Cuma günü İstanbul'da 2 genç kızın vahşice katledilmesinin ardından yaşanan tartışmalar arasında dikkatimi çeken bir nokta oldu.
Taciz edilmiş veya tecavüze uğramış kadınların sapıklardan şikayetçi olmamalarının sebepleri arasında, mahkeme aşamasında adres bilgilerinin karşı tarafın da görüyor olmasıymış.
Savcıların hazırladığı iddianamelerde sanığın bilgileriyle birlikte mağdurun da kimlik numarası, doğum tarihi, anne baba adı, bağlı olunan kütük yeri ve adres bilgileri yer alır. Sadece e-devlet şifreniz yazılmıyor! Yani size saldıran, taciz ve tecavüz edene devlet tüm bilgilerinizi veriyor. Böylece sapıklar adınızı ve adresinizi öğrenip rahatça size ulaşmış oluyor Nasıl uygulama ama?..
Bu sorun sırf kadınlar için değil hepimiz için büyük bir sorun. Kendi halinde yaşayan işinde gücünde olan birine mafya vb. it kopuklar musallat olsa, o da bunlardan şikayetçi olup dava açsa adamın tüm bilgileri, iddianame sayesinde bir anda mafyanın elinde. Ev adresini öğrendikleri müştekiyi davadan vazgeçirmek için mafyanın neler yapacağını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Hukukî olarak bu bilgilerini iddianamede neden yer aldığını bilmiyorum. Tamam mahkeme heyetine sunulan dosyada olması gerekiyor da taraflara verilen iddianamede olması neden zorunlu? Hayatın akışında bu bilgilerin paylaşılmasının nelere mâl olduğu bilindiği halde niye bu ısrar?
Aslında basit bir düzenlemeyle bu sorun çözülebilir. Taraflara verilecek iddianamede ne sanığın ne de müştekinin kişisel bilgileri yer almasın. Sadece mahkeme heyetinin elinde bu bilgiler olsun. Genel davalarda bu yapılamayacaksa bile hiç değilse taciz ve tecavüz davalarında mağdurun mezkûr bilgileri saklansın. Kadınlara pozitif ayrımcılık burada yapılsın.
Kadınlar, kimlik ve adres bilgileri sapıkların eline geçer korkusuyla davacı olamadıklarını açıkça dile getiriyorlar. Bu hal sapıkları daha da azdırıyor. Zaten cezaların bir caydırıcılığı yok. Kadınların bu çığlığına kulak verilmeli ve gereken düzenleme acilen yapılmalı.
Bu tür melun vakalar karşısında kızlarımızın cesaretle seslerini çıkaracak şartları oluşturmalıyız. Tabiî ki bundan önce, kimsenin sapıklığa yeltenmeyi düşünemeyeceği bir düzeni kurmalıyız.