Bataklıktaki çırpınışın geldiği noktaya bakar mısınız? ABD Temsilciler Meclisi’nin bir alt komitesinde Türkiye’nin konuşulduğu bir oturuma katılıyor ve Türkiye aleyhine konuşturuluyor.
Kim?
Ahmet Sait Yayla. Eski bir Emniyetçi, sonra akademisyen ve sonra kaçkınlar serisinde bir FETÖ’cü.
FETÖ diasporasının yeni bir hamlesi ile karşı karşıyayız.
Nereye oturuyor bu hamle?
Çok net: Türkiye aleyhtarlığına.
Türkiye bu tür ihanet diasporalarının eylemlerine çok tanık oldu ve bunların hepsi, içerdeki milli duyarlılığı katmerlendirdi.
Ermeni diasporası.
PKK diasporası.
Zaman zaman Türkiye karşıtlığının nüksettiği Rum - Yahudi lobileri...
Şimdi FETÖ diasporası, sadece kendi fesadıyla kalmıyor, Türkiye karşıtı lobiler ve kendisi de o cephenin elemanı olmaya soyunuyor.
Bana göre bu, intiharın katmerleşmesinden başka bir anlam taşımıyor.
Evet ben, darbe girişimini bir kamikaze, intihar eylemi olarak niteledim, ama o yetmedi anlaşılan, intiharın ardından pespayeleşmeye devam ediliyor.
Soru çalındı. Kul hakkı denmedi. Bununla devlet kadroları ele geçirilmek istendi. Her şey savaş için meşrulaştırıldı.
Emniyette ve Yargıda örgütlenildi.
Suç üretildi, kumpaslar kuruldu.
Devletin en mahrem toplantıları ve en tepe kişileri, yanlarına sokularak dinlendi.
En mahrem toplantılarda elde edilen kozmik bilgiler medyaya sızdırıldı. Türkiye’yi vurup vurmayacağı düşünülmedi.
Ve darbe girişimi... 250 şehit binlerce yaralı. Orduya sızdırılmış kadrolar, milleti vurmak için harekete geçirildi.
Sonra kaçışlar geldi.
Yıllarca masum dini hizmetler diyerek gönülleri çalınan insanları devletle başbaşa bırakıp kaçışlar geldi.
Kaçacaklar ve kaçtıkları yerlerde kuvvet toplayıp yeniden geleceklerdi. Aldatmanın ardı arkası kesilmedi. Bu kaçışa “Hicret” dediler. Darbe girişimi de çalınan gönülleri avutmak için devreye sokulmuş bir şeydi herhalde.
Diaspora...
Örnekleri vardı Türkiye’yi vurmanın...
Amerika kucak açabilirdi böyle ihanetlere... Avrupa’da kucak açanlar çıkabilirdi...
Vurulmak istenen hedef aynı olunca ihanet ortaklığı her zaman mümkündü.
Amerika’nın, yer yer Avrupa’nın kafasında karışıklıklar meydana geldi.
“Tayyip Erdoğan” diye bir sorunu vardı bu iki Batı odağının... Ondan nasıl kurtulabilirlerdi?
O bir tek adamdı, ama arkasında milletin durduğu adamdı. Onu almak Türkiye’yi almaktı. Onu almak, millete boyun eğdirmekti. Amerika’daki ve Avrupada’ki kirli odakların hesabına “paralel” durmaktı bu.
FETÖ neyi hesap ediyor?
Amerika’yı ve Avrupa’yı Türkiye’ye karşı harekete geçirip, boyun eğdirmeyi ve yeniden Türkiye’de güç kazanmayı... değil mi?
Diyelim Hillary Clinton’a yatırım yaptılar, o başkan olunca amaca ulaşılacak!
Acaba?
Hillary Clinton, bütün Amerikan diplomasisini Tayyip Erdoğan ve o altedilemediği takdirde Türkiye’ye karşı mı konuşlandıracak?
Avrupa, Almanya’sı, Fransa’sı, İngiltere’si , İtalya’sı ve diğerleri ile bunu mu yapacak?
Bana göre hala çılgınları oynuyorlar. Bataklıkta çırpınıyorlar. Ne Clinton onların arkasında durabilir, ne Avrupa...
Bu durumda her adımları Türkiye düşmanlığında yeni bir hamle niteliği kazanır.
Ben, Türkiye’de bir şekilde gönülleri çalınan insanlara seslenmek isterim. Bu çamura, bu ihanete, bu, Türkiye düşmanlığı her gün daha berrak bir şekilde ortaya çıkan felakete ortak olma vebalini taşımak akıl karı değildir.
Belki de Türkiye’de asıl isyan çığlığı, bu “gönülleri çalınan” insanlar tarafından ortaya komalı. Üstelik kitleler halinde. Üç-beş Amerikalı ile yanyana oturup Türkiye’yi vurur muydunuz, diye sormak gerekiyor bu insanlara? Vurmayacak iseniz, o zaman vuranlara karşı durma görevi var. Çünkü onlar hala Türkiye’de bir karşılıkları bulunduğunu düşünüyorlar. Bu düşüncenin iflasını haykırmak da bir vatanseverlik sınavı bugün.