Bazı yönetmenler vardır kariyeri mücadele ve tartışmalarla doludur. Bu isimlerin başında Oliver Stone geliyor. Ülkemizde çok tartışılan Geceyarısı Ekspresi filminin de senaristi olan Stone aslında çoğunlukla politik isimlerin çok konuşulan filmlerini çekti. JFK, W., Nixon ve Commadante belgeseli onun bakış açısından bu büyük kişilikleri anlattı bize hep. Son filmi Savages’da ise Meksika ile ABD arasındaki uyuşturucu savaşını odağına aldı. Kadro ise mükemmel. John Travolta, Emile Hirsch, Salma Hayek, Taylor Kitsch, Aaron Johnson,?Blake Lively... Filmdeki tüm oyuncuların ‘vahşi’ olduğunu çünkü insan doğasında vahşiliğin yer aldığını anlatan Stone kendisi için “Sanırım içimde doğuştan bir asi var. Sadece doğru şeyi yapmaya çalışıyorum” diyor. İşte “Bu film, güçle ilgili bir kedi - fare oyunudur” diyen Oliver Stone’un dünyası...
- Vahşiler’de size çekici gelen, ortak senaryo yazarlığını ve yönetmenliğini yapmaya iten şey neydi?
Hikaye heyecan vericiydi. Benim için başından sonuna kadar sürprizlerle ve karışıklıklarla dolu, derin, tahmin edilemez, taze ve renkli bir yolculuktu. Bu ayrıca günümüzde uyuşturucu üzerinden devam eden savaşlar gibi bazı güncel konulara ve Kaliforniya - Meksika sınırında halen yaşadığımız uyuşturucu savaşına değinen bir film. Bir filmde olmasından hoşlandığım tüm unsurlar bu projede vardı.
- Proje nasıl oluştu? Karekterlerin hepsi iç içe geçen ve aynı zamanda kişisel olan yolculuklar yaşıyor, değil mi?
Don Winslow kitabı yazdı. Onu seçtik ve senaryo hazırlığı sürecinde yaklaşık bir yıl boyunca birlikte çalıştık. Sonra oyuncularla paylaştık ve filme başladık. Karmaşık bir düğümün içinde yer alan altı ana karakter var. Hepsi değişim geçiriyor ve sonunda kendilerini hiç gitmeyi beklemedikleri bir yerde buluyorlar. Bu durumun içinde bana göre özellikle Ben en uzak noktaya gidiyor.
- Üç ana karakterin etrafını saran böylesine müthiş bir yardımcı oyuncu kadrosunu nasıl bir araya getirdiniz? Ajan rolündeki Travolta’yla ilk filminiz.
Travolta, Toro ve Hayek daha en başından beri aklımdaydı. Demián Bichir ve Sandra Echeverría ayrı bir zevk kattı. Travolta’nın canlandırdığı karekter becerikli biri ve ipleri elinde tuttuğu için filmde büyük bir role sahip. O bölümü seviyorum. Bu karakterde bir anlamda basit bir belirsizlik var. Hepsinin programlarını birbirine uydurmak karmaşık bir yapboz gibiydi. Filmi çekmek için 58 günümüz olduğu için her gün çalışmak zorundaydık.
ORKESTRA ŞEFİ GİBİYİM
- Bir yönetmen olarak kendi işinizi nasıl görüyorsunuz?
Yönetmenlik kelimenin tam anlamıyla bir işbirliğidir. Bir şefin orkestrasıyla olan ilişkisi gibidir. Prova yapar, doğru ortamı kurmak için çalışır, her diyaloğun üstünden geçer, tekrar yazarsınız.
- Prova süreci ne kadar faydalı?
Benim için son derece faydalı. Yapım öncesi aşamasının bir filmdeki en zorlu süreç olduğunu düşünüyorum çünkü o aşamada elinizde filmle ilgili hiçbir şey olmuyor. İnşa etmeye başlıyor ve ilk gün için sette devam edeceğiniz ana ulaşıyorsunuz. Hala bazı belirsizlikleriniz oluyor. Belirlenen zamanda (planlanan sahnelere) ulaşmayı beklerim çünkü geri kalmaya başlarsanız bu her şeyi etkiler. Provalar, prodüksiyonun maliyetiyle karşılaştırıldığında kısmen daha ucuz.
- Oyunculara ne kadar fikir veriyorsunuz?
