Cenk Tosun golü atana kadar o kadar kötüydü ki, hocası oyundan alsa “Aferin” diyecektim. Neler yapmadı!... Beşiktaş’ın ilk 10 dakikadaki yoğun baskısı sırasında oluşan o güzelim pozisyonları, birbiri ardına rezil etti. Hele bomboş kaldığı ve kaleci ile karşı karşıya gelebileceği pozisyonda, saçma-sapan bir şut atması ve büyük bir gol şansını heba etmesi kabul edilemez. Şenol Güneş bile kenarda çileden çıktı... Ama bulunduğu mesafeden attığı kafa gölünün şiddeti, ancak süper klas futbolcuların maharet alanına girer. Oyunun başlarındaki o inanılmaz hatalarını affetmek, boynumuzun borcu oldu.
Beşiktaş, lig maçları dahil daha önceki hiçbir mücadelede bu denli defans arkasına stratejik derin paslar atmamıştı, atamamıştı. Takım bir anda pozisyona giriyordu. Yaratıcı orta ve pasların görsel / estetik / teknik zenginliği görülecek şeydi.
Üstelik rakip de kötü gününde değildi, iyi ayakları vardı. Yeterli sayıda kritik pozisyon bulamasalar da; her an her şeyi yapabilecek derinlikte göründüler. Arnavut takımında belirgin bir cevher var... Bu da siyah-beyazlıların ilk yarıyı hakim güç olarak tamamlamasının önemini ve değerini arttırdı.
***
Beşiktaş’ın etkin ve efektif futbolu ikinci yarıda da sürdü ama, rakip takımın bazı iğne batırıcı sokuluşlarının tedirginliğini de yaşamadı değil. Tosiç ve Cenk’in farkı ikiye hatta üçe çıkaracak pozisyonlardaki beceriksizliği, gerçekten sinir bozucuydu. Onlar gol olsa, rakip oyundan düşecekti.
Neyse ki, ihtiyacımız olan şeyi gene Cenk Tosun sağladı. Attığı gol, şimşek hızıyla yarışacak kıvamdaydı. Beşiktaş’ın dün gece en beğendiğim tarafı; 90 dakika boyunca hiç değişmeden konumunu / temposunu / sistemini muhafaza etmesiydi. Bu, Türkiye’de başarılan bir şey değildir. Tebrikler!