Dünya NATO toplantısını ve Başkan Erdoğan'ın mesajlarını konuşurken, Türkiye CHP içindeki değişim tartışmasıyla meşgul.
CHP'yi konuşmak ve yazmaktan gına geldi. Lakin ülkenin ana muhalefet partisi olunca hele de yüz yıllık geçmişe sahip olunca ilgilenmek ve yazmak durumundayız.
CHP Türkiye'nin hem en eski partisi hem de Türkiye'nin başındaki en büyük sorundur.
Teşkilat olarak değil zihniyet olarak en büyük sorundur!
Çünkü bu sorunlu zihniyet CHP'den ibaret değildir. CHP sorunun siyasi veçhesidir.
Medyada, akademide, sivil toplum örgütlerinde de aynı zihniyet mevcuttur.
En bariz özelliği halktan kopuk olmasıdır.
Adında halk kelimesi vardır ama halk bu partiyi hiç sevmemiştir. Çünkü halka tepeden bakan, halkın değerlerine saygı bir tarafa iktidarı döneminde yasaklar getiren, muhalefeti döneminde de yasakları savunan bir parti olmuştur.
Kurulduğu günden beri öyledir. Birilerinin sık sık dile getirdiği gibi eski CHP daha iyi değildir. O zaman da kopuktu halktan şimdi de.
Eski CHP ile yenisi arasındaki fark gayet nettir.
Eskiden milli mücadele ile kovulan emperyalistlerin kültürünü kendi görüşüymüş gibi dayattı millete. Son seçimlerde ise küresel emperyalist güçler bu partiyi açıktan destekleyerek emperyalizmin temsilcisi olduğunu faş etti!
Ege, Doğu Akdeniz, Libya, Azerbaycan gibi bölgesel sorunlarda Türkiye düşmanlarının görüşünü savundu!
Türkiye'yi bölmek isteyen terör örgütlerinin uzantılarının desteğini almak için vermedik taviz bırakmadı!
Emperyalizmin maşası FETÖ yörüngesine girdiğini bizzat CHP'li yetkililer söylediler!
Bir de kendi evlatlarını yemeye başladı!
Muharrem İnce gibi, Yılmaz Ateş gibi kökten CHP'liler partiden uzaklaşırken-uzaklaştırılırken, İmamoğlu gibi sağ kökenli siyasetçiler CHP'de kendine yer bulmaya başladı!
O yüzden Cihaner gibi kimi siyasetçiler CHP'nin fabrika ayarlarına dönmesi gerektiğini söylerken, tek parti dönemindeki halktan kopuk CHP zihniyetini öne çıkarmaktadır ki o CHP'ye halk hiçbir zaman prim vermemiştir!
Bir de iktidar olmak için sağa açılım politikasını savunanlar vardır ki millet aslı dururken çakmasına itibar etmez, nitekim etmemiştir de!
Tanju Özcan'ın ifadesiyle partiye mezhepçiliğin sokulması ise apayrı bir sorundur!
Şuanda yaşanan değişim tartışmasının içi de, gelmek isteyenlerin mevcuttan farkı olmadığı için boştur!
Değişimin tek faydası olabilir o da yönetime talip olanların emperyalistlerin maşaları olan terör örgütlerine karşı tavır almalarıdır.
Ama değişim isteyenlerde öyle bir eğilim de görülmüyor!
Değişim diyenlerin ne kastettikleri belli değildir. Ortada bir plan, program, teklif, kadro yoktur. Sadece 'o gitsin ben geleyim' kavgasıdır.
Bu şartlarda, Bülent Kuşoğlu'nun dediği gibi "Kemal Bey gitsin'in bir anlamı yok" tur!
Hülasa CHP umutsuz vakadır. Eski CHP'yi halk benimsememiştir, sağa açılmayı deneyen yenisini ise inandırıcı bulmamıştır!
Umutsuz vakadır.
İktidar yüzü görmesi muhaldir.
Hikmet Çetin'in dediği gibi SHP varken kurulması yanlış olmuştur.
Milletin umudu olmaktan çıkmış bir partinin alacağı en isabetli karar ise kendini feshetmesidir!
Millet de kurtulur kendileri de!