Dünya, tarihindeki en büyük felaketlerden birini daha yaşadı. Umulur ki insanlar kendine gelsin, yaptıklarını gözden geçirsin ve daha iyi insan olma yolunda ilerleyebilsin. Ama görünen o ki insanları uyarma noktasında böyle büyük bir deprem felaketi de yetmiyor!
Deprem sonrasında yaşanan bazı hadiseler insanoğlunun ne kadar cahil ve zalim olabileceğini gösterdi.
Depremden çocuklarıyla kurtulmuş, eski eşini kaynar suyla yakabilecek kadar vahşileşmiş bir insanın hikâyesine şahit olduk. Düşünebiliyor musunuz?
Deprem felaketinden kurtulmayı başarmış bir insanın çaresizliğinden faydalanarak onu kandırıp, sizinle birlikte kalmaya ikna ediyorsunuz. Karşınızdaki insan da insafa geldiğinizi, yardım etmek istediğinizi sanıyor ama geceleyin, uyurken sadece intikam amaçlı, o savunmasız insanı kaynar su dökerek yakıyorsunuz. Üstüne üstlük onu şikâyetçi olmaması için tehdit ederek, zulmünüze zulüm katıyorsunuz!
Vahşi doğa belgesellerinde avına karşı merhametli davranan yırtıcılar gördük. Hayvanlarda var olan bu vicdan ve merhamet duygusu insanlarda niye olmaz acaba?
Deprem sonrasında ev sahiplerinin zaten yüksek olan ev kiralarını artık fahiş miktarlara çıkardığını duyuyoruz. Bahsi geçen kira miktarını çalışan bir insanın ödemesi mümkün değil. Lakin gelin görün ki bazı insafsız ev sahipleri depremi fırsata çevirip, akıl almaz rakamlar telaffuz edebiliyorlar. Hele ki bir depremzededen bu rakamları talep etmek, artık kelimelerle ifade edilemeyecek sadist bir duygu!
Deprem, ibret alınması gereken bir olaydır. Ranta çevrilmesi gereken değil. Ancak vicdandan yoksun insanlar bunu da becerdi.
Ya kendini "ilahiyatçı" olarak tanımlayan ama kendisinin din ve diyanetle uzaktan yakından alakası olmayan şarlatanın yediği herzelere ne demeli!
Allah'ın laik bir varlık (!) olduğundan tutun da, Atatürk'e saygının farz olduğuna kadar bir sürü safsata uyduran bir kişiyi nasıl vasıflandıracağız?
Anlaşılan yaşanan felaketler bu insanlar üzerinde tam tersi bir etki yapıp, akıllarını başlarına devşirmelerine sebep olacağına akıldan da yoksun bırakmış.
"Bana oy vermezseniz hizmet de alamazsınız." cümlesini kurabilmek için ne kadar alçalabilmek gerekiyor?... Belediye başkanı aynen böyle söyledi!
"Olamaz!" demeyin maalesef bu cümle CHP'li belediye başkanı tarafından söylendi. İnsanı sadece bir "oy"dan ibaret gören CHP zihniyeti, bugün yaşanan acıların da mimarı. "Oyun kadar insansın ve benden ancak oy verirsen hizmet alırsın." anlayışı insanın ne kadar zalim olabileceğinin en büyük göstergelerinden.
Milletin can pazarında olduğu bir hengâmede yağma yapmayı hangi insan düşünebilir?
Maalesef bu da oldu. İnsanların yardım çığlıklarına aldırmadan, enkazlar üzerinde yağmacılık yapıldı. "Oyun kadar hizmet alırsın" diyen belediye başkanının mensup olduğu partinin siyasi ilçe başkanı yardım tırlarını dahi gasp etti.
Böyle bir zamanda dijital etkileşim alabilmek uğruna toplumun sinir uçlarını kaşıyacak kışkırtıcı bir tweet atarak gündeme gelmeyi havsalanız alır mı?
Topluma mihmandarlık yaparak sanatın bütünleştirici refleksini ifa etmek yerine; ideolojik dürtülerle, sanatçı olduğunu zannederek, öfke ve kinin birikmiş cerahatini, bütünlüğümüze ve Yaratıcıya boşaltmaya kalkan zavallıcıklar oldu!
Bir canı kurtarmak dünyanın bütün servetlerine bedel olabilecek iken küçük çıkarlar peşinde koşabildi birileri!
Deprem sonrası peşi sıra gelen bu insanlık dışı yaralayıcı olaylar, imanımızın parlaklığını çevreleyip duygu ve düşüncelerimize zindan hayatı yaşatmamalı.
Yüzyıllardır kucaklaşan, diz dize duran, tek saf halinde nefes alan ve bize bu güzel ülkeyi İslam ile miras bırakanlar gibi yekvücut olamaz mıyız? Ziyadesiyle yaşanan bu acı ve hüzün ile pişmiş olmamız lazım. Parçalanmadan, kıyamda durarak, tereddütsüz zihinlerle yitirdiklerimizi kazanalım.
Vuku bulan bu olaylar sonrasında kıyamet için alamet aramaya gerek yok! Kıyametin vicdanlarda kol gezdiğini ve adeta "öncü" niteliğinde boncuk taneleri gibi art arda dizilerek gelecek olanın habercisi olduğunu yadsımayalım!
Bu büyüklükte bir deprem bile bizi kendimize getirmeye yetmiyorsa daha büyük felaketlerin olmaması adına Rabbimizin merhametine sığınalım...