusu. Ama, malum, dünya küçük, konu bir açıdan yine dönüp dolaşıp bize de çıkabilir.
Malum, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande biraz çapkın bir kişi.
Sarkozy’e karşı cumhurbaşkanlığı adayı olan ve yüzde 48 oy alan Segolene Royal’den dört çocuğu var Hollande’ın ve Segolene Royal ile hiç nikahlanmamış.
Segolene Royal’den sonra Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande gazeteci Valerie Trierweiler ile beraber yaşamaya başlıyor, Hollande Fransa Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da Trierweiler Elize Sarayına (Fransa Çankayası) “First Lady”olarak giriyor.
Son günlerde de çapkın Cumhurbaşkanı Hollande’ın Julie Gayet isminde bir sinema oyuncusu ile ilişkisi olduğu, bir evde buluştukları ortaya çıktı.
Hollande’ın nikahsız yaşadığı arkadaşı “First Lady” bu haberi duyduğunda sinir krizi geçiriyor, hastaneye kaldırılıyor ama hastaneden yaptığı açıklamada François Hollande’ı affedebileceğini, aşkın buna kadir olduğunu söylüyor.
Ama, haberlerden görebildiğim kadarıyla Hollande’da ateş bacayı sarmış ve pek geri adım atmaya niyeti yok.
Sarkozy döneminin Adalet Bakanı Rachida Dati (Fas kökenli) görevde olduğu dönemde evlilik dışı hamile kalmış, basın uzun süre bebeğin babasının kim olduğunu öğrenmek istemiş idi.
Bu olaylar doğal olarak Fransa basınında baş köşede, fransızların da olaya tepkisi var ama bakın bu tepki nerede odaklanıyor.
Son Cumhurbaşkanlığı “First Lady”si, yani sinema oyuncusu Julie Gayet nedeniyle sinir krizleri geçiren hanım, Valerie Trierweiler çok masraflı, çok para harcayan biri.
Harcadığı para da vergi mükellefinin parası, seyahatlerine Cumhurbaşkanlığı’nın özel uçağı ile çıktığı söyleniyor, Elize (Elysees) Sarayında davetler veriyor, vergi mükellefine çok pahalıya geliyor.
Hanımefendi galiba çok kruvasan seviyormuş, sabahları iki polisin, muhtemelen güvenlik gerekçesiyle” Valerie Trierweiler’a iki kruvasan getirdikleri rivayet ediliyor.
Fransa halkının önemli bir bölümünün de konuya yönelik eleştirileri, ahlaki eleştirileri de diyebilirsiniz, Cumhurbaşkanının çapkınlıkları, beraber olduğu kadınlarla evlenmemesi, dört çocuk yaptığı kadınla (Segolene Royal) bile nikahlanmaması değil.
Bu konuların, söz konusu Cumhurbaşkanı bile olsa, özel hayata ilişkin konular olduğunu söylüyorlar ve bu konularla sadece magazinsel olarak ilgileniyorlar.
Adalet Eski Bakanı Rachida (Reşide) Dati evlilik dışı hamile kaldığında da meseleyle magazinsel olarak ilgilenmişler ama kimse bu durumun bakanlık göreviyle bağdaşmadığını dile getirmemiş, kimse istifasını istememiş idi.
Fransa basınının bu son konuya yönelik temel eleştirisi, biraz güleceksiniz muhtemelen, şu: “Cumhurbaşkanımızın madem ki yeni bir sevgilisi var, eskisine de geri dönmeyecek muhtemelen, artık vergi mükellefleri eski beraberliğin masraflarını üstlenmesin, bu paraları biz ödemeyelim.”
Biliyorum her toplumun ahlak anlayışı farklı, bu anlayışların illaki benzemesi de şart değil.
Fransa’nın bu son Elize çapkınlık meselesine verdiği tepkinin bize benzemesi hiç şart değil.
Ama, yine de insanın aklına bizim gibi toplumlarda da özel hayata biraz daha saygı duyulması, yani herkesin bu alana balıklama atlamasının çok da doğru olmadığı, özel hayat tarzı ile kamusal görevlerin çok da karıştırılmaması temennileri gelmiyor değil.
Ama, daha da önemlisi, bizim toplumun da kamusal kaynakların kullanımı konusuna biraz değil, çok daha fazla özen göstermesi, bu konuya çok daha duyarlı olması gereği.
28 Şubat’ta çok çirkin şeyler oldu ama bunların arasında en az konuşulanı o dönemde bankalarda buharlaşan ve nihai olarak vergi mükellefinin ödediği 60 milyar dolar para.
Hangi ahlak anlayışı daha önemli hep beraber bir düşünelim.