İlk haberi dostum Turan Kışlakçı’nın mesajından almıştım. Türkiye düşmanı General Halife Hafter’in zulmüne maruz kalıp Türkiye’ye sığınan Abdulazım Milad el-Feravi denizde boğulmak üzere olan iki Türk gencini kurtarırken hayatını kaybetmişti.
El-Feravi merhum denizcilik tahsili görmüş, kaptanlık yapmış aynı zamanda eğitim öğretimle ve irşadla meşgul olmuş Libyalıların sevdiği hem ilim hem aksiyon sahibi hafız-ı Kuran bir şahsiyet.
İstanbul’a yerleştikten sonra da Libyalıların bir okulunda öğretmenlik yaparak hayatını idame ettiren kimseye yük olmayan değerli bir şahsiyetti.
Hayattayken de organ bağışı yapacak kadar duyarlı olan örnek bir insan.
***
24 Ağustos Cumartesi günü İstanbul Arnavutköy’de ailesiyle birlikte pikniğe gitmişti. O sahilde piknik yaparken iki kişinin dalgalarla boğuştuğu ve boğulmakta olduğunu gördü.
Eski bir denizci olan el-Feravi dayanamadı boğulanların imdadına yetişti ve ikisini de kurtardı. Ama yorulmuştu sonra gelen dalgaya yenildi ve hayatını kaybetti.
İki Türk’ü kurtarma uğruna kendi canından oldu.
***
Bu kahramanlık hikayesi, Yeni Şafak’ta küçük bir haber dışında medyada yer bile almadı maalesef.
Yasin Aktay beyin dünkü yazısı da olmasaydı olay tamamen küçük bir üçüncü sayfa haberi olarak kalacaktı.
Düşünün tam tersi olsaydı. Yani bir Türk iki Libyalıyı kurtardıktan sonra hayatını kaybetseydi medyamız nasıl kıyametler koparırdı!
Oysa bu kahramanın haberi anlı şanlı medyamızda yer almadı!
***
Ben eminim bu haberi duymuş olsaydı cumhurbaşkanımız bile ailesini arayıp en azından taziye verirdi.
İki vatandaşımızı şehit eden teröriste cezasını kesen hükümetimiz iki vatandaşımızı kurtaran bu kahramanı da mutlaka ödüllendirirdi.
Dün sağ olsun Yasin Aktay yazdı. Dikkat çekmek için ben de bugün özellikle bu konuyu seçtim.
İki Türk’ü kurtarma uğruna canını feda eden Abdulazım el-Feravi geride gözü yaşlı bir hanım ve 6 çocuk bıraktığını hatırlatmak için yazdım bu yazıyı.
***
Aslında benzer konularda son derece hassas olan içişleri bakanımız Süleyman Soylu beye özelden yazsaydım mutlaka gereğini yapardı. Çünkü onun ensar-muhacir kardeşliğinin edebiyatını değil gereğini fiilen yapan bir bakan olduğunu ben yakinen biliyorum.
İki Türk için canının feda eden el-Feravi’nin ailesi bizden bir şey istemedi ama aileyi tanıyan dostları bizi uyardılar.
Ben de hem sivil toplum örgütlerimizin bu aileye destek olması gereğini hem de hükümetimizin özellikle içişleri bakanımızın bu kahraman aileye sahip çıkmasını gündeme taşımak istedim.
***
Türkiye’deki Libyalılarla ilgilenmek üzere yeni kurulan Ömer Muhtar Derneği’nin el-Feravi’nin ailesine vatandaşlık verilmesi için bir dilekçe hazırladığını öğrendim.
Dilekçe ilgililere ulaştı mı bilmiyorum ama bu olay bana, kaçak olarak İtalya’da yaşayan Faslı bir gencin boğulmakta olan bir İtalyan’ı kurtardığı için İtalya hükümetinin vatandaşlıkla ödüllendirdiğini hatırlattı.
Yine Fransa’da kaçak olarak yaşayan Malili bir gencin bir Fransız çocuğu yüksek bir binadan düşmek üzereyken binaya tırmanıp kurtararak gösterdiği cesaret üzerine cumhurbaşkanıMacron’nun o gence hem vatandaşlık hem de iş vermesini hatırlattı!
El-Feravi’ye rahmet-i vasia, acılı ailesine sabr-ı cemil niyaz ediyor, hükümetimizin ve STK’larımızın gereğini yapacağına inanıyorum.