Son günlerde belli bir “MERKEZ’den” pompalandığını düşündüğüm bir tez bilinçli olarak yayılıyor; “Başbakan Erdoğan köprü ve yollar ile ilgili ihale iptal edilebilir demiş ama BU İPTAL TÜRKİYE’Yİ KÜRESEL YAPIDA ÇOK ZOR DURUMDA BIRAKIRMIŞ, bir daha müşteri gelmezmiş!”...
Sevgili dostlar, bu söylemi dillendiren, yazan köşe babaları ve bazı yayın organları açıkça tehdit ediyorlar ve üstü kapalı olarak da şunu söylüyorlar; bu kadar ucuza devredilen varlıkları Devlet-Millet lehine bozarsanız, bir daha küresel ve yerel temsilcileri gelmez... GELMESİN! Mal bizim, varlık bizim, geleceği olan biziz, yıldızı parlayan bu topraklar! İsteyen GELMESİN hatta hiç durmasın...
Bu noktada Başbakan Erdoğan’ın çıkışını eleştirenlere bazı rakamlar vereyim;
1- Köprüler ve otoyolların 2013 beklenen yıllık geliri 800-840 milyon TL civarında. Bu gelirin aylık 20 milyona yakın kısmı köprülerden, 50 milyona yakın bir kısmı da otoyollardan elde ediliyor.
2- Geliri 800 milyon TL kabul edersek 25 yıllık bir özelleştirmede (ekonomin hiç büyümediğini-araç geçişinin sabit kaldığını varsayarsak) elde edilecek brüt gelir 20 milyar TL.
3- Şimdi bu rakama ekonominin ortalama yıllık % 3 büyüdüğünü ve gelirin de yıllık % 3 büyüdüğü varsayımını ekleyelim, bu da toplam gelire (bileşik getirinin bir kısmını dışarıda bıraksak bile) 750 milyon doların üstünde bir katkı yapacak önümüzdeki 25 yıllık bir süreçte.
4- Bu gelirden “alıcı firmanın” yapacağı masrafları düşelim ve MÜMKÜN DEĞİL AMA yarısını harcadıklarını varsayalım, ellerinde kalacak para 10 milyar TL’nin üstünde...Bakın tekrar ediyorum; YARISINI HARCADIKLARINI VARSAYDIM dünyada örneği yok!
Sevgili dostlar, tablo bu kadar NET VE AÇIK iken, Başbakan Erdoğan “çok daha fazla eder, daha yüksek teklifler var” dediği için daha da önemlisi milletin varlıklarını, gelirini koruduğu için eleştiriliyor ve “bir kere verdin, geri alamazsın” gibi komik bir söylemle yıpratılmaya çalışılıyor.
Sonuç 1: Görünen hesap bu kadar açık iken “ben bu paraya halkımın malını vermem” diyeni değil bu ihaleyi aceleyle böyle hazırlayan “KİMLER” ise onları bulup eleştirin! Başbakan sonuna kadar haklı ve bu tablo ile bu ihale onaylanırsa, tartışması 25 yıl değil 250 yıl bitmez!
Şimdi geçelim işin diğer kısmına. Fiyat harici yönteme de itirazım var! Daha önce yazdım yine yazacağım. Doğrusu “sabit getirili” varlıkların halka arz edilmesi... Bu tespit sonrası sizlere soruyorum; yıllık büyümesi tahmin edilebilen, getirisi kesin, riski neredeyse sıfır olan bir varlığa ortak olmak istemez misiniz? İstersiniz, hem de çok. Ben de isterim. Paranızı bankaya % 5 ile vereceğinize, Devlet, içinde faiz de olmayan bu yapıda, size yıllık getiriyi masrafları da düşerek % 5 üstünde indirgeyerek bugünden satsa o enstrümanı almaz mısınız!
Sevgili dostlar, konu hakkında iki teklifim var, detayları birlikte inceleyelim;
1- İlk etapta “Türkiye Geçiş A.Ş.” adında bir şirket kurulacak ve bu köprü-otoyolların 25-99 yıl arasındaki gelirleri bu şirkete devredilecek. Böylece ortaya “nakit akışı” belli olan yani yıllık “temettü verme potansiyeli önceden” görülebilir bir yapı çıkacak. Sonrasında bu şirketin % 99’a kadar olan hisseleri sermaye piyasalarında içeride ve dışarıda arz edilecek. Ne kadar çok nakit bugüne indirgenmek istenirse, yıl o kadar uzun tutulacak ve hisseleri alanlar yıllık ne kadar getiri elde edebileceklerini bilecekler. Bu noktada önemli bir avantajı da aktarmam lazım; ekonominin büyüme hızına göre araç sayısı artacağı için yıllık getiri de hisseyi alan açısından artacak. Aynı mantık elektrik ve gaz dağıtım ihaleleri için de geçerli. Aylık ve yıllık getiri belli olduğu için bu şirketlerin de aynı yöntem ile halka arz edilmesi mümkün.
2- Halka arz veya blok satış da şart değil. İstanbul’u örnekleyelim ve üstünden gidelim. Bugün İstanbul’da 3 milyon trafik kayıtlı araç var. 20 milyon aylık köprü gelirinde her İstanbul plakalı aracın köprü geçişi de olması gerektiğini varsayarsak, aylık 6,6 TL araç başına düşen miktar. Yapılacak bir düzenleme ile her tescil edilen yeni araçtan ve bugüne kadar edilmişlerden yıllık 700-750 TL civarı “İSTANBUL PLAKA PULU” tahsilatı yapılabilir. Tahsil edilen para bir fonda toplanır ve EN ÖNEMLİSİ TAHSİL EDİLECEK 25-49 YILLIK MİKTAR, banka faizi üstünde bir getiri ile bugüne indirgenerek halka arz edilebilir. Bu uygulama ile köprülerde GİŞELER kalkar ve trafik de rahatlar.
3- Aynı yöntem otoyollar için de kullanılabilir. Otoyol çevresindeki iller veya Tüm Türkiye’deki tescilli ve edilecek araçlara uygulanacak bir bandrol ile “aynı fon kurulabilir” ve önümüzdeki 25-49 yıllık gelir bugüne indirgenerek halka arz edilebilir...
Sonuç 2: Yukarıdaki yöntemlerin hangisini seçersek seçelim veya ihaleye yeniden çıkalım, maddi getiri ilkinden çok çok yüksek olacaktır. Aksini iddia eden varsa, istediği her platformda tartışmaya hazırım.
Son söz: Türkiye önümüzdeki 10 yılda hedefine ulaşabilirse ekonomik olarak tam 3 katına çıkacak. Bu yolda “bilinen-zorlanan” blok satış, ver kurtul gibi saçmalıklarla başarılı olma şansımız yok. Yeni yöntemler ve yeni enstrümanlar geliştirmeli ve optimal olanı bulmalıyız.