Yeni bir dünya düzeninin kurulmakta olduğu ve ülkemizin yerinin değişerek önemli bir noktaya geleceğini düşünüyoruz. Bu konuda iki farklı bakış açısı var. Bazıları olaylar ve yapanlar küçük de olsa bunun değişimlerin sebebi olduğunu düşünüyor. Dünyadaki değişimler planlanmaz kaotik bir ortamda herkes kendisine göre bir iş yapar ve bu dünyaya şekil verir diyor. Yani Birinci Dünya Savaşı’nın Prens Ferdinand’ın Gabriel Prencip adında birisi tarafından, kendi duygularıyla öldürülmesinin sonucu olduğunu ve bunun önceden hazırlanmış bir planın gerçekleşmesi için yapılmış bazı güçlerin eylemi olduğunu, katilin bir alet olarak bilinçli kullanıldığını düşünmüyor. Bir cinayet dünyayı yeniden şekillendiriyor. Ve haritalar yeniden çiziliyor. Dünyada bir operasyon yapılacağı zaman bunun gerekçesi olarak cinayetler işlenebilir. Bazı küçük ülkelerin siyasi gerilimleri kullanılabilir. Mesela Suriye dünyaya şekil verecek yerde ve güçte değildir. Gerçekleşen iç savaş kendi sınırları dışında bir etki yapmaz. Sadece oyunu kuran varsa bu Türkiye’yi tahrik eder ve Türkiye’nin önemi nedeniyle çatışmayı genişletir. Suriye üzerinden oynanan oyun henüz büyük sonuçlar yaratamıyor ve Körfez çevresindeki ülkelerin savaşmasını bekliyoruz.
Bir ülkedeki gelişmeler sadece o ülkedeki sebepler yüzünden olmaz. Zaten içinde sorun olmayan ve gerekirse çatışma yaratılmayacak ülke yoktur. Bir ülkedeki siyasal değişimler genellikle iç dinamiklere bağlanır. Ancak dış faktörlerin de içeriyi anlamsız kılacak etkileri vardır. Türkiye böyle olaylarla karşılaşmıştır. Bir olayı inceleyelim ve sebebini sorgulayalım:
***
İnönü devletin kuruluşunda görev almış ve CHP’nin lideri olmuştur. Ancak o tarihlerde başarılı sayılmayan bir kişi. Ecevit onu genel başkanlıktan uzaklaştırmıştır. Ecevit’in hangi düşüncesinin onu öne geçirdiğini bilmiyoruz. İnönü daha sonra partisinden istifa etmiştir. Bu istifayı İnönü’nün kişisel duygularına bağlayamayız ve yenilginin getirdiği ruhsal sorunlarla açıklayamayız.
Türkiye’nin hangi ülkelerle birlikte olacağı hiçbir şekilde fertler tarafından ifade edilmiyordu. Ancak İnönü’nün AB ile birlikte olmak istediği ve anlaşma imzaladığı göz ardı edilemez. ABD ile ilişkilerinin zayıf olduğunu gösteren bazı emareler vardı ayrıca onun Kıbrıs’a müdahalesine izin verilmedi. Ecevit AB’ye karşı soğuk davrandı, ABD onu Kıbrıs fatihi yaptı. Bunları kimseyi eleştirmek için söylemiyorum. Önümüzdeki günlerde farklı politik cepheler oluşacaktır. Bunun sadece farklı partiler tarafından oluşturulmayacağını, tüm partilerde böyle bir ayrışma görülebileceğini sanıyorum. Ayrışmanın sebebi birçok iç olayla sahneye sürülecek ama asıl sebep dış politika olacaktır. Mesela CHP’deki lider değişimi CHP’nin iç politikasında sadece konuşma üslubunun değişmesine neden olmuştur. Çünkü CHP’nin dış ve iç makro politikalarının ne olduğu bilinmiyor. Öğrenci olaylarının yeniden başlaması bu cepheleşmenin bir işaretidir ve yakında terörden daha fazla iç ayrışmayı tahrik edebilir.
Çözüm nedir? Her parti içindeki farklı dış politikadan yana olanların birlikte hareket edeceklerini ve başarılı olmak için iç huzuru bozacaklarını düşünmek lazım. Dış politikaya göre kişiler ayrışmalı ve mücadele barış içinde yapılmalıdır Açıklık barış getirir, gizlilik oyun oynamayı teşvik eder ve acı duyacağımız günler yaşarız.