AK Partiideolojik bir parti değildir, kendisini muhafazakar demokrasi ile tanıtır.
Milletin tamamını kuşatmayı hedefleyen bir kitle partisidir.
Muhafazakar demokrasiyibenimsemiş bir kitle partisi olarak ilkeleri vardır.
İnancına,kültürüne,tarihine, adetlerine, geleneklerine saygılı aynı zamanda ötekini dışlamayan, hukukunu gözeten ve birlikte yaşama erdemine sahip bir kitle partisi.
Öyle olduğu için de farklı din, mezhep, kültür ve düşünce sahipleri her dönemde parti içinde yer almışlardır/almaktadırlar.
Sadece yer almamışlar önemli görevler de deruhte etmişlerdir/etmektedirler.
***
Hatta partide bu hoşgörü öylesine geniş tutulmuştur ki, geçmişte AK Parti ve lideri aleyhinde konuşmuş, yazmış kimi şahsiyetlere dahi kapı ardına kadar açılmıştır.
Kapı sadece açılmamış, önemli görevler de verilerek bu birlikteliğin gönül alma kabilinden olmadığı mesajı verilmiştir.
Bu mesajı doğru algılayıp AK Parti ile bütünleşenler olduğu gibi, dönemi bittiğinde (isim vererek kimseyi rencide etmek istemem) AK Parti ve lideri aleyhinde faaliyet gösterenler de olmuştur maalesef.
***
Toplumun her kesiminin temsil edilmesi AK Partililerin kimliksiz olduğunu göstermez. Aksine partinin lider kadrosuna ve tepedeki ismine bakıldığında ideal AK Partilinin kimliği de çok net bir şekilde görülmektedir.
İdeal AK Partili portresini görmek isteyen başbakanlık ve genel başkanlık yapmış şahsiyetlere bakmalıdır.
Bu bağlamda en ideal AK Partilinin, kurucu genel başkan olduğunu söylemeye gerek yok bence.
Kişiliğiyle, aile hayatıyla, siyasi örnekliğiyle ve icraatlarıyla en ideal AK Partili odur.
***
Bu, aile hayatı, düşüncesi ve inancı farklı olanların AK Parti’de siyaset yapamayacakları anlamına gelmez.
En ideal örnek lider olmakla beraber, partinin kriterlerini benimsemiş, farklı düşünce ve inanca sahip şahsiyetler de pekâlâ parti ile bütünleşebilir. Geçmişte çok sayıda örneği olduğu gibi bugün de vardır.
Markar Esayanörneğinde olduğu gibi.Eseyan’ın farklı bir dine mensup olması AK Parti’de siyaset yapmasına ve yükselmesine engel olmamıştır. Çünkü Eseyan parti kriterlerine titizlikle riayet ederek partisi ile bütünleşmiştir.
***
Aynı şekilde geçmişte farklı partilerde siyaset yapmış hatta AK Partiyi eleştirmiş olmasına rağmen AK Parti’ye geçtikten sonra partiyle bütünleşmeyi başaranlara örnek olarak Süleyman Soylu’yu gösterebiliriz.
Soylu, partiyi içselleştirmiş, partiyle bütünleşmiş ve bugün de bakanlıktaki performansıyla kendisini hem kurumuna hem de parti tabanına kabul ettirmiştir. Dağ bayır demeden çatışma alanlarına bile giderek terörle mücadelede gösterdiği gayretiyle millete de güven telkin etmektedir.
***
Parti tabanının ‘beni o temsil etmesin’ dediği olumsuz örnekler de vardır!
Partinin vitrininde görmekten istemedikleri de vardır.
Konuştuklarında sözleri boğazlarından aşağıya inemeyen, partiyle bütünleşememiş ve şahsi çıkarını partinin üstünde tutanlar da vardır.
Siyasi tecrübe ve birikimiyle bu gerçekleri gören genel başkanın 2019’a giderken köklü değişim kararı lüzumsuz değildir.
2019 Türkiye’ningeleceğiyle ilgili önemli bir virajdır.
Sadece Türkiye’nin değil bölgenin geleceğiyle de ilgili ve deuluslararası boyutu olan bir viraj.