Galiba beceremeyeceğim, bu bayramda da, şöyle suya sabuna dokunmayan cinsten umutlu bir bayram yazısı yazamayacağım.
Yazabilenleri oysa ne çok kıskanıyorum bir bilseniz.
Sessiz bir sahil kasabasında olmak vardı bugün. Bütün siyasi kavgalardan ve tartışmalardan uzak birkaç gün geçirmek ne iyi olacaktı diye düşünüyorum bir an için. Ama o da olmadı. Oğlumuz Zerdeşt’i ameliyat ettik ve o hala kendini toparlayabilmiş değil. Birkaç saat sürecek bir yolculuğa katlanamazdı. Bu bayramı bu yüzden ailece Ankara’da geçiriyoruz.
Akdeniz akşamlarında, bir deniz kenarında elini tutmak ve yaşadığı zor günlerin ruhuna bedenine verdiği huzursuzluğu hafifletecek kısa bir tatil bize de Zerdeşt’e de çok iyi gelecekti belki.
Bu bizi mutlu edecekti, kısa bir süre de olsa unutup gidecektik hep beraber, dünyanın bin bir türlü derdini, acısını.
Düşünüyorum da her şeye rağmen, Türkiye bayrama başka coğrafyalar,a başka ülkelere göre huzur içinde giriyor..
Korkularımız azaldı, çözüm sürecinden bu yana ölümler yaşanmıyor.
Oysa yanı başımızda kan ve gözyaşı var. İnsanın insana zulmü, müslümanın müslümana zulmü var.
İçimde tuhaf bir burukluk var..
Bu bayram, kendi adıma en çok katliam korkusuyla bayrama giren akraba halkları, birbirlerine kirve olmuş halkları düşündüm.
Darbe günlerinin, öncesini ve sonrasını yaşayanlar çok iyi bilirler.
Evinizin kapısı ne zaman çalacak, ne zaman alınıp götürülecek ve nerede işkenceli zorgulardan geçeceksiniz diye korku içinde beklersiniz. Geleceğe ilişkin bütün düşlerinizi ertelersiniz.Tek isteğiniz hayatta kalmaktır, sonrası Allah kerim diye düşünürsünüz..
Şimdi Suriye’de yaşayan insanlar daha beter bir dönemden geçiyor.
Kürtler, Araplar, Türkmenler, Süryaniler, Ermeniler..Onlar sınır ötesinde yaşıyorlar. Gelecekle ilgili beklentileri elbette var, ama içine sürüklendikleri kirli bir iç savaş yüzünden o beklentiler tamamen belirsiz bir tarihe ertelenmiş durumda.
İstedikleri tek şey sürgünlüğe, muhacirliğe zorlanmadan doğup büyüdükleri topraklarda kalmaya devam etmek.
Öldürülme ve toplu katliamlara uğrama korkusu yaşamadan tabi..
Çünkü on binlercesi katledildi, yüz binlercesi mecburi göçün yollarına düştü.
Kalanlarsa şimdi birbirinden korkar hale geldiler. Aileler, aşiretler varlarını yoklarını silaha yatırıyorlar.
Onları, korkusuna kapıldıkları katliamlardan, Esat’ın zulmünden koruyan bir uluslar arası güç, katliamlara dur diyecek adil bir uluslar arası toplum yok çünkü!
Oysa onlar bir zamanlar birbirlerine kız alıp veriyorlardı.
Şimdi şüphe ve endişe içinde yaşıyorlar..
Ama birileri de, bu korkuları siyasete tahvil etmekle meşgul.
Kürtler Rojava’da katliam var diye çığlık atıyorlar.
Araplar, Türkmenler, Kütler’den korkmaya başladılar.
Sanki geçmişte Türkiye’de yaşanan bir trajedi Suriye’de de yaşanacak gibi görünüyor.
1984’ten sonra Türkiye’de her ne olduysa şimdi de birileri Suriye’de o olsun istiyor.
Köyler boşalsın, coğrafya insansız hale gelsin, herkes herkesten korksun, kimse kimseye güvenmesin, kimin eliyle gerçekleştiği belli olmayan faili meçhul cinayetler sürüp gitsin ve bütün bu acılar üstünden yeni bir siyasi alan, yeni bir siyasi kimlik inşası mümkün olsun istiyorlar..
İstanbul’dan Rojava’ya selam çakmak kolay, ama maalesef Rojava dediğiniz coğrafya her an telafisi mümkün olmayan bir trajediyi yaşamakla karşı karşıya..
Kürdüyle, Arabı, Türkmeni ve Süryanisiyle..
Suriye’de her şey Türkiye’de yaşadığımız ve şimdi içinden çıkmaya ve uyanmaya çalıştığımız bir kabus gibi yaşanıyor sanki.
Ne kadar çok Arap, Kürt, Süryani, Türkmen ölür ve öldürürse kimlik ‘inşası’ o ölçüde mümkün olacak.
Farkında mısınız Suriye’deki siyasi grupların derdi barış inşasına giden yola bir taş koymak değil artık. Yangından mal kaçırır gibi herkes kendi derdinde, kendi statüsünün peşinde. Başkalarının acısını yok sayarak kendi acılarını meşrulaştırmaya ve benzerini Türkiye’de gördüğümüz bir mağduriyet psikolojisi yaratmaya çalışıyor insanlar
Bu hal böyle devam ederse, kanaatim o ki, en büyük zararı da maalesef Kürtler görecek.
Geçmişte Türkiye’de olduğu gibi.
Bu bayram gününde katliam korkusu sardıysa içimi, ve kabul ediyorum tabi, hiç de iç açıcı bir bayram yazısı yazamadıysam, sebebi budur.
Herkese barış ve huzur dolu bir bayram diliyorum.