Benimle birlikte oyuncuların da söylenenlere ve yapılanlara bir sürü katkısı oluyor. Onları düzeltmek ve bir anlamda tamamen çıplak görmek zorunda olduğum için birlikte çalışmayı ve seçeneklere sahip olmayı seviyorum. Oyuncularla iyi bir ilişki kuramadığınız durumlarda bu imkansız olur. Ancak çoğu zaman işe yarar. Ben her zaman hepsinin filmi görmesini ve sevmesini umarım.
- Filminizde vahşi olanlar kimler?
Hepsi vahşi. Hepimizin içinde bir vahşi olduğunu düşünüyorum. Bu doğamızda var. Film bu vahşiliğimizi ne kadar kontrol ettiğimizle ve onunla ne yaptığımızla ilgili. İçinde bulundukları iş de vahşi.
- Vahşiler’i ne etkiledi?
Sahilde geçen bir hikayeyi modern bir Western’le karıştırdım. Bu, içinde Sam Peckinpah’ın Vahşi Belde’sinden King Vidor’un Kanlı Aşk’ından ve Sergio Leone’nin Spagetti Western’lerinden parçalar taşıyan, Meksika kartelinin karanlık yönünü içeren bir yapım.
- Bu, şiddetin doğasını analiz ettiğiniz ilk filminiz değil, yanılıyor muyum?
İnsanlarla, ilişkiler ve güçle her zaman ilgilenmişimdir. Bu film, güçle ilgili bir kedi-fare oyunu. Şiddet her zaman var oldu çünkü Katil Doğanlar’daki gibi bu bizim doğamızda olan bir şey. Vahşiler’de ortaya konan şiddeti görüyorsunuz ama karakterler sevgi de gösteriyor. Dengeyi kurmak zorundasınız. İç şiddetinizi inkar edemez ya da bastıramazsınız, bu çeşitli yollarla su yüzüne çıkacaktır. Onu sorumlu ve ahlaki bir şekilde kullanmak önemli. Her zaman filmlerimde bunu gereksiz bir şekilde ortaya koymaktan kaçındım.
SADECE DOĞRU ŞEYİ YAPIYORUM
- Belirli bir seviyede şiddet ortaya koyup bunu göstermek zorlayıcı bir şey miydi? Mizahın da yeri önemli.
İnsanları iğrendirmek istemedik ama bu acımasız bir dünya. Biz yaptığımız şiddeti seçtik çünkü etkiliydi. Bence gerçekte var olandan çok daha azını gösteriyoruz. Korku filmlerinde midesi bulanan ilk kişi ben olurum.Mizah her zaman benim kariyerimde yer alan bir şey. Çok kötü şeylerle karşılaştığınızda ya da işler korkunç bir hal aldığında gülmeniz gerektiğini düşünüyorum.
- Sizi yaptığınız şeyi yapmaya iten unsur ne?
Sanırım içimde doğuştan bir asi var. Sadece doğru şeyi yapmaya çalışıyorum. Hala bu dünyadayken umarım adaletsizliklere karşı birkaç iyi şey yapıyorumdur.
Göster gününü fİlmİnde ona bayılmıştı
- Taylor Kitsch ve Aaron Johnson, iş ortağı ve yakın arkadaş olan Chon ve Ben ile ana karekterleri sıradışı tepkilerle canlandırıyor. Bu kilit roller için oyuncuları nasıl buldunuz?
Travolta’nın karakteri Dennis; Ben ve Chon’a anlaşma yapmalarını, kartelden kurtulmalarını ve mutlu olmalarını söylüyor. Ben, şiddete başvurma konusunda isteksiz. Ancak Chon yılanın başını baştan ezmek gerektiğine inanıyor. Bu, tüm film boyunca devam eden bir tartışma. Buda bile ‘Daha büyük bir zararı önlemek için şiddet kullanmamız gereken anlar vardır” demiş. Bu aynı zamanda hikâyenin ahlaki yönü. Londra’da Johnson’la tanıştım. Son derece sıcak ve yalındı. Göster Gününü’de ona bayılmıştım. O dönemde başka bir büyük film projesi için önerilmişti ama Vahşiler için onu istediğimi biliyordum. Ona “Senin için yine bir maskeli filmim var” dedim ve bu proje için söz verdi. Sözünde de durdu. Buram buram bağlılık kokan Taylor Kitsch’le mükemmel bir ikili oluşturacağını biliyordum. Mükemmel çalıştılar. Sonra Blake Lively’le tanıştım. O da harika bir keşifti.
- Chon ve Ben ile “O” karakterinin ilişkisini nasıl açıklarsınız?
Aralarında bir aşk hikâyesi olsa da olmasa da Chon ve Ben kesinlikle O’ya karşı sorumluluk hissediyor çünkü onun başını derde sokan da onlar.